Unutulmaz Bir Kadın Komünist: Jiang Zhuyun
Kızıl Kayalar Romanının Çiang Çie’si

Not: Bu yazı Çin Komünist Partisi’nin “Parti Hayatı” adlı sitesinden alınmıştır
Jiang Zhuyun, Çin Komünist Partisi’nin seçkin bir üyesi ve kararlı bir proleter savaşçıydı. Ulusal bağımsızlık ve kurtuluş ile halkın özgürlüğü ve mutluluğu için mücadele ederken, tehlikelerden korkmadı, devrim yolundaki sayısız zorluğu ve engeli aştı ve büyük bir devrimci cesaretle bir dizi son derece verimli devrimci çalışma yürüttü. Demir parmaklıklar ardındaki karanlık zindanda, düşmanın türlü işkencelerine maruz kalmasına rağmen yılmadı, boyun eğmedi ve ölümü göze aldı. Bu nedenle, yoldaşları tarafından “Çin halkının devrimci evladı” olarak övgüyle anıldı.
Bugün “kız kardeş Çiang” olarak bilinen Jiang Zhuyun 1920 yılında Siçuan Eyaletinin Zigong kentinde doğdu. 1939 yılında Çin Komünist Partisi’ne katıldı ve 1949 yılında 29 yaşındayken gerici Kuomintang ajanları tarafından kurşuna dizilerek katledildi.
1948 yılının Ocak ayında, hayat arkadaşı Peng Yongwu silahlı ayaklanma sırasında trajik bir şekilde hayatını kaybedince, Jiang Zhuyun büyük acısını içine gömerek, Parti örgütüne Aşağı Sichuan Doğu bölgesine geri dönmek istediğini bildirdi. O, “Bu hattaki bağlantıları yalnızca ben biliyorum, başkasının bunu devralması zor olur. Yoldaşımız (eşim) Peng’in düştüğü yerde savaşmaya devam etmeliyim.” dedi. Parti örgütü onu Wanzhou’ya göndererek irtibat görevlisi olarak çalışmasını sağladı. Burada, Aşağı Sichuan Doğu Bölge Çalışma Komitesi’ne gerilla birlikleriyle temas kurmada yardımcı oldu ve aynı zamanda Çin Komünist Partisi Wanzhou İlçe Komitesi’nin çalışmalarına katıldı.
Wanzhou’ya vardığında, Jiang Zhuyun, Wanzhou Bölge Mahkemesi Muhasebe Ofisi’nin Tahsilat Bölümü çalışanı kimliğiyle kendisini gizleyerek bir yandan irtibat çalışmalarını sürdürdü, diğer yandan gerilla birlikleri için finansman sağladı ve bir dizi son derece verimli devrimci faaliyet yürüttü.
Çongçing’deki Parti örgütünün çökertildiğini öğrendiğinde, Jiang Zhuyun hızlıca Yang Jiancheng, Liu Bende, Luo Shunan ve Zhou Yi gibi yoldaşlarının hemen tahliye edilmesini sağladı. Ancak kendisi irtibat noktasında kalmaya devam ederek devrimci faaliyetleri sürdürdü.
14 Haziran günü öğle saatlerinde Jiang Zhuyun, yerel Bayındırlık Komitesi üyesi Tang Xugu ile irtibat kurmak üzere Longjiu’ya birini göndermek ve Parti içinde bir hainin ortaya çıktığını ve gizlenmek için hızlıca tahliye edilmesi gerektiğini bildirmek için bir gizli buluşmaya gitmek üzereydi. Beklenmedik bir şekilde Saray Caddesi’ndeki taş merdivenlerden inerken devrime ihanet eden Ran Yizhi ve onu takip eden gizli ajanlarla karşılaştı ve kız kardeş Jiang tutuklandı. Akşam, ajanlar Jiang Zhuyun’a Fugui Lane’deki Genel Büro’nun sorgu odasında işkence ettiler, ancak Jiang tek kelime bile etmedi. Daha sonra Chongqing’deki Jagged Cave Toplama Kampına götürüldü.
Jiang Zhuyun, Çongçing ve Aşağı Sichuan Doğu’daki Parti örgütü ve gerilla birlikleri hakkında çok fazla bilgiye sahipti ve önemli örgütsel sırları biliyordu. Bu yüzden Kuomintang ajanlarının öncelikli işkence hedefi haline geldi. Ajanlar, Jiang’a parmaklarına taktıkları bambu kamışlar, askılar, levyeler, elektrik, dikenli telli çelik kırbaçlar ve bambu çubuklarla işkence ettiler. Jiang, işkenceler sırasında üç kez baygınlık geçirdi. Ancak düşmanın ağır işkencelerine karşı her zaman dimdik durdu ve büyük bir kararlılıkla şu sözleri söyledi: “Ellerimi kırabilirsiniz, kafamı koparabilirsiniz, fakat size asla örgüt hakkında bir cümle vermeyeceğim. İşkence, bu çok küçük bir imtihan. Bambu çubuklar bambudan; komünistlerin iradesi ise çeliktendir.”
Hapishanede, Jiang Zhuyun bir tartışma taslağı hazırlayarak yoldaşlarından yakalanmadan önceki durumlarını, yakalandıkları sırada yaşanan olayları ve cezaevindeki öğrenim süreçlerini özetlemelerini istedi. Bu çalışma daha sonra “Cezaevindeki Sekiz İlke”nin temeli oldu. 27 Kasım katliamında hapisten kaçmayı başaran Luo Guangbin, diğer tutuklu devrimcilerin verdikleri bilgileri bir araya getirerek o gece 20.000 kelimelik bir rapor yazdı. Bu rapor sekiz bölüme ayrılmıştı ve yedinci bölümü “Cezaevindeki Görüşler” olarak adlandırılıyordu. Daha sonra Parti tarih araştırmacısı Hu Kangmin, bu bölümü “Cezaevinde Uygulanacak Sekiz İlke” olarak özetledi.
“Cezaevinde Uygulanacak Sekiz İlke” her maddesi, devrimcilerin kanı ve canı pahasına edinilmiş dersler ve deneyimlerden oluşuyordu. Bu belge yalnızca kıymetli bir Parti tarihi kaynağı değil, aynı zamanda güçlü bir Parti eğitimi materyaliydi. Altıncı madde, Parti üye ve kadrolarını, sorunları iyi incelemeleri, halk için sonuç alıcı işler yapacak şekilde yararcı siyasi karakterlerini korumaları, gönül ilişkilerinde dürüst ve temiz olmaları, başta kendileri olmak üzere kimseye ayrıcalık yapmamaları, özel çıkar peşinde koşmamaları, kayırmacılık yapmamaları, dürüstlük ve öz disiplin konusunda örnek olmaları konusunda uyarıyordu.

