Köz Gazetesine Söyleşi: Suriye-Türkiye: Demokrasi ve Toplumsal Barış Süreci
Komünist Örgütsel Zemin Gazetesine Açıklama

Bu hakim sınıfların ve onların siyasi güçlerinin ve özellikle yeni-Osmanlıcı, yayılmacı dış politikayı savunan Cumhur ittifakının iştahını kabartıyor. Bu durumda hükümet iç iktidar kavgasında çok daha hırslı bir kavga yürütecek, Türkiye’deki iktidar kavgasını yürüten iki kamp arasında daha şiddetli ve kuralları zorlayan bir mücadele ortamı ortaya çıkacaktır. Sertleşen bu kamplaşma sosyalist-komünist güçler açısından var olan güçlükleri arttıracak ve işçiler ve halk için bağımsız sosyalist-komünist bir siyasi seçenek yaratmak isteyen bizler açısından zaten var olan zorluğu çoğaltacaktır. Bu açıdan oportünizme karşı ideolojik mücadele ve siyasi teşhir çok önem kazanıyor.
Köz Gazetesinin sorularla görüşlerimize yer verdiği için teşekkür ederiz.
Sosyalist Birlik çevresi olarak, bugüne dek Suriye’deki son gelişmelerde öncelikle Türkiye’nin doğrudan müdahalesinin ve islamcı HTŞ’ye el altından verdiği desteğin altını çizdik. Tabii ki, ABD’nin ve Batılı ülkelerin ekonomik ambargoları, ABD’nin Suriye’nin önemli tarımsal alanlarının ve petrol bölgelerinin bulunduğu, ülkenin % 30’unu işgal altında tutması ve Kuzey- Doğu bölgesindeki Kürt partisinin bu işgali Esad hükümetine karşı bir koz olarak kullanması —İsrail’in bombardımanları– da önemli etkenler olmuştur. Fakat biz Türkiye’nin kendi hesabına yürüttüğü yayılmacı çabaların üzerinin örtülmesini doğru bulmadık. Bizce Esad ile PKK/YPG/SGD arasında bir uzlaşma sağlanamaması da iki taraf açısından olumsuz olmuştur. Ve iki taraf da bunun bedelini ödemiştir. Esad ile müzakerelerde Kürt tarafının tutumunda ABD’nin kışkırtmalarının etkisi olduğunu tahmin ediyoruz.
Suriye’deki Durum Bir Gerilemedir
Ayrıca önemle vurgulamamız gereken, Suriye’deki yeni durum bu ülke için bir gerilemedir. İslamcı bir hükümetin etnik-ve dini toplulukların olduğu bir ülkede uyumlu bir sosyal düzen ve barış ortamı sağlayacağına kuşku ile yaklaşıyoruz. Suriye’de şu anda askeri bir rejim var, yasal bir ortam yok. Çeşitli azınlıklara ve Nusayri inancına mensup kitle önderlerine zulüm yapıldığına dair bazı kötü haberler de geliyor, fakat yeterli haber alamıyoruz, ayrıca söylentiler de çok. Buradaki komünist ve sosyalist örgütlerin faaliyetlerinin kısıtlanması da kabul edilemez.
Uluslararası durum açısından bakılırsa, dünyanın emperyalizme ve hegemonyacılığa karşı olan güçler açısından Suriye’deki hükümet değişikliği bir kayıp olmuştur. Filistin ulusal davasına sağlanan destek açısından da bir kayıptır. Esad hükümeti dış politikasında Küresel güney ülkelerinin dostuydu, hegemonyacılığa karşı mücadele eden Küba, Çin, Vietnam gibi sosyalist ülkelerin dostuydu ve hegemonyacılağa karşı tutum alan Rusya’nın da dostuydu. Yeni hükümet ile bu tür hegemonyacılık karşıtı ilişkiler kurmak zorlaşacaktır. Bundan sonra yeni hükümetin dış politikasında Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır gibi orta yolcu ülkeler, ABD ve Batılı ülkeler etkili olacaktır.
Türkiye’deki hakim sınıf siyasi güçlerinin başta Cumhur ittifakı olarak, Suriye’deki gelişmelerden çok memnun olduğunu görüyoruz, bunun temel nedenleri Suriye’deki Kürt sorununa çok daha kolay müdahale olanaklarına kavuşmuş olmaları, muhalefetin seçim hesapları için kışkırttığı göçmen meselesinde iktidar partilerine bir rahatlama getireceği ve Türkiye burjuvaları için Suriye’de büyük iş ve ticaret olanaklarının açılmış olması iktidarı oldukça heyecanlandırıyor. Bununla birlikte Türkiye ile yeni Suriye arasında yüksek düzeyde bir siyasi ve askeri işbirliği durumu yaşanacağını tahmin ediyoruz. Bu hakim sınıfların ve onların siyasi güçlerinin ve özellikle yeni-Osmanlıcı, yayılmacı dış politikayı savunan Cumhur ittifakının iştahını kabartıyor. Bu durumda hükümet iç iktidar kavgasında çok daha hırslı bir kavga yürütecek, Türkiye’deki iktidar kavgasını yürüten iki kamp arasında daha şiddetli ve kuralları zorlayan bir mücadele ortamı ortaya çıkacaktır. Sertleşen bu kamplaşma sosyalist-komünist güçler açısından var olan güçlükleri arttıracak ve işçiler ve halk için bağımsız sosyalist-komünist bir siyasi seçenek yaratmak isteyen bizler açısından zaten var olan zorluğu çoğaltacaktır. Bu açıdan oportünizme karşı ideolojik mücadele ve siyasi teşhir çok önem kazanıyor.
