1 Mayıs 2025 Değerlendirmesi İçin Görüşler

Kemal Okur

1 Mayıs’ta Zorunlu Kemer Sıkmayı Reddediyoruz: Asgari Ücret Gözden Geçirilsin!

Onurlu bir Ücret, Onurlu bir Geçim!

Kürt Halkının Demokratik Taleplerini Karşılayan Onurlu Bir Uzlaşma ve Barış!  

AKP-CHP-DEM-MHP-İYİP gibi Oy Avcısı Partilere Karşı Bağımsız Sosyalist Güçler İttifakı için Birleşelim!

İşçiler, emekçiler, ücret-maaş geliri ile geçinen tüm çalışanlar, kardeşlerim sömürüde bıçak kemiğe dayandı, dünyanın en adaletsiz gelir dağılımına sahip olan bir ülkede yaşıyoruz. 

Bugün bizler için birlik, dayanışma ve ortak taleplerimizi haykırma günüdür. İşçilerin tüm ülkelerde ve tüm dünyada kapitalist sömürü ve baskıya karşı gücünü gösterme günüdür.

İktidardaki AKP önderliğindeki Cumhur İttifakı hükümeti izlediği açık sermaye yanlısı ekonomi politikalarla hayatı zehirlemeye devam ediyor: enflasyon, pahalılık, yüksek kiralar, yüksek sağlık ve eğitim giderleri, eldeki tasarrufların erimesi, artan konut fiyatları, orta gelir gruplarının sıkıştırılması had safhaya ulaşmış durumda. İşsizlik tam gaz devam ediyor. Üniversite ve öğretmen okulu mezunları arasında işsizlik % 30’ları aşmış durumda.

Verilen sözlere karşın deprem mağduru kitleler hala çok zor durumda, hala yüzbinlerce aile konteyner evlerde yaşıyor. Hükümet bu durum karşısında asgari ücreti aşağıya bastırdı, en az % 60 hayat pahalılığına karşı sadece %30 zam yaptı. Depreme karşı kentsel dönüşüm projeleri ilerlemiyor, büyük kentlerdeki metro ve benzer kent içi ulaşım projeleri neredeyse durduruldu.

Hükümet büyük sermaye şirketlerinin ve bankaların karlarına sınırsız teşvik verirken, onlara vergi kolaylıkları getirirken, halka kemer sıkma ve sabırlı olma çağrıları yapıyor. Altta kalanın canı çıksın diyen neoliberal ekonomi dolu dizgin devam ediyor. Hükümetin ekonomik büyümeyi hızlandıracak bir programı yok, işçilerin, çiftçilerin ve dar gelirli kitlelerin refahını arttıracak, her geçen gün daha da bozulan gelir dağılımını düzeltecek bir programı yok. 

Bunlara ilaveten hükümet büyük dünya gücü Türkiye, büyük bölge gücü Türkiye; NATO’nun ikinci büyük ordusu sloganları ile; Avrupa’ya güvenlik desteği verecek Türkiye sloganları ile, eldeki paraları savunma harcamalarına, silah üretim projelerine, dış askeri operasyonlara ve Suriye’de vekil ordular beslemeye harcıyor, Ukrayna’ya Barış Gücü gönderme hesapları peşinde koşuyor. Hükümet, Amerikan saldırganlığının ve ekonomik çılgınlığının sembolü olan Trump yönetimin sevgi ve dostluğunu kazandık diyerek övünmeye çalışıyor.

Otoriter Yönetim Tarzı ve Toplum Mühendisliğinde Tam Gaz

AKP hükümeti “Yeni Türkiye’yi kuruyoruz” sloganı altında ülkeyi İslamileştirme, muhafazakarlaştırma ve ülkeyi sağa çekme gayretleri içinde belirli muhalif kesimleri ve belirli şahsiyetleri düşmanlaştırıyor, liberal ve laik sanat-kültür-düşünce çevrelerini hedef tahtasına koyuyor. Dindar nesiller yetiştireceğiz sloganı altında laik toplumsal güçleri ötekileştiriyor. 

Hükümet bu amaçlarla bir dizi hukuki ve toplumsal sorunu beraberinde getiren yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini otoriter bir tarzda kullanarak kendi toplum mühendisliği planlarına karşı çıkan muhalif güçleri bastırıyor. Hükümet gücü ile desteklediği medya organları ile propaganda savaşları yürütüyor. Halkın büyük bir bölümü bu otoriter yönetim tarzından rahatsız ve okullardaki son öğrenci eylemlerinin ardında bunlara karşı tepki verme çabası açıkça ortaya çıktı. 

CHP Önderliğindeki Batıcı Muhalefetin Getirdiği İlerici/Halk Dostu/Anti-emperyalist Bir Çözüm Yok.      

