Çin’de Özel Sektörde Girişimciler Neden Kapitalist Bir Sınıf Oluşturamaz?

Yazar: Prof. Wang Weiguang, Çin’in en büyük düşünce üretim kuruluşlarından biri olan Çin Sosyal Bilimler Akademisinin (CASS) başkanlığını yapmıştır

Reform ve Dışa Açılma döneminden bu yana (1981) Çin’de kamu sektörünün hakim konumda kalması koşulu ile ekonominin çeşitli sektörlerinin yan yana gelişmesi bağlamında yeni bir temel ekonomik yapı oluşturuldu. Böylece özel sektör ekonomisi hızla gelişerek yeni bir sosyal tabaka oluştu ve bu tabaka giderek daha önemli bir rol ve konuma sahip oldu. Bu yeni sosyal tabaka, A) özel girişimciler, özel sektör işletmelerinin hissedarları veya B) diğer tür özel sektör işletmelerinin üst düzey yöneticileri ve C) serbest meslek sahipleri ve/veya bireysel hizmet üreticileri olarak üç ana gruba ayrılmaktadır.

Kamu Dışı Sektördeki Girişimci Tabakanın Doğru Anlaşılması: Günümüz Çin’inde Sınıfları, Katmanları ve Çıkar Gruplarını Anlamak

Yeni tarihsel koşullar altında ortaya çıkan özel sektör ekonomisine ve özel sektör girişimcisi insanlara nasıl yaklaşılacağı Çin’e özgü sosyalizmin inşasında çözüm gerektiren önemli bir teorik ve pratik sorundur. Bu sorunu çözmek için öncelikle özel sektör ekonomisine karşı doğru bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor. Özel sektör ekonomisi, Çin’in sosyalist reformu ve dışa açılmayı içeren yeni büyük stratejinin bir ürünüdür. 1980’lerin başında, kırsal alanlarda çiftçi ailesi sözleşmeye dayalı sorumluluk sisteminin getirilmesiyle birlikte, kırlarda uzmanlaşmış çiftçi aile işletmeleri ve serbest meslek sahipleri ortaya çıktı. Sermaye ve varlık birikimi ve kırlarda çok sayıda işgücü fazlasının ortaya çıkmasıyla birlikte bu büyük işgücü fazlasını istihdam eden sayıları milyonlara ulaşan kooperatif kasaba şirketlerinin kurulması teşvik edildi, daha sonra da şehirlerde küçük sanayi veya ticaret işletmeleri ortaya çıktı. Özel sektör ekonomisi 1990’lı yıllarda daha hızla gelişmeye başladı. 1992’de, Deng Şiaoping’in güney teftiş gezisi sırasında yaptığı açıklamaların ardından, çok sayıda yüksek eğitimli memur, meslek sahibi memurlar ve aslen Parti veya devlet kuruluşlarında veya devlete ait işletmelerde çalışan yöneticilerin özel girişimler kurmaları teşvik edildi ve sonuç olarak, çok sayıda özel girişim mantar gibi türedi. O günlerde Parti ve toplum içinde özel sektör ekonomisine ilişkin görüşler kuşkuyla yaklaşan görüşlerdi, insanlar arasında ciddi biçimde farklılaşan görüşler vardı ve tartışmanın odak noktası da bu sektörün kapitalist mi yoksa sosyalist karakterde mi olduğuydu.

Çin Komünist Partisi olguların arkasındaki hakikati arayarak (araştırarak) ve yapacağı her şeyde gerçeklikten yola çıkarak, özel sektör ekonomisinin doğası, statüsü ve rolü konusundaki anlayışını giderek derinleştirdi ve sosyalist pazar ekonomisinin ve üretici güçlerin gelişimine olan olumlu katkısını pratik içinde sınayarak kabul etti. 1982’de ÇKP’nin 12. Ulusal Kongresi, “bireysel ekonomi sektörünün (küçük çaplı aile şirketleri), sosyalist kamu ekonomisinin gerekli ve yararlı bir tamamlayıcısı olduğuna” işaret etti. 1987’de, ÇKP’nin 13. Ulusal Kongresi de bu kez “özel ekonominin de kamu ekonomisinin gerekli ve faydalı bir tamamlayıcısı olduğunu” belirtti. 1992’de ÇKP’nin 14. Ulusal Kongresi, “önümüzdeki uzun bir süre boyunca ekonominin çeşitli sektörlerinin (Kamu ve özel) yan yana gelişmesine izin vermeliyiz. Tüm halkın sahip olduğu kamu sermayeli işletmeleri ve kolektiflerin sahip olduğu işletmeleri içeren kamu sektörü baskın kalırken, bireysel ve yabancı sermayeli işletmeleri içeren özel sektör tamamlayıcı olarak kalacaktır” şeklinde vurguladı. 1997’de, ÇKP’nin 15. Ulusal Kongresi, “kamu mülkiyetinin egemenliğini sürdürmek ve birden fazla mülkiyet biçimine sahip birimlerin ortak gelişimine izin vermek, Çin’in önemli bir tarihsel dönem boyunca bağlı kalacağı temel bir ekonomik sistem olacağına” işaret etti. “Özel sektör işletmeleri, sosyalist pazar ekonomisinin önemli bir bileşeni olacaktır.”

2002 yılında yapılan ÇKP 16. Ulusal Kongresi’nde “ekonominin kamu sektörünün sarsılmaz bir şekilde konsolide edilmesi ve geliştirilmesinin gerektiği” ve “özel sektörün de gelişimini teşvik etmek, desteklemek ve yönlendirmek gerektiği” ifadeleri kullanıldı. “Gerekli ve faydalı tamamlayıcı” ifadesinin önce “önemli bileşen” ve daha sonra da “kesinlikle teşvik edilmeli, destek verilmeli ve rehberlik edilmeli,” şeklinde değiştirilmesi, Partimizin özel sektör ekonomisinin statüsünü ve rolünü uzun süren araştırmalar içinde keşfetme ve anlama sürecini yansıtmakta ve Partinin bu konuda olgun bir görüş kazandığını göstermektedir.

Sosyalizmin İnşacılarına Yeni Bir Toplumsal Güç Ekleniyor

Ekonominin özel sektörü içinde yer alan insanların, özellikle özel girişimcilerin toplumsal niteliğini ve siyasi niteliklerini nasıl anlayacağımız konusunda, Çin akademisindeki görüşler büyük ölçüde farklıdır. Bazıları onların işçi olduklarını, bazıları yurtsever olduklarını, bazıları sömürücü olduklarını, bazıları ise onları yeni ortaya çıkan burjuva sınıfının bireyleri olarak görüyor. Partimiz bu konuda, Marksizmin temel kavramlarına bağlı kalarak, zihni özgürleştirme, olguların arkasındaki hakikati arama, çağa ayak uydurma ve somut sorunların somut çözümlemelerini yaparak özel girişimcilerle ilgili olarak bilimsel bir anlayış kazanma tavrını benimsemiştir. 1980’lerde Parti, Çin’de özel sektör ekonomisinde yer alan insanları iki çıkar grubu olarak, A) sanayi ve ticari işlerle uğraşan bireysel aile girişimlerinin mensupları ve B) özel girişimciler olarak sınıflandırdı ve ilkinin sosyalizmin inşacıları kategorisine ait olduğunu açıkça belirtti; aynı zamanda, ikincisinin toplumsal ve sınıf doğasını ve siyasi niteliklerini değerlendirirken daha sabırlı bir tavrı benimsedi.

1985’te Deng Şiaoping, Reform ve Dışa Açılma koşullarında çok az sayıda olumsuz davranışlar gösterecek olan burjuva unsurun ortaya çıkabileceğine, ancak bunların bir sınıf oluşturmayacaklarına dikkat çekmişti. Nisan 1988’de onaylanan Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’ndaki ilk değişiklik şöyleydi: “Ekonominin özel sektörü, sosyalist kamu ekonomisinin bir tamamlayıcısıdır. Devlet, ekonominin özel sektörünün yasal hak ve çıkarlarını korur ve bu sektör üzerinde rehberlik, denetim ve kontrol uygular.”

1991 yılında, ÇKP Merkez Komitesi Birleşik Cephe Çalışma Departmanı tarafından Sanayi ve Ticaret Dernekleri Federasyonları Hakkında Çeşitli Konulara Ait Rapora İlişkin ÇKP Merkez Komitesi Genelgesinde şuna işaret edilmişti: günümüzdeki özel girişimcileri, basitçe geçmişte barışçı bir şekilde tasfiye ettiğimiz sanayiciler ve iş adamları ile benzetmemeli veya bu ikisini eş görmemeliyiz.  Hiçbir şekilde, 1950’lerde yaptığımız gibi bu sektörü tasfiye etmemeli ve sosyalist dönüşüme tabi tutmamalıyız. Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’nda Mart 1999’da kabul edilen değişiklik şöyledir: “Devlet, ekonominin özel sektörlerinin gelişimini teşvik eder, destekler ve rehberlik eder ve yasalara uygun olarak, özel sektörlerini yönlendirir ve denetler.” 2000 yılında Genel Sekreter Jiang Zemin, hem Birleşik Cephe Çalışması Ulusal Konferansı’ndaki konuşmasında hem de ÇKP Merkez Komitesi’nin Birleşik Cephe Çalışmasını Güçlendirme Kararında, özel sektör ekonomisiyle uğraşan kişilerin “Çin’e özgü sosyalizmi inşa edenler” kategorisinde olduğuna dikkat çekmiştir.

1 Temmuz 2001’de, ÇKP’nin kuruluşunun 80. yıldönümünü kutlama toplantısında yaptığı konuşmada Yoldaş Jiang Zemin açıkça şunları söyledi: “Çin, Reform ve Dışa Açılma politikasını benimsediğinden beri, Çin’in toplumsal katmanlarının bileşimi bir dereceye kadar değişti. Bunların arasında özel sektöre ait bilimsel ve teknik kuruluşlarda istihdam edilen girişimciler ve teknik personel, yabancı sermayeli kuruluşlar tarafından istihdam edilen idari ve teknik personel, serbest meslek sahipleri, özel girişimciler, aracı kuruluşlarda çalışanlar ve freelance çalışan profesyoneller bulunmaktadır.” “Partinin çizgisi, ilkeleri ve politikalarının rehberliğinde, yeni toplumsal tabakalardaki bu insanların çoğu, dürüst emek ve çalışma veya yasal iş faaliyetleri yoluyla sosyalist toplumda üretici güçlerin ve ülkemizin diğer uzun vadeli projelerinin gelişmesine katkıda bulunmaktadırlar.” “Bunlar, Çin’e özgü sosyalizmi inşa etmek için girişilen çabada işçilere, çiftçilere, aydınlara, kadrolara ve Halk Kurtuluş Ordusu subaylarına ve mensuplarına katılmış oldular. Onlar da Çin’e özgü sosyalizmin inşasına katkı sağlıyorlar.” 2002’de Yoldaş Jiang Zemin, ÇKP’nin 16. Ulusal Kongresi’nde, bu yeni toplumsal tabakaların tümünün de “Çin’e özgü sosyalizmin inşacıları” olduğuna dikkat çekti. Bu ifade, özel girişimcilerin ve diğer sosyal tabakaların Çin’e özgü sosyalizmin kurucuları olduğuna dair bilimsel görüşün oluşumuna işaret etmektedir. Partimizin, özel girişimcilerin ve yeni toplumsal tabakaların hepsinin birden Çin’e özgü sosyalizmin kurucuları olduğu yönündeki bilimsel yargısı, dönemin ayırt edici özelliklerini göstermekte ve nesnel gerçekliği doğru bir şekilde yansıtmakta olup, bilimsel bir yargı olduğu her geçen gün kanıtlanmaktadır.

Yeni Demokratik Devrim döneminde Partimizin temel görevi devrimdi (1921-49). Bu nedenle, devrimci davaya ne şekilde olursa olsun katılan herkese devrimci denirdi. Aynı şekilde, Partimizin odağının ekonomik kalkınmaya kaydığı sosyalist inşa döneminde, sosyalist ülkenin inşa davasına aktif olarak katılan herkesi sosyalizmin inşacıları olarak görebiliriz. Reform ve Dışa Açılma’dan bu yana, ekonominin özel sektör bölümü, giderek daha fazla insanın katılmasıyla hızla büyümüştür. 2003 yılı sonunda, sanayi ve ticaretle uğraşan bireysel aile işletmeleri, yıllık yaklaşık 874.1 milyar yuan üretim değeri ile sayıları 23.5 milyon insana ulaştı ve görece büyük özel şirketlerin sayısı, yıllık yaklaşık 1896.45 milyar yuan üretim değeri ile yaklaşık üç milyona ulaştı. Bu insanlar, genel olarak Partinin çizgi, politikalarının rehberliğinde Çin’e özgü sosyalizm davasına aktif olarak katılarak pratik eylemleriyle bu sosyalizm inşacıları olduklarını kanıtladılar.

Özel Girişimcilerin 4 Önemli Katkısı

Birincisi, sosyo-ekonomik gelişmeye ve ekonomik büyümeye ve vergi sağlamaya katkı sağladılar. Ekonominin bireysel ve özel sektörünün Milli Gelire katkısı 1989’da binde 60’tan 2002’de %22,76’ya 2018 yılında %60’a yükselerek Çin ekonomisinin yeni bir büyüme noktası haline geldi. Pazarlara canlılık kattılar ve halkın yaşamlarını iyileştirmede ve değişik ihtiyaçlarını karşılamada büyük kolaylık sağladılar. 2002 yılında, sanayi ve ticarette bireysel aile girişimler şirketleri, ülkenin toplam vergi gelirinin %10’unu oluşturan 190 milyar yuan vergi ödedi. Bugün zengin Kıyı bölgelerinde, vergi gelirinin %70’i özel şirketlerin ödediği vergilerden gelmektedir. Bu rakamlar, ekonominin özel sektörünün Çin ekonomisinin refahına giderek daha fazla katkıda bulunduğunu açıkça göstermektedir.

Toplumsal Gelişmeye Katkıları

İkincisi, sosyal ilerlememize katkı sağlamaktadırlar. Reformun ve Dışa Açılma’nın derinleşmesi ve özel sektör ekonomisinin gelişmesiyle, özel girişimciler doğrudan bilim ve teknoloji, eğitim, kültür, sağlık vb. alanlara girdiler. Zengin olduktan sonra, birçoğu sosyal projelere ve diğer kamu refahını destekleyen çabalara katkı vermeye başladılar. Şimdiye kadar, ağırlıklı olarak özel sektördeki işadamları tarafından uygulanan bir program olan Guangcai Toplumsal Dayanışma Programı kapsamında, toplam 52,3 milyar yuan fonla 9765 kadar proje uygulandı. İki milyon insan eğitildi, 2,1 milyondan fazla insana iş sağlandı ve 4,59 milyon insanın yoksulluktan kurtulmasına yardımcı olundu. Bu program, Birleşmiş Milletler’in ilgili kuruluşları tarafından dünyaya tanıtılacak yeni bir yoksullukla mücadele ve kalkınma yolu olarak seçildi.

