Lenin’in Parti ve Devlet Sisteminde İki Tür Demokrasi Üzerine Görüşleri
Doğrudan Demokrasi ve Temsili Demokrasi
Wang Ximan, Mayıs 2016

Lenin’in bahsettiği parti demokrasisi hem kavram hem de biçim açısından devlet sistemindeki demokrasi ile aynıdır. Aynı siyasi sistemin iki farklı alana uygulanmasıdır.
Lenin, demokrasinin bir devlet biçimi olduğunu sık sık söylerdi, ki biz buna genellikle siyasi sistem diyoruz. Demokrasi ne tür bir siyasi sistemdir? Demokrasi kelimesi Antik Yunan’dan gelmektedir. Lenin, orijinal anlamını şu şekilde açıklamıştır: demokrasi, “iktidar halkın elindedir” anlamına gelir. (Lenin’in Tüm Eserleri, 2. Çince Baskı, Cilt 37, s. 67.)
Eğer orijinal cümle “iktidar halkın elindedir” kelimesi kelimesine çevrilirse, “tüm iktidar halka aittir” olarak da çevrilebilir. Lenin’in açıklamasına göre demokrasi, “iktidar halka aittir” ve “iktidar halkın elindedir” ifadelerinin kullanıldığı bir siyasi sistemdir.
Lenin’de İki Tür Demokratik Siyasi Sistem: Doğrudan Demokrasi ve Temsili Demokrasi
Lenin, demokratik siyasi sistemlerin ilk olarak köle sahibi toplumlarda görüldüğünü söylemiştir. Lenin burada bir şehir devleti olan Atina’nın antik Yunan şehir devletinden bahsediyordu.
Orada, tüm önemli konular bir toplantıda tüm vatandaşlar tarafından karara bağlanıyordu. Atina Vatandaşlar Meclisi, halkın iktidarı kullanma organıydı ve aldığı kararlar yasa haline gelirdi. Halkın doğrudan iktidarı kullandığı ve önemli konularda doğrudan karar verdiği bu tür demokratik sisteme doğrudan demokrasi denir. “Halk” kelimesinin farklı dönemlerde ve ülkelerde farklı anlamları olduğuna dikkat etmeliyiz.
Köle toplumunda köleler insan değil, birer araçtı. Atina vatandaşları toplam nüfusun sadece onda birini oluşturuyordu. Doğrudan demokrasi, nüfusun az olduğu durumlarda uygulanan bir demokrasidir. Ancak, büyük bir nüfus ve geniş bir toprak parçasında, önemli konuları karara bağlamak için sık sık genel kurul toplantısı yapmak imkansızdır. Bu nedenle, halkın temsilcileri seçtiği ve temsil organlarının iktidarı kullandığı ve önemli konuları karara bağladığı bir demokrasi—temsili demokrasi- doğmuştur. Bu, sonraki nesillerin dolaylı demokrasisi veya temsili demokrasidir. Tarihteki ilk temsili demokrasi, 17. yüzyıldan sonraki burjuva devriminin ürünü olan ve bir burjuva demokrasisi olan parlamenter sistemdi. 1871’de Paris Komünü Devrimi gelişti. Paris Komünü, Paris’in çeşitli bölgelerinde genel oyla seçilen işçi temsilcilerinden oluşan bir temsili demokrasi organıydı. Paris Komünü ise yeni bir şey yani proleter temsili demokrasiydi. 20. yüzyılın başlarında, Rusya’da İşçi Temsilcileri Sovyet’i ortaya çıktı. “Sovyet” kelimesi bir çeviridir ve tam çevirisi “toplantıdır”. İşçi Temsilcileri Sovyet’i, İşçi Temsilcileri Konferansı’dır. Bu, işçilerin temsili demokrasisidir. Lenin, bunun parlamenter demokrasiden çok daha üstün olan Paris Komünü tipi demokrasi olduğunu söylemiştir. Zaman içinde bugüne değin, temsili demokrasi büyük ilerleme kaydetmiştir.
Yukarıdaki demokrasi biçimlerine ek olarak, Rusya’da Devlet Duması sistemi, Çin’de Halk Kongresi sistemi, Moğolistan’da Khural sistemi vb. vardır. Bunlar, farklı ulusal koşullar altında farklı zamanlarda ortaya çıkan farklı biçimlerdeki temsili demokrasilerdir.
Aynısı parti demokrasisi için de geçerlidir.
Lenin, 31 Mayıs 1906’da “İşçilerin Karar Vermesine İzin Verin” adlı makalesinde parti demokrasisinin ne olduğunu açıklamıştır. Lenin şöyle yazıyordu: “Artık tüm parti örgütümüz demokrasi ilkesi üzerine kurulmuştur.