Ekonomideki dengesizlik durumu devam ediyor ve bu durum da en çok alt sınıfları, emekli tabakaları, geniş çiftçi kitlesini ve kırlarda ve kentlerde küçük burjuva orta sınıfın yaşam ve geçim koşullarını olumsuz etkiliyor. Öğrenci gençler ve genel olarak gençler geçinmekte zorluk çekiyor, meslek edinme ve işsizlik korkusu yaygın. Hükümet tarafından Suriye’ye verilen ekonomik ve ticari destek vaatleri de ekonomide kısa vadede yeni ekonomik ve mali dengesizlikleri tetikleyebilir, ayrıca Rojova Kürt bölgesine yapılacak büyük bir askeri müdahale de ciddi bir ekonomik yük getirecektir. Trump’ın seçilmesi ile dünya çapında ve Ortadoğu’da siyasi ve ekonomik belirsizlikler artıyor ve bu ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı olumsuz etkiliyor, toparlarsak hükümetin ekonomik cephede işi kolay değildir ve önümüzdeki yıllarda da kolay olmayacaktır.
Rojova’ya Askeri Müdahaleye Karşı Çıkmalıyız
Sosyalist-komünist güçlerin bu tür kanlı bir askeri müdahaleye her bakımdan muhalefet etmesi bugün en öncelikli demokratik görevlerimizden biri olmalıdır. Hükümetin vekil askeri güçleri kullanarak Suriye’de bir iç savaş kışkırtmasına da karşı durulmalıdır. Fakat hayretle bu yönde DEM parti dışında bu konuda ciddi bir muhalefet görmüyoruz.
Bu arada İmralı süreci olarak 22 Ekim’de başlatılan zorlamaya dayalı bir uzlaşma süreci var, bu süreç PKK ve DEM partiyi güç duruma sokmuştur bunu anlıyoruz, çünkü çeşitli Kürt siyasi bileşenlerinin kendi bağımsız inisiyatif alanları kısa vadeli olarak oldukça daralmış durumdadır. Eğer iki taraf arasında onurlu bir uzlaşma sağlanabilirse ve radikal milliyetçi Kürt hareketi bir iç dönüşüm yaşayarak barışçı ve demokratik bir siyasi yola girerse, bu hem bu siyasi akım açısından hem sosyalist-komünist partiler açısından ve çok daha önemlisi en geniş Türkiye halkları açısından olumlu bir gelişmeye yol açabilir. Tabii ki bu uzlaşma 10 yıl mı sürer 20 yıl mı sürer veya daha önce mi bozulur, bunu kestirmek zor. Bir uzlaşma DEM parti ve İktidar partileri için siyasi avantajlar sağlayacaktır. Eğer belirli bir uzlaşma sağlanırsa DEM partinin pek fazla oy ve seçmen kaybına uğrayacağını tahmin etmiyoruz.
Kemer Sıkma Politikalarına Karşı Sosyalist-Komünist Siyasi Cephe ve Siyasi İşbirliği Gerekir
Hükümetin halka ve orta kesimlere uyguladığı kemer sıkma politikasına sendikalardan ve muhalefet partilerinden ciddi itirazlar geldi, fakat hükümet hala oyalama politikalarını sürdürüyor. Burada hükümetin ısrarını durduracak olan güçlü bir sosyalist-komünist parti önderliğinde devrimci kitle hareketleri olabilirdi, kitleler çok hoşnutsuz fakat sağ ve sol reformcu, muhafazakar görüşlerin etkisi halk kitlelerine ciddi ayak bağı oluyor. Bizler bu durum karşısında mücadelede ısrarlı olmalı, kitle bağlarımızı güçlendirmeli ve sosyalist-komünist partilerin halk için ortak bir siyasi adres oluşturma çabalarını desteklemeliyiz. Ortak bir bağımsız sosyalist siyasi adres talebi bir gerçektir ve Türkiye İşçi Partisine verilen 1 Milyon oy bu gerçeği yansıtan bir olgudur.
Bazı görece büyük legal sosyalist-komünist partiler pekâlâ bir araya gelebilirler, seçimlerle sınırlı olmayan ortak bir çatı oluşturabilirler, biz bu partilerin aralarında büyük bir fark görmüyoruz, fakat bu yönde bir adım atılmıyor. TKP lideri daha geçen hafta ben genel seçimlere kendi adayımla tek başıma gireceğim diye açıklama yaptı. Bu tür çıkışları olumlu görmüyoruz.
Bugünün gereksinimi küçük sosyalist-komünist grupların eylem birliklerinin çok ötesindedir, işçi sınıfı ve halkın çıkarları her türlü grup çıkarlarından daha önde olmalıdır. Eylem birliklerinden daha ileri giden siyasi platform birlikleri kurmak ve legal sosyalist-komünist partilerle ortak çalışma ve siyasi işbirliği çabaları yürütmek gerekir. Birçok radikal sosyalist grup görüyoruz, fakat bunlar ile legal sosyalist-komünist partiler arasında siyasi açıdan ciddi temel farklar görmüyoruz, bu gruplar pek ala bu partiler içinde çalışabilirler ve yararlı olabilirler. Bir öneri olarak yıllık ortak mücadele programları; ve yıllık ortak propaganda ve ajitasyon planı üzerinde anlaşma sağlama yolu denenebilir.