Üçüncüsü, sosyal istikrara katkıda bulunmuşlardır. Bireysel aile şirketleri ve büyük özel şirketler sahip oldukları özgün avantajlarıyla yalnızca ekonomik büyümenin yeni bir kaynağı olmakla kalmadı, aynı zamanda devlete ait işletmelerde işten çıkarılan işçileri, kırlarda oluşan fazla emeği ve kentlerde işgücü pazarına yeni eklenen işgücünü emmek için önemli bir kanal haline geldi. İstatistiklere göre 2004 yılı sonu itibarıyla bireysel aile şirketleri ve Çin sermayeli büyük özel şirketlerde çalışan sayısı 96 milyona ulaştı, bu da her bir özel girişimcinin kendisi dışında ek olarak ortalama 13 kişiye iş yarattığı anlamına geliyor. Bu, Çin’in sosyal istikrarına ve ilerlemesine büyük bir katkıdır.

Yurtsever Birleşik Çalışması İçinde Birleştiğimiz ve Kazandığımız Bir Toplumsal Tabaka

Dördüncüsü, toplumumuzda dayanışmaya katkı sağladılar. Özel girişimcilerin dahil olduğu bu yeni toplumsal tabakaların, Çin’e özgü sosyalizm davasının kurucuları olduğu yargısı, devlet ve özellikle Partimizin Çin ulusunun büyük yenilenmesi hedefi (2049) için mümkün olan en geniş yurtsever birleşik cepheyi pekiştirmesi ve geliştirmesi görüşü Marksist bilimsel sosyalizm teorisinin gelişmesi içinde büyük bir yeniliktir. Yıllar içinde, sırasıyla dokuz binden fazla özel girişimci her düzeyde Ulusal Halk Kongrelerine halk temsilcisi olarak, 30 bin kişi de Yurtsever Birleşik Cephe Meclislerine temsilci olarak seçilmiştir.

Zayıf ve Olumsuz Yanlar

Özetle, yeni toplumsal tabakalar, Çin’e özgü sosyalizmin inşacılarıdır ve önemli katkılarda bulunmuşlardır. Öte yandan, karmaşık yapısı ve her bir insanın ve ailenin farklı nitelikleri nedeniyle, bazı özel girişimciler arasında eksiklikler, zayıflıklar olduğu ve hatta bazılarının yasadışı faaliyetlerde bulunduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla onların bu yönüne de dikkat etmeliyiz. Jiang Zemin, özel sektördeki insanlar arasında da eksikliklerin, zayıflıkların ve hatta yasa çiğneyen davranışların olduğunu, bu nedenle Parti çalışmasında onlarla birleştirmek (birlikte çalışmak), yardım etmek, yönlendirmek ve eğitmek için çaba göstermemiz gerektiğine dikkat çekti. Partimizin onlara karşı temel tutumu budur. Bu nedenle, onlar arasında ideolojik ve politik çalışmayı güçlendirmek için “birleşelim, yardım edelim, rehberlik edelim ve eğitelim” ilkesini izlemeliyiz, böylece onların yurtseverliğini, ülkeye ve işlerine kendilerini adamalarını ve sadakatlerini koruyan insanlar olmalarını ve yasalara uyan tutumlar içinde Çin’e özgü sosyalizmin inşacıları olmalarına rehberlik etmeliyiz.

Çin’de Özel Girişimcilerin Sosyalizmin İnşacıları Olması Nasıl Kavranmalı  

Özel girişimler, Çin’de sosyalist pazar ekonomisinin önemli bir bileşenini oluşturur. Reform ve Dışa Açılma ve sosyalist pazar ekonomisinin gelişmesiyle birlikte, ekonominin özel sektörleri ve yeni özel girişimciler tabakası önemli ölçüde büyümüştür. Devlet Sanayi ve Ticaret İdaresi istatistiklerine göre, 2004 yılı sonu itibariyle, ülke genelinde toplam 7,7 milyon özel girişimci, 33 milyon işçi çalıştıran ve toplam 3530.49 milyar yuan kayıtlı sermaye ile yaklaşık 3 milyon kayıtlı özel girişim şirketi bulunmaktadır. Bunlar sosyalist ekonomik ve politik yaşamdaki konumu, rolü ve etkisi sürekli artan, Çin’e özgü sosyalizmin inşasında özel bir tabaka oluşturdular. Ancak gelinen aşamada özel girişimciler Çin’de henüz bir sınıf, ne bir “orta sınıf” ne de yeni doğmakta olan bir burjuvazi oluşturmuş değiller. Tarih boyunca her toplumda bir temel ve hakim üretim tarzı ve bunun dışında temel olmayan üretim tarzları vardır. Toplumdaki temel üretim tarzı toplumdaki temel sınıflara, ikincisi ise bazı geçişsel nitelikli katmanlara ve çıkar gruplarına yol açar. Örneğin Lenin sosyalist devrimden sonra Rusya’daki üretim tarzlarını incelemiş ve 5 üretim tarzının bulunduğunu analiz etmişti. Marx, kapitalist toplumları analiz ederken ve Kapital’de sınıfları incelerken şunları belirtmişti: “İngiltere’de modern toplum (burjuva toplumu), tartışmasız olarak en yüksek düzeyde ve klasik olarak ekonomik yapı içinde gelişmiştir. Burada bile sınıfların tabakalaşması saf haliyle görünmüyor. Burada bile orta ve ara tabakalar her yerde sınır çizgilerini belirsizleştiriyor.”

Günümüz Çin’inde, kamu sektörünün egemen olmaya devam ettiği ve ekonominin çeşitli sektörlerinin yan yana geliştiği durum işçi sınıfı ve çiftçi sınıfının iki temel sınıf olduğunu ve onların yanında bazı ara veya geçiş katmanları ve çıkar gruplarının olması gerçeğini belirlemektedir. ((Bkz. https://www.marxists.org/archive/marx/works/1894-c3/ch52.htm))

Tablo 1: Çin’deki Özel Girişimcilerle İlgili Temel Veriler

YılAile Sayısı (milyon)Özel Yatırımcı sayısı (Milyon)İşveren ve Çalışanlar (Milyon)Kayıtlı Sermaye (Yüz Milyon)Sanayi Üretim Değeri (Yüz Milyon)Perakende Satış Hacmi (Yüz Milyon)
19890,0910,2141,74684,589,233,7
19920,1400,3032,015221,2189,490,7
19950,6551,3408,2202621,72036,11006,4
19981,2012,63814,4537198,05018,73059,3
19991,5093,22416,99210287,36521,74191,4
2018 15,610341,000   

Not: Bu girişim şirketleri genellikle sanayi ve hizmetler sektöründedir, Avukatlık bürosu, Muhasebe bürosu vb. serbest meslek sahiplerini de içermektedir.

Özel Girişimci ile İşçi Arasındaki İlişkilerin Analizi

Birincisi, özel girişimciler, yatırdıkları sermayeyi işgücü ile birleştirerek artı değer elde eden ve sermayelerini büyüten özel sermaye sahipleri ve yatırımcılarıdır, dolayısıyla özel girişimciler bir dereceye kadar artı değere el koymaktadırlar.

İkincisi, proletarya diktatörlüğünün politik sistemi altında ve hakim ekonomik sektörün kamu mülkiyeti olması şartlarında, sosyal güvenlik sistemimizin kurulması ve geliştirilmesiyle birlikte, hiçbir kimse yalnızca üretim araçlarının özel mülkiyetine sahip olmak yoluyla başkalarının emeğini baskıyla veya gönülsüz olarak gasp edemez, kullanamaz, el koyamaz. Özel girişimciler ve işçiler arasındaki ilişkilerin başat yanı işbirliği ve ortak çıkarlar yönüdür. Bu işbirliği ve ortak çıkar ilişkisini belirleyen şey, Çin’in temel politik sistemi ve kamu sermayesinin hakim konumu ve devletin ekonomide sahip olduğu önder konumudur.

Üçüncüsü, sosyalizm koşullarında, özel girişimcilerin çoğunluğu sadece işletmelerin mülkiyetinin sahibi değil, aynı zamanda işletmecileri ve yöneticileridir. Dolayısıyla bu insanlar aynı zamanda işletme ve yönetim emeği vermektedirler. Marx sermaye sahibinin emeğini şöyle tanımlamıştı: “Şüphe yoktur ki, girişimcinin emeği, sömürü ile birlikte (bu sömürü işi yönetenin cebine girebilir), üretilen ürünün değerine katkıda bulunan bir emek türüdür. Aynı ücretli işçinin kattığı değer gibi.” ((Marks-Engels Toplu Eserler, Cilt 26, p. 551, People’s Publishing House, 1972))

Özel Girişimcilerin Gelirlerinin 3 Farklı bölmesi ve Risk alma geliri veya fırsat değerlendirme Gelirinin Başat Hale Gelmesi

Özel Girişimcilerin gelirleri üç ana kısımdan oluşur, birincisi sermaye sahipliğinden elde ettikleri gelir, ikincisi yönetim emeği ile yarattıkları değer veya yaratılmasına katkıda bulundukları değer. Fakat, bunlardan ikincisi görece daha küçük bir miktar oluşturur. Üçüncüsü, günümüz dünyasında girişimciler aynı zamanda risk alma geliri veya fırsat değerlendirme geliri elde etmektedirler. Bunların emeği ortalama sıradan işçi emeğine kıyasla görece karmaşık bir emek türüdür.  Çağımızda ekonomide modernleşmenin ilerlemesiyle birlikte, işletme ve yönetim emeği de de üretici güçlerin bir parçası, vazgeçilmez önemli bir tür emek faaliyeti ve toplam toplumsal emek stokunun ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu anlamda girişimciler de tıpkı çalışanlar gibi bedensel ve zihin emeği sarf ederler. Ayrıca, özel girişimlerin çoğu birçok sınav ve zorluktan geçmiştir ve geleneksel anlamda sömürücülerden veya rantiyelerden farklı olarak, bu kişiler hem sermaye sahibi olan hem de kurdukları işlerde başlangıç ​​ve işletme risklerini üstlenen yatırımcılar, işletmeciler, yöneticiler ve hatta birçok durumda özellikle küçük ve orta işletmelerde geleneksel tipte çalışanlar konumdadırlar.

Üçüncü Gelir Türü

Dördüncüsü, bir bütün olarak bakıldığında, bugünkü dünyada özel girişimcilerin geliri esas olarak emek, yönetim, girişim sermayesi geliri ve risk sermayesi ((Risk sermayesi; finansal gücü yeterli olmayan yeni girişimcilerin, yatırım fikirlerini gerçekleştirmeye, bir başka deyişle, fikirlerinin ticarileştirilmesinde karşılaştıkları finansman gereksinimlerinin karşılanmasına olanak sağlayan bir yatırım finansmanı biçimidir. Risk sermayesi aynı zamanda, büyüme potansiyeli olan girişimcilere finansman, bilgi ve deneyim aktarımı sağlayan, yatırımcılara ise yüksek risk ve uzun vade karşılığında yüksek getiri vadeden yöntem şeklinde de tanımlanmaktadır. Risk sermayesinde var olan risk; yeni bir ürün yaratılması ve yeni ürünün piyasada tutulması riskidir.)) gelirlerinden oluşur ve sermaye sahipliğinden elde ettikleri gelir bu üçüncü gelir türünün sadece bir parçasıdır.

Aynı zamanda Çin’de bazı girişimciler ise eğitime yardımcı olmak için bağış yapmak, engellilere ve yoksullara yardım etmek ve desteklemek gibi kamu hizmeti ve toplumsal dayanışma, hayır işleri toplumsal sorumluluk projelerini desteklemek konusunda isteklidir. 1999’da, toplam 1.920.000 yoksul insan toplumsal dayanışma ve yardımlaşma kurumları aracılığıyla yoksulluktan kurtuldu.

Beşincisi, bazı özel girişimciler siyasi bakımdan gelişmiş kişilerdir. Siyasi bakımdan gelişkin niteliklere sahip olan özel girişimciler, işçi ve çiftçilerle birlikte Çin’e özgü sosyalizmin inşasına politik alanda da katkıda bulunmaktadır. Bugün girişimci işler yapan Parti üyelerinden bazıları aslında geçmişte kırsal alanlardaki çiftçilerden, kamu kuruluşlarından, Parti ve devlet kurumlarından veya kültür veya eğitim kuruluşlarından, Halk Kurtuluş Ordusu veya akademisyen kökenli olan girişimci Parti üyeleridir. Bu yazının yazıldığı tarih itibariyle özel girişimcilerin %19,8’i Parti program ve tüzüğünü kabul eden, Parti üyelik aidatı ödeyen, Parti örgütlerine katılıp aktif olarak çalışan ve Parti kararlarını uygulayan Parti üyesidir. 90 milyon parti üyesi içinde bunların oranı %2.9’dur. ÇKP’ye 2003 yılından önce girişimciler alınmıyordu, 16. Parti kongresinde yapılan tüzük değişikliği ile buna izin verilmiş ve diğer üyelerle aynı hak ve ödevleri getirmeleri öngörülmüştür. 2007 yılında bir yıl içinde Partiye katılan girişimci iş adamı sayısı 1554 olmuştu.  

Bu Katmanın Mensubu Olan İnsanlar Eski Burjuva Sınıfından Olan Ailelerden Gelmiyor

Özel girişimcilerin birçoğu Parti üyesi olduklarını daima akılda tutmakta buna göre davranmakta, Parti’nin teorilerini ve politikalarını savunmakta ve Parti’nin özel işletmelerde örgütler kurmasını ve faaliyetler yürütmesini aktif olarak desteklemektedir. Böylece belirli bir derecede örnek bir rol oynadıklarını söyleyebiliriz. Çin’deki özel girişimciler tabakası, eski toplumdaki ve kapitalist toplumdaki burjuva sınıfından farklıdır; çünkü bu katmanın mensubu olan insanların eski burjuva sınıfından olan ailelerden gelmiyor ya da yabancı burjuvazinin içinden doğmuş den büyümüş ya da dönüşmüş bir kapitalist sınıfa mensup değildirler.

Aynı zamanda, bunlar emperyalist ülkelerin sosyalist ülkeleri kapitalizme dönüştürmek amacıyla yürüttükleri Sovyetler ve Doğu Avrupa’da uygulanan “barışçıl evrim” stratejisinin ürünü olarak doğan bir tabaka değildir. Çünkü Çin’in siyasi ve ideolojik sistemi bu tür sosyalizm karşıtı “barışçıl evrim” stratejilerine karşı güçlü bir savunma hattı oluşturmuştur. Bu anlamda bu tabaka yabancı ülkelerin ideolojik sızması sonucu ortaya çıkan sosyal kargaşadan ve kontrolsüz durumdan dolayı güçlü emperyalist ülkelere boyun eğilmesi sonucunda oluşan bir sınıf değildir. Aksine, bazı özel girişimciler sosyalist siyasetlerle ilgilenen ve hükümet işlerine katkıda bulunmak isteyen, devlet işlerine katılma ve bu konulardaki tartışmalara katkı konusunda şevki olan ve çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunan kişilerdir. Bazıları kamu refahı girişimleri ve toplumsal dayanışma ve yardım konusunda heveslidir ve geniş kitleler için faydalı ve iyi şeyler yapmaktadır.