Partiler düzeyindeki siyasi muhalefete CHP’nin söylemleri ve çağrıları damgasını vuruyor. Bu partinin son 10 yıl içinde halka gerçek ekonomik ve toplumsal kazançlar vaat eden bir programını göremedik. AKP’nin milliyetçi-maneviyatçı ideolojisine karşı halkın gerçek özlemlerini yansıtan bir ilerici ideoloji ortaya koyamadı. CHP yönetimi sosyalist, sosyal demokrat ve anti-emperyalist düşüncelerden taze kan almak yerine Batılı neoliberal ideolojiye yaslandı; laik Atatürkçülük ve neoliberalizmi kaynaştırmaya çalıştı.

CHP’nin Batıdan ithal edilmiş neoliberal ekonomik yapısal reform programı, Türkiye’nin ekonomik olarak en güçlü, en fazla işbirlikçi, IMF’ci tekelci sermaye kesimi olan TÜSİAD’ın talep ve çıkarlarını yansıtıyor. Bu partinin ilerici bir açılım yapamayan mevcut yönetici kliği halkın hükümete karşı tepkilerini, sıkıntılarını ve halkın muhalefetini kendi iktidarı için bir basamak haline getirmeye çalışıyor. CHP yöneticilerinin son yıllardaki açık siyasi hataları, son Parti Kurultayı’ndaki düzensizlikler ve bazı Belediye başkanlarının göze batan hataları mevcut sermaye yanlısı, kemer sıkmacı ve muhafazakâr/otoriter hükümetin eline birçok siyasi koz verdi.

CHP muhalefetinde halkın toplumsal taleplerine, halkın acil gereksinimlerine, hızlı ekonomik kalkınmaya, işsizliğe ve iflaslara çözüm getiren öneriler yok, dış sermaye girişine bel bağlayan neoliberal programa hiçbir köklü eleştiri yok; aksine “biz kazanacağız her şey güzel olacak” sloganı ile hayal avcılığı yapıyor; parlamenter yönetim sitemine dönüşü her türlü toplumsal ve ekonomik sorunu çözebilecek sihirli değnek gibi sunuyor.    

Kürt Halkının Demokratik Taleplerini Karşılayan Onurlu Bir Uzlaşma ve Barış  

Bugünkü en önemli siyasi gündemi hükümetin etnik-ulusal ayrışma ve çatışmalara son veren bir Uzlaşma ve Barış çabası içinde görünmesidir. Tutuklu PKK lideri Öcalan’ın bu çabaya verdiği olumlu yanıt ülkedeki tüm işçiler ve emekçiler için, tüm halkın birlik, uyum ve huzur içinde yaşamaları çok değerlidir. Ülkedeki tüm işçilerin mücadele birliği için değerli bir gelişmedir. Onurlu Bir Uzlaşma ve Barışa şans verilmeli, hiçbir siyasi parti dar siyasi hesaplarla hareket etmemelidir.   

Bağımsız Sosyalist Güçler İttifakı için Birleşelim

Türkiye işçilerinin ezici çoğunluğunun acil talebi köklü bir ekonomik ve toplumsal dönüşümdür; halkın refahını merkeze koyan, emperyalist boyundurukları kıran, işbirlikçi tekelci kapitalizmin ekonomik-siyasi diktasına son veren, halkın ülkenin efendisi olduğu yeni bir demokratik rejim inşa eden yeni bir gelişme yolunu keşfetmek için halkın en geniş güçlerini birleştirmeliyiz. Türkiye halkı bu devrimci dönüşüm davasında yalnız değildir, sosyalistler-komünistler bu mücadelede yalnız değildir. Dünya sosyalizminin itici gücü olan ve Küresel Güneyin bir parçası olan 5 sosyalist ülkenin yeni kazanımları ve yeni başarıları giderek daha fazla gözle görülür hale geliyor, başta sosyalist ülkeler olmak üzere küresel güney ülkelerinin emperyalizme, hegemonyacılığa ve savaş güçlerine karşı mücadeleleri yeni bir ivme kazanmıştır. Büyük 2008 kapitalist krizinden sonra kapitalizmin çelişmeleri ve eski hegemonik-emperyalist düzenin açmazları daha da derinleşmiştir. Gelişmiş kapitalist ülkelerde gelişen aşırı sağ popülizm giderek neo-faşist görünümler kazanıyor. 

2025 yılı 1 Mayıs’ı ülkedeki tüm sosyalistleri-komünistleri ortak noktaları öne çıkarmaya, farklılıkları çözmeyi zamana bırakmaya ve burjuva partilerinden bağımsız hareket eden bir ortak sosyalist siyasi platform oluşturmak için öne çıkmaya teşvik etmelidir. Bu hedef için yaratıcı, yenilikçi çözümler bulmalıyız. Birçok sosyalist-komünist parti ve grubun görüşleri çok benzer olmasına karşın ayrı durma ve iç çekişme tutumunda ısrar etmeleri kader gibi görülmemeli işçi sınıfının ve halkın çıkarları merkeze koyulmalıdır.  

Yaşasın Dünya ve Türkiye işçilerinin mücadele günü 1 Mayıs!

Paylaş

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir