MDD-Sosyalist Devrim Tartışması Üzerine Gözlemler
Kemal Okur
Mayıs 2020
MDD-Sosyalist devrim stratejisi tartışması, bu sert tartışma legal sosyalist akım içinde 1960’ların başında kurulan Birinci TİP’in bölünmesine ve MDDciler adı verilen bir gruplaşmaya yol açmıştı. Fakat bu tartışma uzun sürmedi ve teorik olarak derinleşmedi..
Bu tartışmaya o günlerde siyasi yasaklı olan bazı sosyalistler de katılmıştı, Hikmet Kıvılcımlı ve diğerleri. Fakat TKP bu tartışmaya doğrudan katılmadı, Fakat, TKP’nin sosyalist devrim görüşlerini savunan kişi, grup ve eğilimleri daha gerçekçi ve kendine yakın bulduğunu söyleyebiliriz.
Bu tartışmanın ortaya çıktığı dönemde, henüz Türkiye’de olgun ve birleşik bir Marksist önderlik kollektifi ortaya çıkamadığı için ve bu tartışma böyle bir önderlikten yoksun olduğu için– bu tartışmanın Türkiye’deki sosyalist akımı—teorik ve Pratik düzlemde– daha ileri ve daha gelişkin bir aşamaya taşıması söz konusu olamadı.
Örneğin, sosyalist akımın farklı eğilimlerini etrafında birleştirecek, bir teorik ve Pratik otorite veya siyasi çekim merkezi oluşmadı, diğer deyişle sosyalist akımın olabildiğince geniş bileşenlerini içinde toparlayan bir sosyalist parti ortaya çıkamadı. Dolayısıyla bu tarihsel kısıtlamalar altında gerçekleşen MDD-Sosyalist devrim stratejisi tartışmasının ilerletici bir tartışma olduğunu söylemek zor. Bu tartışma ne MDDcileri birleştirdi,ne de Sosyalist Devrimcileri.
Aksine 1970’lerin sonlarına doğru, Batıdaki etkili sosyalist akımların (Lukasc’çı ve Troçkist sosyalist akım, post-marksist akademik sosyalist akımlar dahil) da Türkiye’ye girişi ile birlikte, sosyalist akımlar daha da çeşitlenip dallandı. Böylece onlarca demokratik devrim teorisi, onlarca sosyalist devrim teorisi, onlarca “aşamacılık karşıtı” sosyalist devrim teorisi belirdi. Bu onlarca farklı teorinin oluşmasını, tarihte ancak kısa bir dönemi kapsayan MDD-Sosyalist devrim stratejisi tartışmasına bağlamak bizce hiç de gerçekçi değil.
Bu anlamda bugün artık, Türkiye’de birçok farklı sosyalist akımı içeren geniş anlamda bir sosyalist akımın varlığından söz etmek daha doğru olacaktır. Örneğin, özgürlükçü (demokratik) sosyalist akım (ÖDP), Post-marx akademik sosyalist akım, Troçkist sosyalist akım, ulusalcı sosyalist akım, populist sosyalist akım, Hegelci-Lukascçı tarihselci Cumhuriyetçi sosyalist akım, Maoist sosyalist akım, Yeşilci sosyalist akım, Arnavutlukçu sosyalist akım ve daha birçokları… Bunların Marksist ve Leninist bilimsel sosyalizmden ayrılan ve uyuşan birçok farklı görüşlere sahip olduklarını biliyoruz.
TİP Görüşlerinin Dört Görece İleri Yanı
Tüm bunları söyledikten sonra, o günlerdeki MDD-Sosyalist devrim stratejisi tartışmasının taşıdığı gerçekçi yön üzerine —genel olarak kaydı ile— bir kaç değerlendirme yapmak olanaklıdır, diye düşünüyorum.
O günlerde legal düzlemde TİP içinde sosyalist devrim stratejisini öneren görüşler ve gruplar, bir çok başlıkta ciddi hatalı görüşler taşımalarına karşın (sınıf analizi, Türkiye’nin toplumsal-tarihsel yapısı, Türkiye’nin siyasi tarihi, köylü sorunu, Kürt sorunu, demokrasi sorunu, parti inşası sorunu, ve diğerleri) MDD’cilere göre, en az dört önemli noktada görece daha ileri görüşler taşımışlardı. Bu daha ileri görüşler yeterince olgun ve derinlikli olmasa da, önemli bir başlangıç noktası olabilirdi.
Birincisi, Türkiye’de kapitalist üretim biçiminin diğer üretim biçimlerine hakim hale gelmiş olduğu fikri, ikincisi, işçi sınıfının devrimde önderliği fikri, üçüncüsü, legal partili sosyalist mücadelenin olanaklı ve gerçekçi olduğu fikri, Dördüncüsü, devrimin silahlı halk savaşı yolunun veya devlet darbesi yolunu temel mücadele biçimi olarak alamayacağı fikri.
Bilindiği gibi, daha sonraki dönemde ilk legal partiyi Kıvılcımcıların bir kolu olan TSİP kurmuş, ardından 1975 te ikinci TİP kurulmuş, daha sonra Aydınlıkçı akım, 1978’de TKİP’i kurmuştu.
Dünya sosyalist akım içindeki büyük çatışma ve bölünmenin (ÇKP-SBKP) bu tartışmaya etkisi ne oldu ?
Her iki kutup da dünyanın her köşesinde olduğu gibi Türkiye’deki akımları da kendi yanına çekmeye çalışmıştı, fakat bu çatışma, söz konusu tartışmaya belirleyici bir etki yapmadı. Bununla birlikte Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin özellikle TKP, TSİP ve TİP üzerinde bazı açılardan olumsuz etkilerde bulunduğu söylenebilir, fakat yine de başarısızlıklarda asıl sorumluluğu Sovyet etkisine bağlayamayız.
Büyük çatışma ve bölünme (ÇKP-SBKP) daha sonraki dönemde MDD ciler arasındaki ayrışmalarda önemli oldu ve daha sonra da etkili olmaya devam etti. Büyük çatışma ve bölünme (ÇKP-SBKP) asıl büyük etkisini 1970li yılların sonları ve 80’li yıllarda gösterdi. ÇKP ciler, Sovyetçiler, Troçkistler, İki tarafa da karşı çıkanlar, Arnavutlukçular gibi bölünmeler ortaya çıktı. Aydınlıkçılar da 1978’den itibaren ÇKP konusunda bölündüler, genel olarak ÇKP’deki yeni çizgiye karşı çıktılar, eski hatalı “sol” ÇKP çizgisini savundular, ÇKP’nin Yugoslavya ve Doğu Avrupa ve Batı Avrupa komünistleri ile ilişkilerini düzeltme adımlarına karşı çıktılar.