Altıncısı, sermaye sahipliği ve sınıfsal geçmişleri açısından, Çin’deki özel girişimciler esas olarak sınıf kökeni olarak eski çalışan kitlelerin içinden gelmektedir ve gelirleri yasaldır. Sermayelerinin kökeni açısından bakarsak, kaynaklarının büyük bölümü yasal işlerden ve kısmen de kendi çalışmaları sonucu biriktirdikleri paralardır. Örneğin, bir büyük şirket sahibi (Ali Baba) iş hayatına küçük çaplı bir çeviri şirketi kurarak başlamıştır. 2003 yılında Zhejiang Eyaleti Parti Okulu araştırma ekibi tarafından Zhejiang eyaletindeki özel işletmeler üzerine gerçekleştirilen araştırmaya göre, özel girişimcilerin %90’ından fazlası aslen sosyalist görüşlü ve işçi kökenli; özel girişimcilerin %51’i daha önce kamuya ait işletmelerde, kentsel kolektif girişimlerde, daha işçilerin kurduğu kooperatif şirketlerde çalışmıştır. Bunlar kuruluş sermayelerinin %56’sı kendi emekleri ve ticaretten, %20,6’sı arkadaşlarından ve ailelerinden sermaye almış, %16.5’i ise bankalardan, kolektif kuruluşlardan, kredi kooperatiflerinden, özel girişimlerden alınan kredilerden oluşmaktadır. Sınıfsal köken açısından, hepsi eskiden işçiler, çiftçiler, emekli olmuş veya istifa etmiş Halk Kurtuluş Ordusu unsurları, devlet memurları mesleklerinden geliyor, bunlar çeşitli fırsatlar görerek eski işlerini terk etmiş ve pazarda iş yürüterek 1990’lı yıllarda Reform ve Dışa Açılma dönemi sürecinde zenginleşmişlerdir.

Yedincisi, bazı özel sermayeli küçük şirketler, kurumsallaşarak A) karma mülkiyetli şirketler, B) hisseli anonim şirketlere C) halka açık borsaya kayıtlı şirketlere dönüşmüştür. Borsa yoluyla hisseleri halka satılan bu şirketlerde üç tür hisse sahibi sermaye konusudur: A) özel sermaye, B) halka açık sermaye, C) kamu sermayesi. İşçiler ve çiftçiler borsadan satın aldıkları hisselerle şirket sermayesi ve şirket faaliyetleri üzerinde etkili olmaktadır. Böylece Çin bu üç tür sermayeyi birlikte çalışmaya teşvik edebilmektedir.  Çin’in genel sosyalist sistem koşulları içinde bu tür şirketler ortaya çıkınca, özel girişimcilerin bir bölümü toplumsal sermaye denilen bir sermaye türünün hissedarı ve işletmecileri haline gelmişlerdir. ((E.N. Toplumsal sermaye denilen sermaye türü, faaliyetleri devlet, toplum ve hissedarlar tarafından yüksek düzeyde denetlenen bir sermaye türüdür. Çin’de karma mülkiyetli şirketlerin büyük çoğunluğunda hisselerin çoğunluğu devlet sermayeli şirketlere aittir, Çinli özel şirketlerin veya yabancı şirketlerin bu şirketlerdeki hisse payı azınlıktadır.)) Ayrıca, bu tür şirketlerde çalışan işçilerin karma şirketlerde %5-10 arasında hisse payı bulunur ve hissedarlar kurulunda temsil edilirler.

Çin Koşullarında Özel Girişimciler Tabakasının Burjuvazi Sınıfına Dönüşmesi Olanaksızdır

Sekizincisi, bu tabakalara mensup girişimciler sosyalist pazar ekonomisinin gelişimine ve toplumsal üretici güçlerin gelişimine katkıda bulunmaktadır. Gelinen bugünkü aşamada özel girişimciler ne “orta sınıfa” ne de bağımsız ya da yeni doğmakta olan bir burjuvaziye aittirler, bunun yerine yeni türden bir toplumsal tabaka oluşturmuşlardır. Yine de bu tabaka içinden tek tek olumsuz burjuva nitelikli unsurların çıkması da mümkündür. Çin’de sosyalizmin başlangıç aşaması boyunca, Çin’de sosyalizmin inşası yeni bir aşamaya girene kadar, özel sermayeli bir ekonomik sektör var olacak ve hızla gelişecek ve özel sermayeli ekonomik sektörle birlikte özel girişimciler tabakası da sayıca büyüyecektir. Sosyalist devlet, ülke ekonomisinin mali, ekonomik yaşamın can damarlarını elinde tuttuğu için ve ülkedeki sınıf ilişkilerini düzenlemede inisiyatifi elinde tuttuğu için özel girişimciler tabakasının belirli bir sınıfa dönüşmesi imkansızdır. Aynı zamanda, Çin’in sosyalist sistemi başarılarını ortaya koydukça ve ileriye doğru geliştikçe ve ÇKP bu sosyalist sistemin sağladığı avantajları doğru bir biçimde kullandığı sürece özel girişimciler tabakasının belirli bir sınıfa dönüşmesi imkansızdır. Sosyalist sistemin bu bakımdan sağladığı avantajların en önemlisi toplumda sosyal adaleti ve toplumsal uyumu sağlaması ve toplum içinde ekonomik kutuplaşmayı önlemesi ve ekonomide verimlilik ile adalet arasındaki ilişkiyi iyi bir şekilde dengelemesidir.

Çin’in Genel Koşulları İçinde Özel Girişimciler Tabakası Neden Bir Burjuva Sınıfına Dönüşemez: 3 Temel Neden

Bunun nedenleri şunlardır: Birincisi, özel girişimciler tabakası ülkede hakim konumda olan üretim tarzının bir eklentisidir ve bu üretim tarzına tabidir. Çin’in mevcut aşamasında, kamu ekonomisi hakim rol oynamakta ve temel üretim tarzını oluşturmakta olup, özel sektördeki özel girişimciler ekonomik faaliyetlerini ancak bu genel ekonomik çerçeve içinde yürütebilmektedir.

İkincisi, Çin’de özel girişimciler tabakasının uğraştığı ekonomik faaliyet ekonomide hakim konumda olan bir ekonomik faaliyet değildir. Oysa, Batı ülkelerindeki burjuva sınıfı, toplumda hakim konumda bulunan kapitalist özel mülkiyetten ayrı düşünülemez ve kapitalist özel mülkiyet bu sınıfın temelini oluşturur. Batı ülkelerindeki özel girişimciler, kamu ekonomisi gibi baskın rol oynayan bir ekonomik ortam ile çevrili değildir.

Üçüncüsü, Çin’deki özel girişimcilerin eski sömürücü sınıflarla doğal ve tarihsel kan bağı yoktur. Çin’deki günümüz özel girişimcilerin geçmişi çoğunlukla çalışan sınıflardan gelmiştir. Ve son olarak, bugün Çin’deki özel girişimcilerin kendileri için bağımsız bir sınıf bilincine/siyasi bilince ulaşması etkili bir şekilde kısıtlanmıştır ve işçi ve çiftçilerde gördüğümüz bağımsız sınıfsal/siyasi talepleri oluşamamaktadır. Genellikle bu tabakaların “kendisi için” talepleri ekonomik talepler, ekonomik ve mesleki çıkarlar düzeyinin ötesine geçememektedir.

Bölüm 3. Özel Girişimcilerin İkili Niteliği

Kabul edilmelidir ki, Çin’deki bazı özel girişimciler bazı olumsuz davranışlar sergilemekte, bu da ülkede sosyalizmin inşasına bazı olumsuz etkiler getirmektedir. Olumsuz Yan: Çin’in özel girişimcileri, ekonomik düzlemde baktığımızda üretim araçlarının özel mülkiyeti temelinde ücretli işçi çalıştırarak kar elde etmek amacıyla iş yaptıkları için ve yaptıkları bu işlerde başkalarının artı emeğine sahip oldukları için, bu iki nedenden dolayı bazı özel girişimciler sadece kendi kişisel çıkarlarını gözetebiliyor; bazı özel girişimciler kâr dışında başka bir şey düşünmeyebiliyor.  Hatta, vergi yasalarını veya başka bazı yasaları çiğneyenler olabiliyor. Hileli işler yapabiliyor, rakiplerini kötü yollarla bastırabiliyor, pazara hakim olma ve Pazar kurallarını çiğneme gibi davranışlara girişebiliyorlar. Bazıları rüşvet verebiliyor ve hatta para ve rüşvet yoluyla kendi ticari işleri için siyasilerden ekonomik çıkar desteği almaya çalışabiliyorlar. Bazıları, yasaları ihlal ederek işçiler üzerinde baskı uygulayabiliyor. Bazıları “metres edinmek” gibi şatafatlı veya yoz bir hayat tarzı yaşayarak toplumsal ahlaka olumsuz örnek oluşturabiliyor. Bazıları pornografi, kumar ve uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi sosyal sapkınlıklar yaparak toplumdaki sosyal ekolojiyi ve toplumsal düşünce biçimlerini zehirleyebiliyor. Bazıları kendilerine karşı çıkanlara zorbalık yapmak için suç çeteleriyle işbirliği yapabiliyor. Bu olgular sayıca az olmasına karşın ve bazı sapkınlıklar sadece özel girişimci tabakalarında ortaya çıkmasa da, sonuçta özel girişimcilerin olumsuz yönlerinin yansımalarıdır.