26 Ağustos 1949’da, Jiang Zhuyun son mektubunu yazmak için bambu çubuklarını kalem olarak kullandı, yorganın içindeki pamuğu yakarak elde ettiği külleri suyla karıştırıp mürekkep yaptı ve kuzeni Tan Zhu’an’a bir veda mektubu yazdı. Mektubunda şunları söyledi: “Eğer başıma bir şey gelirse, Yun’u (oğlu) sana emanet ediyorum. Onu, anne ve babasının izinden gitmesi ve Yeni Çin’i inşa etmeyi hayatının amacı yapması için eğit. Komünist devrim için sonuna kadar savaşmalı.”
Bu mektupta, Jiang Zhuyun’un bir Komünist olarak ölümü göze almış cesur ruhu, aynı zamanda bir anne olarak çocuğuna duyduğu derin sevgi ve özlem açıkça görülüyordu.
14 Kasım 1949 sabah 9 civarında, hapishane Jiang Zhuyun ve diğer devrimcileri “nakledeceklerini” bildirdi. Jiang Zhuyun, artık yaşamının son anlarına yaklaştığını anladı. El yazması “Yeni Demokrasi Üzerine” kitabını hapishane arkadaşı Huang Yuqing’e verdi, hapishane kıyafetlerini çıkardı, tutuklandığı gün giydiği mavi elbisesini giydi, beyaz bir atkı bağladı, saçlarını düzeltti ve en yakın yoldaşı Li Qinglin ile birlikte hücresinden çıktı. Son kez yoldaşlarına el sallayarak vedalaştı. O akşam, Jiang Zhuyun, Li Qinglin ve diğer 30 devrimci, Kuomintang ajanları tarafından alçakça katledildi.

Jiang’ın kahramanlıkları ve yüce kişiliği, “Kızıl Kayalar” romanı ve tiyatro eserleri aracılığıyla uzun süre ekranlarda ve sahnelerde yer aldı. Jiang, bu romanda, “Çiang Çing” ismiyle geçiyordu.
Gökyüzü ve yeryüzü kahramanlık destanlarıyla doludur, yüzyıllar geçse de bu destanları yaratan ruh hâlâ dimdik ayaktadır. Umudu olan bir millet kahramansız, geleceği olan bir ülke öncüsüz olamaz. Yetmiş yıldan daha uzun bir süre önce komünist kız kardeş Jiang ve diğer devrim şehitleri, bugünün yeni Çin’i uğruna, hayatlarını feda ederek, adalet için ölüme gittiler. Bugün şehitleri anmanın en iyi yolu onların mücadele ruhunu miras almaktır, ilk günkü hedefimizi unutmayalım ve Çin ulusunun büyük gençleşme rüyasının gerçekleşmesi için yorulmadan çabalayalım!