Yani, tüm parti üyeleri liderleri, yani komite üyelerini vb. seçer, tüm parti üyeleri proleter siyasi hareketin konularını tartışır ve karara bağlar ve tüm parti üyeleri parti örgütünün stratejisini ve politikasını belirler.” (13. Cilt, 191-192. sayfalar)
Lenin burada parti demokrasisinin kavram olarak devlet demokrasisiyle aynı olduğunu da söylemişti. Devlet düzeyine demokrasisi halkı ana aktör olarak alır ve demokrasi kavramı şudur: iktidar halka aittir ve halk iktidarı elinde tutar (halk tüm önemli konulara karar verir). Komünist Partinin demokratik sistemi tüm parti üyelerini ana aktör olarak alır. Parti demokrasisi kavramı şudur: (iktidar tüm parti üyelerine aittir ve tüm parti üyeleri iktidarı elinde tutar) tüm parti üyeleri örgütlenme, siyaset ve strateji gibi tüm önemli konulara karar verir.
Lenin, 13-14 Ocak 1907’de “Sosyal Demokrat Parti ve Duma Seçimleri” adlı makalesinde parti demokrasisinin ne olduğunu bir kez daha açıkladı.
Lenin şöyle yazmıştı: “Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi demokratik olarak örgütlenmiştir. Yani, tüm parti işleri doğrudan tüm parti üyeleri tarafından veya temsilciler aracılığıyla eşitlik temelinde ve kısıtsız ve istisnasız olarak yürütülür. Dahası, tüm sorumlu kişiler, tüm önde gelen üyeler ve tüm parti örgütleri seçilir ve çalışmalarını parti üyelerine rapor etmek zorundadırlar ve görevden alınabilirler.” Lenin ayrıca, St. Petersburg’daki parti örgütünü örnek vererek şunları yazmıştı: “St. Petersburg örgütünün işleri, Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin demokrasi ile seçilmiş St. Petersburg Komitesi tarafından yürütülür. Tüm parti üyelerini (yaklaşık 6.000 kişi) bir araya getirmek imkânsız olduğundan, St. Petersburg örgütünün en yüksek organı, örgüt temsilcileri konferansıdır… Bu temsilciler tarafından alınan kararlar, tüm yerel örgüt için ilgili konulardaki en yüksek ve nihai olan kararlardır.” (Cilt 14, sayfa 249)
Lenin burada parti demokrasisinin de devlet demokrasisi gibi, iki biçimi olduğunu yazmıştı: Partide doğrudan demokrasi ve temsili demokrasi. Devlet demokrasisinin iki biçimi vardır: Nüfus az olduğunda, halk bölgedeki önemli konularda karar vermek üzere bir kongre toplar, buna doğrudan demokrasi denir. Nüfus fazla olduğunda, halk bölgedeki önemli konularda karar vermek üzere kongre ve komitesi aracılığıyla temsilciler seçer, buna temsili demokrasi denir. Parti demokrasisinin iki biçimi vardır: Parti üye sayısı az olduğunda, tüm parti üyeleri örgütün önemli sorunlarını karar vermek üzere bir kongre toplar, buna doğrudan demokrasi denir; Parti üye sayısı fazla olduğunda ve toplantılar için bir araya gelemediklerinde, parti üyeleri örgütün önemli sorunlarını karar vermek üzere kongre ve komitesi aracılığıyla temsilciler seçer, buna temsili demokrasi denir. Lenin o zamanlar buna ” temsili demokrasi” adını vermiş ve bu “danışma konferansları ilkesine ve konferans kararlarının çeşitli örgütlerin oylarına sunulması ilkesine, yani ‘referandum’ yapılması ilkesine aykırıdır” demişti. Yani, “temsili demokrasi” hem danışma ilkesinden hem de referandumdan farklıdır. Lenin ayrıca ” temsili demokrasinin” uluslararası sosyal demokrasi akımının ortak ilkesi olduğunu söylemiştir. (11. Cilt, s. 154-155) ve (10. Cilt, s. 300)
Lenin seçim sistemini temsili demokrasinin başlangıç yöntemi ve gerekli koşulu olarak görmüş ve seçim sistemine dayalı temsili demokrasiyi “ideal demokratik sistem” olarak adlandırmıştır. (16. Cilt, s. 95)
Partinin demokrasisi hem kavram hem de biçim açısından devlet demokrasisiyle aynıdır. Devlet demokrasisi bir ülke tarafından uygulanan demokratik bir sistemdir, partinin demokrasisi ise bir parti tarafından uygulanan “demokratik sistemdir”.
Çin’in demokrasisi temsili demokrasi biçiminde uygulanır ve ülkemizin anayasası bunu şu şekilde belirtir: “Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki tüm güç halka aittir. Halkın devlet gücünü kullandığı organlar Ulusal Halk Kongresi ve çeşitli düzeylerdeki yerel halk kongreleridir.” (ÇN. Temsili Demokrasi)
Lenin’in bahsettiği parti demokrasisi, ” temsili demokrasi” biçimini aldığında şu şekilde de ifade edilebilir:Partide tüm gücü tüm parti üyelerine aittir ve tüm parti üyelerinin parti gücünü kullandığı organlar Ulusal Parti Kongresi ve çeşitli düzeylerdeki yerel kongreler ile her bir kongre tarafından oluşturulan komitelerdir. Fakat, Çin’in siyasi sistemi yalnızca “temsili demokrasi” sistemini içermez, aynı zamanda işletmelerdeki işçi konseyleri, semtlerde ve mahallelerde vatandaş konseyleri ve köylerdeki çiftçi konseyleri gibi doğrudan demokrasi kurumlarını da içerir.