İkili Nitelik ve Özel girişimcilerin Gelirleri: Özel girişimciler katmanı ikili Niteliğe Sahiptir.

Kendi Emeklerinin Geliri: Özel girişimcilerin verdikleri emek bir yandan toplumsal üretime katılan “toplam sosyal emeğin” bir bileşenidir; yani onların verdikleri işletmecilik ve yönetim emekleri de değer yaratma niteliğine sahiptir. Çünkü bir kısım özel girişimci aynen kamu sermayeli şirketlerin yöneticilerinde gördüğümüz gibi yenilikçilik, işle ilgili yaratıcı fikirler, yönetim, teknolojik yetkinlik ve bilgi gibi avantaj ve yeteneklere sahiptirler, dolayısıyla bunların gelirlerinin bir bölümü emek geliridir. Toparlarsak özetle şunu söyleyebiliriz, özel girişimcilerin girişimci yeteneklerinin sonucu elde ettikleri gelirler ve sermayelerinden elde ettikleri gelirlerin bir bölümü kendi karmaşık emeklerinin bir sonucudur.  

Artı Değer Geliri: Öte yandan, özel girişimcilerin gelirlerinin bir bölümü, başkalarının ürettiği artı değerden (artı-emek) gelir. Halkın ülkenin (devletin) efendisi olmasının güvence altına alınmış olduğu bir toplumda (proletarya diktatörlüğü altındaki sosyalist demokrasi toplumu), işçilerin artı-değerine toplum, hukuk ve devlet tarafından sınırlandırılmamış bir biçimde el koyabilecek bir burjuvazi oluşamaz. Üretken varlıkların temel olarak kamu mülkiyetinde olduğu, kamu sektörünün hakim olduğu para ve mali sektörün ülke ekonomisinin can damarlarını kontrol ettiği bir sosyalist sistemde, işçi sınıfı ile özel girişimciler arasındaki çelişki, bizimle düşman arasındaki çelişkiler gibi uzlaşmaz nitelikte bir çelişme değil, aksine bu çelişme halk içindeki çelişme niteliği taşır. Engels’in 1891’de yazdığı gibi Çin’de işçi sınıfı kendi komünist partisi aracılığı ile “sadece üretim araçlarını değil aynı zamanda değişim araçlarını (para, kredi ve mali sektör)da kontrol” etmektedir.  Yani Çin’de bu çelişme halk içindeki çelişmelerin bir parçasıdır ve “halk” siyasi bir kategoridir ve halk içindeki sınıf ve katmanlar ortak çıkarlar etrafında birleştirilmektedir.  İktidardaki bir komünist partisi için en büyük hata halk içindeki çelişmeler ile halk ile halkın düşmanları arasındaki çelişmelerin birbirine karıştırılmasıdır. ((Bkz. https://sosyalistbirlik.com/sosyalist-toplumda-ideolojik-dusunce-alaninda-celiskilerin-dogru-bir-dogru-sekilde-kavramak-ve-cozumlemek/ ))

Çin Koşullarında Marx’ın Artı-Değer ve Emek Değer Teorisi

Marx’ın artı-değer teorisi ile Marx’ın emek değer teorisi çok güçlü içsel bağlarla bağlantılıdır. Kanımızca Marx’ın emek değer teorisi içerdiği temel ilkeler bakımından bugün de geçerlidir, bununla birlikte dünya ölçeğinde ve Çin’de bu teorinin yorumlanmasında aşılması gereken ciddi sorunlar bulunuyor. Çin’de son 30 yıl içinde bu alanda ciddi aşamalar ve yenilikler kaydedilmiş ve eski hatalı yorumlar büyük ölçüde aşılmıştır.

Bununla birlikte Çin’in yeni gerçekleri ışığında bu teorinin kavranışında daha da derinleşmeye ve güçlü araştırmalara gerek bulunuyor. Marx, genel olarak metaların değerinin üreticilerin farklılaşmamış (sıradan/ortalama) soyut emeği tarafından yaratıldığını savunmuş ve kanıtlamıştır. Aynı zamanda Marx yalnızca canlı emeğin (işçinin emeği) değerin kök kaynağı olduğunu savunmuştur. Bununla birlikte Marx sermayenin (ölü emek) ve diğer üretim faktörlerinin değerin ve zenginliğin yaratılmasına katkısını ve değere kaynaklık edebileceğini inkar etmemiştir. Biz de Marx’ın bu görüşü doğrultusunda şu görüşü savunuyoruz: canlı emek ekonomik değerin kök kaynağı olmakla birlikte, sermaye, bilim ve teknoloji ve aynı zamanda girişimci emeği de değer üretimine katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla sosyalizmin başlangıç aşamasında bölüşümde emek katkısına göre bölüşüm temel alınmakla birlikte diğer ekonomik faktörlerin sahipleri olanlara (kamu sermayeli şirketlere veya özel şirketlere veya bireysel girişimcilere de) bölüşümde pay verilmelidir.

Bazı araştırmacılar kök kaynak kavramını eksik bir şekilde yorumlayarak tekçi monist bir görüşle bunu biricik tek kaynak olarak yorumlamıştır. Biz sebatlı bir çaba içinde Marx’ın emek değer teorisi üzerine görüşlerimizi derinleştirmeli, fakat hiçbir şekilde bu teorinin temel ilkelerini aşındırmamalıyız. Aynı şekilde hiçbir şekilde burjuva iktisadının “üretim faktörleri-değer teorisini” yol gösterici ilke olarak görmemeliyiz. Marksistlerin bir bölümü tarafından benimsenen Monist değer teorisinin tarihsel kökeninde Kautsky’nin Berstein Revizyonizmine karşı mücadele döneminde değer yasası konusunda yazdığı bazı ifadeler bulunuyor. Kautsky’nin bu eleştiride kullandığı ifadeler ile Marx’ın görüşleri uyuşmamaktadır, böylece Sosyalist akım içinde geleneksel hatalı yorum doğmuştur. ((Bkz. Karl Kautsky’nin eseri. Bernstein and the Social-Democratic Programme. Bir Karşı Eleştiri (A Counter-Critique))

Oysa, 1875 yılında Marx, Gotha programının Eleştirisi adlı çalışmasında: emek dışındaki unsurları da değerin ve zenginliğin kaynağı olarak tanımlamıştır: “Emek bütün zenginliğin kaynağı değildir… Burjuvazinin hatalı bir biçimde emeğe doğaüstü bir yaratıcı güç vermek için çok güçlü bir nedeni var… Hangi bölüşüm tarzı olursa olsun tüketim ürünlerinin (araçlarının) bölüşüm tarzı, üretim koşullarının bölüşümünün (bölüşüm tarzının) bir sonucundan başka bir şey değildir. Bu sözünü ettiğim ikinci bölüşüm—üretim koşullarının bölüşümü—aslında bize bizzat belirli bir üretim tarzının asıl niteliğini verir”.

Marksist Emek Kategorisi ve Yeni Değişimler

Emek değer teorisi kavrayışımızı daha da derinleştirmek için öncelikle emek kategorisine ilişkin kavrayışımızı derinleştirmeliyiz. Geçtiğimiz on yıllarda çeşitli ileri teknolojilerin hızlı bir gelişim göstermesi nedeniyle, emek ve emek süreçleri de yeni önemli değişimler geçirmiştir. Daha önce temel emek biçimi olan kol emeğinin yerini giderek daha fazla kafa emeği almıştır. Ayrıca tekdüze bir biçimde tekrarlanan emek biçimleri yerini yenilikçi-yaratıcı emek biçimi almıştır. Öte yandan ekonomik yaşamda yöneticilik emeği ve işletmecilik emeği de giderek artan bir biçimde toplumsal emeğin önemli bileşenleri haline gelmektedir. Bırakalım sosyalizm yolunda ilerleyen ülkeleri, Batılı kapitalist sistemlerde bile, yönetim emeği, işletmecilik emeği, emek süreçlerini yönlendirme, denetim vb. gibi emek biçimleri dahi ikili nitelik taşımaktadır. Bu tür emek biçimleri bir yandan toplumsallaşmış ve giderek daha ileri düzeyde toplumsallaşan üretim ile ilişkilidir; fakat öte yandan, işçilerin kapitalistler tarafından yönetilmesi ve denetlenmesi ekonomik açıdan bakıldığında sömürücü bir niteliğe sahiptir. Ülkemizin sosyalist koşullarının genel ortamı içinde, Çin’de 1990’larda özel girişimcilerin ortaya çıktığı toplumsal arka plan ile, işçilerin yarattığı artı değerin kapitalistler tarafından acımasız bir biçimde sömürüldüğü kapitalist ilkel birikim dönemindeki toplumsal-tarihsel arka plan çok farklıdır. Batıda bu ilkel birikim dönemlerinde kapitalistlerin sayısı da çığ gibi artmıştır.

Özel girişimcilerin Üretim Araçları Üzerindeki Mülkiyeti ve Politik Sistem  

Özel girişimcilerin (( E.N. Toplumsal sermaye denilen sermaye türü, faaliyetleri devlet, toplum ve hissedarlar tarafından yüksek düzeyde denetlenen bir sermaye türüdür. Çin’de karma mülkiyetli şirketlerin büyük çoğunluğunda hisselerin çoğunluğu devlet sermayeli şirketlere aittir, Çinli özel şirketlerin veya yabancı şirketlerin bu şirketlerdeki hisse payı azınlıktadır. )) üretim araçları üzerindeki mülkiyeti de ikili bir niteliğe sahiptir: üretim araçları bir yandan özel mülkiyettir ve özel girişimcilerin kontrolü altındadır; fakat diğer yandan, pratik içinde üretim araçlarının çalıştırılması sonuç itibariyle—toplumsal üretici güçlerin gelişimine—toplumun gelişimine doğrudan katkıda bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz sosyalizmin başlangıç aşamasında özel sektör ekonomisinde gerçekten de ücretli emek ve sermaye ilişkisi vardır, fakat Çin’deki bu ücretli emek ve sermaye ilişkisi kapitalist ülkelerden farklı çok özgün bir nitelik taşımaktadır, çünkü özel sektör işverenleri ile işçiler, politik olarak eşit konumdadırlar. Çin bugün tarihsel olarak proletaryanın devrimci diktatörlüğü (sosyalist demokrasi) dönemi içinde olduğu için, toplumda ve halk içindeki hiçbir sınıf ve tabakanın devlet ve siyaset düzeyinde ayrıcalıklı ve eşitsiz bir politik konumu yoktur. Bunun politik ve hukuki yapının ekonomik temeli de kamu sermayesinin ekonomideki hakim konumudur.  

Çin’de sosyalizmin inşacısı olan 3 başlıca sınıf ve tabaka: İşçiler, çiftçiler, yeni oluşan toplumsal tabakalar

Çin’deki özel girişimciler, 1990’ların başından itibaren oluşan toplumsal tabakaların içindeki özel bir tabakadır. Toparlarsak, Çin toplumunda içinde bulunduğumuz sosyalizmin başlangıç aşamasında özel girişimcilerin ikili karakteri kendini 2 şekilde göstermektedir: birincisi, özel girişimciler de emek yoluyla toplumsal üretime katılırlar; ikincisi, çeşitli türden gelir elde ederler. Birçok özel girişimci emek sürecine—bilimsel işletmecilik ve yöneticilik pratikleri içinde edindikleri bilgi ve teknolojileri, kullanarak ve uygulayarak emek verir ve bu şekilde şirketlerini büyütürler, kar elde eder ve böylece toplum için değer ve zenginlik yaratırlar. Dolayısıyla özel girişimcilerin emek verdiklerini, hatta bunların emek türünün karmaşık ve yaratıcı emek türüne dahil olduğunu söylemeliyiz. Bu emekleri yoluyla elde ettikleri gelir, özel girişimcilerin sosyalizmin inşacıları olarak elde ettikleri emek geliri kategorisi içindedir. Fakat öte yandan, özel girişimciler hala başkalarının artı emeğini elde etmeye devam diyorlar.

Özel Girişimcilerin 3 Gelir Türü

Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki özel girişimcilerin gelirleri, A) yönetim, işletme ve teknolojik yenilik gelirleri, B) girişim gelirleri; C) emek dışı gelirler olmak üzere üç kısma ayrılabilir.  Emek dışı gelir, faiz geliri, şirketin karından elde edilen ve şirket varlıkları içinde tutulmayıp dağıtılan temettü geliri (kâr payı) ve miras geliri, ve benzer bazı gelirleri içeren geniş kapsamlı bir kavramdır. Özel şirket sahiplerinin emek dışı gelirleri konusunda tek taraflı ve katı bir görüşe sahip olmamalıyız. Tabii ki, emek dışı gelirin bir kısmının artık değer elde edilmesi ile sağlanan gelir olduğu yadsınamaz, fakat emek dışı gelir sömürü geliri ile eşit veya eş görülmemelidir, aksine pratikte incelendiğinde emek dışı gelir Çin’deki özel girişimcilerin toplam gelirinin sadece küçük bir bölümünü oluşturur. Marksizme göre sömürü sadece ekonomik bir kavram değil aynı zamanda toplumsal-tarihsel bir kavramdır. Engels sömürü ve adalet konusunda parlak bir görüş getirmiştir: “Sadece ve sadece, verili bir üretim tarzı kendi alçalan eğrisinde epey önemli bir yol almış olduğunda, sadece ve sadece kendi zamanının veya çağının (ömrünün) yarısını tükettiğinde, sadece ve sadece varlığının koşulları büyük ölçüde ortadan kalkmış olduğunda ve yerine geçecek olan üretim tarzı şimdiden kapıyı çalmaya başlamış olduğunda – sadece bu aşama içinde, halk bölüşümde sürekli artan eşitsizliği artık adaletsizlik olarak görür, sadece o zaman geldiğinde, ortaya çıkan olgulardan hareketle, halk içinde o bildik ebedi adalet ve hakkaniyet talepleri yaygınlaşır.” ((Engels, Toplu Eserler, Cilt 3, s. 527.))

Vergi Kaçakları ve İşçi-İşveren Kavgaları

Emek geliri ve emek dışı gelir dışında, Çin’deki özel girişimcilerin ikili karakteri aşağıdaki gibi başka yönlerden de kendini gösterir:

  • Özel girişimlerin devlet tarafından vergilendirilmesinde bazı boşluklar söz konusudur. Bu anlamda özel işletmelerden toplanabilen vergilerin oranı görece düşüktür. Özel sektörün toplam milli gelire niceliksel katkı payı giderek büyümektedir, fakat ödedikleri vergilerdeki artış oranı şirketlerin büyümelerinin çok gerisinde kalmaktadır. Tahmini bir hesaplamaya göre bunların ödedikleri vergiler ödemeleri gereken vergilere göre 7-8 kat daha azdır (aşağıdaki tabloya bakınız).
  • Özel girişimlerde ücretli emek ve sermaye arasındaki kavgalar: Özel sektörde emek ve sermaye arasındaki ilişkileri analiz etmek için her şeyden önce kârın paydaşlar arasındaki bölüşümünü analiz etmeliyiz. 2001 yılında 191 özel işletme üzerinde yapılan bir ankete göre, tüm işçilerin aldığı toplam ücret 6,52 milyon yuan iken, istatistiklere göre özel girişimcilerin işletme varlıklarından çekilerek hissedarlara dağıtılan gelirler işçilerin gelirlerinin yaklaşık 20 katıdır. Ayrıca özel sektörde çalışan işçilerin ücret ve yan hakları genellikle kamu sermayeli işletmelerinde çalışan işçilerden daha düşüktür, bu sorun işçilerin emeklilik sağlık sigortası ve toplu konut yardım fonu getirilerine da yansımakta, iş ve çalışma güvenliği tedbirlerinde yetersizlikler, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, geciken ve ödenmeyen ücretler ve hatta fiziksel zorbalık ve dayak, özgürlüğün kısıtlanması, kişisel onurun aşağılanması vb. olarak kendisini göstermektedir. Bu tür geri şeyler genellikle işçiler ile işyeri yönetimi arasında açık çatışmaların nedeni haline gelebilmektedir. Bu tür işletmelerde sendikal faaliyetler ve Parti faaliyeti güçlendirilerek ve özel girişimcilerin bağlı bulundukları meslek kuruluşları tarafından eğitilmesi, ve toplumda sosyalist değerlerin güçlendirilmesi yoluyla bu tür çelişmeler ve sorunlar aşılmaya çalışılmaktadır. Belirli bir işçi sayısı büyüklüğüne ulaşan işyerlerinde işçi meclisleri de aktif olarak çalışarak, yönetimi denetlemekte ve yönetime katılma yoluyla bazı çelişmeler aşılmaktadır. Ayrıca, ÇKP tüzük ve programına, her parti üyesinin çalıştığı işyerini hile ve yolsuzluklardan dolayı denetlemesi görevi bir ödev olarak belirlenmiştir. Bunun nasıl yapılacağı bir Parti içi yönetmelikle de saptanmıştır.  Tüzük Maddesi şu şekildedir: Özel sektörde yer alan şirketlerde bulunan temel düzeydeki Parti örgütleri, Parti’nin ilkelerini ve politikaları uygulamalı, şirketlerinin devletin yasalarına ve düzenlemelerine uymasına rehberlik etmeli. Aynı zamanda işyeri içindeki sendikaların ve Komünist Gençlik Birliği örgütleri üzerinde önderlik uygulamalı, işçiler ile beyaz yakalı çalışanlar arasında birliği ve uyumu teşvik etmeli, bütün tarafların meşru hak ve çıkarlarını korumalı ve şirketlerinin sağlıklı gelişimini desteklemelidirler. Özel girişimcilerin yukarıda ele aldığımız ikili niteliğine dikkat etmeli, onları hem maddi-ekonomik uygarlığın hem de sosyalist kültürel uygarlığın inşacıları olmaları için eğitim ve yönlendirme çabalarımızı güçlendirmeliyiz. Bu somut faaliyet büyük ölçüde ÇKP’nin en güçlü departmanlarından biri olan Birleşik Cephe departmanı kadroları tarafından ve ÇKP’nin önderlik ettiği ticaret-sanayi ve meslek odaları tarafından yerine getirilmektedir.
  • Kentlerde ve Kırsal Bölgelerde Kendi Kendilerini Çalıştıran Serbest Meslek Sahibi İşverenlerin Özellikleri Kentlerde ve Kırsal Bölgelerde Kendi Kendilerini çalıştıran serbest meslek sahibi işverenler, Reform ve Dışa Açılma döneminden bu yana önemli sayıda insanın rol aldığı ilk yeni toplumsal tabakadır. Ağırlıklı olarak üçüncü sanayi sektörü veya hizmet sektörü olarak bilinen çeşitli işlerle uğraşırlar. Örneğin, özel çalışan eczacılar ve doktorlar, psikologlar, ressamlar, masaj salonları, dershane sahipleri, sigorta ve borsa danışmanlığı yapanlar, muhasebeciler, reklam şirketleri, avukatlık büroları, berberler, yaşam koçları, küçük ölçekli tesisat ve montaj işleri, inşaat, taşıma, kurye firmaları, restoran, onarım hizmetleri, ticaret, bilgisayar bakımı, personel eğitimi ve birçok meslek dalı, bu insanlar insanların günlük yaşam ve toplumsal üretimdeki ihtiyaç duydukları hizmetleri verirler. Kendi hesabına ve kendi işletmelerinde çalışarak gelir elde ederler ve bu nedenle sosyalizmin inşasına katkı veren özgün bir toplumsal tabakadır ve yani toplumsal tabakaların bir bölmesini oluşturur. Çin’de Sosyalist pazar ekonomisinin adım adım geliştirilmesiyle birlikte serbest meslek sahiplerinin sayısı ve yaptıkları işlerin çeşitliliği de artmaktadır. Bu işletmeler ölçek olarak genellikle küçüktür. Bunlar sosyal kökenleri açısından, esas olarak kırsal kesimdeki işgücü fazlası, 1990’larda kentlerdeki devlet işletmelerinden işçi fazlası olarak işten çıkarılan işçiler, üniversitelerden mezun olup serbest çalışmayı tercih eden insanlar ve Parti veya hükümet kurumlarından, devlet kuruluşlarından, eğitim, bilim, kültür, sağlık ve spor kurumlarından ayrılarak serbest çalışmayı tercih edenlerdir. Bu insanlar kentsel serbest meslek sahipleri ve kırsal serbest meslek sahipleri olarak ikiye ayrılabilir. Çoğu geçimini meşru yollardan ve sıkı çalışarak sağlamaktadır. Hem işletmeci-girişimci hem de emekçidirler, dolayısıyla hem gelir düzeyleri açısından hem de dünya görüşleri açısından işçi sınıfı içinde görülebilirler.
  • Serbest Meslek Sahibi İşverenlerin İşçilerden Farkları Öte yandan, belirli bir sermayeye ve üretim araçlarına sahip olmaları bakımından bu tabaka sıradan işçilerden farklıdır, çünkü bir yandan işçilerden ortalama olarak daha yüksek kişisel gelir elde ederken, sınırlı büyüklüğe sahip olmaları, küçük sermaye ve düşük teknoloji kullanmaları nedeniyle çeşitli riskleri göğüslemek zorundadırlar ve büyük iş baskısı yaşarlar, özel yaşamları ile iş yaşamları iç içe geçer. Reform ve Dışa Açılma döneminden bu yana, serbest meslek sahiplerinin konumları sürekli olarak genişledi ve çalışmaları, insanların yaşamlarının, ekonominin ve sosyal istikrarın iyileştirilmesinde önemli bir rol oynadı. Bunların da vergi kaçakçılığı, hileli veya taklit mallar üretme, rakiplere zorbalık ve pazara hakim olma, müşterileri aldatma, yasa dışı işlemler gibi hatalı davranışlar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu toplumsal grubun eğitimine ve bunları ideolojik ve kültürel olarak yönlendirmek için ciddi çaba sarf edilmelidir. Çin’de oluşturulmaya başlayan sosyal kredi sisteminin bu tabakaya çeki düzen vermede önemli bir rol oynaması beklenmektedir.
Paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir