Küresel Güney Ülkelerinin Bağımsızlık ve Anti-Hegemonyacı Mücadelelerinde Yeni Bir Aşama: Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen Hareketi
Ferdi Bekir, Ağustos 2025

Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen Hareketi (NIEO), gelişmekte olan ülkeler tarafından ekonomik sömürgeciliği ve emperyalizme bağımlılığı sona erdirmek amacıyla, karşılıklı bağımlılığa dayalı yeni bir uluslararası ekonomik düzen öneren ve bugünkü eski uluslararası ekonomik düzende bir dizi reform talep eden bir mücadele hareketidir. Bu hareketin 1950’lerde oluşan Bağlantısızlar hareketinin daha derinleşmiş bir devamı olarak görebiliriz.
Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen hareketinin ana kuruluş ve talepler belgesi, mevcut uluslararası ekonomik düzenin “gelişmekte olan ülkelerin çoğu henüz bağımsız devletler haline gelmeden önce kurulduğunu ve mevcut uluslararası ekonomik düzenin her türlü eşitsizliği sürdürdüğünü” savunmuştur.
Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen Hareketi “Yardım değil, ticaret istiyoruz” anlayışı doğrultusunda; daha ilk günlerden itibaren ticaret, sanayileşme, tarımsal üretim, gelişmekte olan ülkelere finans ve teknoloji transferinde değişiklikler yapılmasını talep etmiştir. Sonunda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1 Mayıs 1974 tarihinde “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzenin Kurulmasına Dair Bildiriyi” ve ona eşlik eden eylem programını kabul etmiştir. Birkaç ay sonra, BM Genel Kurulu “Devletlerin Ekonomik Hak ve Ödevleri Belgesi’ni” kabul etmiştir.
Eski Uluslararası Ekonomik Düzen
Birleşmiş Milletler ’in 1974 tarihli “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzenin Kurulmasına Dair Bildirisi”, o dönemde yürürlükte olan uluslararası ekonomik düzenin adaletsiz ve eşitliksiz olduğunu, artık ne zengin ülkelerin ne de gelişmekte olan dünyanın ihtiyaçlarını karşılamadığını savunmuştur. Eski düzen, dünya nüfusunun %70’ini oluşturan gelişmekte olan ülkelere dünya gelirinin yalnızca %30’unu tahsis etmekteydi. Bu durum, küresel düzeyde dengeli bir kalkınmayı imkânsız hale getiriyor ve zengin ülkeler ile gelişmekte olan dünya arasındaki karşılıklı bağımlılığı görmezden geliyordu.
Eski Uluslararası Ekonomik Düzeni Değiştirme Önerisinin Ortaya Çıkışı
Yeni bir uluslararası ekonomik düzen fikri, II. Dünya Savaşı sonrası yaşanan sömürgeciliğin tarihe gömülmesi mücadele deneyimlerinden doğmuştur. Bağımsızlıklarını yeni kazanmış birçok ülke, siyasi egemenliklerini elde etmiş olmalarına karşın “hukuken sona eren sömürgeciliğin yerini fiili bir ekonomik sömürgecilik aldığı” hissine kapılmışlardır.
Daha adil bir uluslararası sistem kurma hedefi, gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasındaki küresel milli gelir dağılımında artan eşitsizlikten de etkilenmiştir; bu eşitsizlik 1938 ile 1966 arasında iki kattan fazla artış göstermiştir. 1964’teki kuruluşundan itibaren, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), ona bağlı G-77+Çin Grubu ve Bağlantısızlar Hareketi, Yeni bir uluslararası ekonomik düzen mücadelesinin hedeflerinin tartışıldığı başlıca forumlar olmuştur. Yeni bir uluslararası ekonomik düzen mücadelesinin ana temaları arasında, tüm devletlerin egemen eşitliği ve özellikle doğal kaynaklar üzerindeki egemenlik olmak üzere, kendi kaderini özgürce tayin hakkı ve kalkınma hakkı da yer almaktadır. Bir diğer kilit önemdeki tema, uluslararası ticarete konu olan ürünler (kahve, kakao, madenler) üzerine anlaşmaların adil olması ve uluslararası ticarete konu olan ürünlerin fiyatlarının istikrar içinde olması talebidir: bu amaçla ortak bir fon kurulmalı ve yeni bir emtia ticaret düzeni kurulmalıdır.
Uluslararası ticaretin yeniden yapılandırılması da, gelişmekte olan ülkelerin ticaret koşullarını iyileştirme aracı olarak merkezi bir talepti. Bu yeniden yapılandırma, sanayileşme yoluyla gelişmekte olan ekonomilerinin çeşitlendirilmesi, bu ülkelerin çeşitli bölgesel serbest ticaret bloklarına entegre edilmesi, gelişmiş ülkelerin zayıf gelişmekte olan ülkelerin ihracatına karşı koyduğu gümrük tarifeleri ve eski düzende var olan diğer serbest ticaret engellerinin azaltılması, genelleştirilmiş ticaret tercihlerinin genişletilmesi ve diğer serbest ticaret engellerini azaltacak anlaşmalar yapılmasını içeriyordu. Ayrıca deniz taşımacılığı ve ticari malların nakliye sigortası konularında Batılı dev gemi işletmeciliği ve sigorta şirketlerinin fiyat tekeli kaldırılmalıdır.
Uluslararası ekonomik sistemi yeniden yapılandırma önerileri aynı zamanda ABD ve Batılıların kurduğu Bretton Woods sisteminin de reforma tabi tutulmasının amaçlıyordu; bu sistem, onu kuran başlıca devletlerin —özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin- lehine işliyordu. Yeni bir uluslararası ekonomik düzen mücadelesinin ortaya koyduğu bu talepler bütünü, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kalkınma oranını ve gelişmekte olan ülkelerin dünya pazarlarındaki pazar payını artırmanın sağlanması halinde, mevcut yardım ve hayırseverlik odaklı kalkınma yaklaşımına kıyasla daha iyi bir sonuç verecektir. Böylece açlık ve umutsuzluk gibi küresel sorunlarla daha etkili bir şekilde mücadele edilebilecektir. Bağlantısızlar Hareketi’ne üye olan ülkeler arasındaki oldukça yaygın olan bu talepler, aynı zamanda o dönemde birçok gelişmekte olan ülkede görülen sömürgeciliğin tüm görünümlerini ve kalıntılarını aşma mücadelelerinin bir uzantısı olarak da değerlendirilmiştir. Bu bakış açısına göre, elde edilen siyasi ve ekonomik eşitlik, bağımsızlık hareketlerinin başarısını ve sömürge dönemini aşıp geride bırakma sürecinin tamamlanıp tamamlanmadığını ölçmede bir kriter olarak görülmelidir.
1974 yılındaki dönüm noktasından bu yana, Yeni bir uluslararası ekonomik düzen gerçekleştirilmesi amacıyla birçok kolektif toplantı düzenlenmiştir. 2018 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, “Yeni Bir Uluslararası Ekonomik Düzene Doğru” başlıklı kararı kabul ederek, “tüm Devletler arasında eşitlik, egemen eşitlik, karşılıklı bağımlılık, ortak çıkarlar, iş birliği ve dayanışma ilkelerine dayalı yeni bir uluslararası ekonomik düzen oluşturma yönünde çalışmanın gerekli olduğunu” yeniden vurgulamıştır.
Yeni bir uluslararası ekonomik düzen Hareketinin İlkeleri ve Önerdiği Reformlar
İlk Yeni bir uluslararası ekonomik düzen belgelerinde gördüğümüz başlıca ilkeler ve talepler şunlardır: Tüm devletlerin egemen eşitliği; iç işlerine karışılmaması, dünya sorunlarının çözümüne etkin katılım ve ülkelerin kendi ekonomik ve sosyal sistemlerini belirleme hakkı;
Her devletin doğal kaynakları ve kalkınma için gerekli diğer ekonomik faaliyetler üzerindeki tam egemenliği olmalı ve çok uluslu şirketlerin faaliyetlerinin kontrol altında tutulup düzenlenmesi;
Gelişmekte olan ülkelerin ihraç ettiği hammaddeler ve diğer ürünlerin fiyatları ile gelişmiş ülkeler tarafından ihraç edilen ürünlerin fiyatları arasında adil ve dengeli bir orantı olmalı; Sanayileşmeyi teşvik etmek amacıyla gelişmekte olan ülkelere yeterli mali kaynakların sağlanması ve uygun teknolojilerin transferi için ikili ve çok taraflı uluslararası yardımın güçlendirilmesi. Ülkeler tek tek ve kolektif çabalarla özerkliklerini arttırmaya çalışmalı…. Küresel Güney ülkeleri kendi arasında iş birliğinin teşvik ederek dünya meseleleri üzerine verilecek kararlarda seslerini daha etkili bir şekilde duyurmalı ve küresel yönetişime daha geniş katılım göstermelidir. Bu işbirliği Küresel Güney ülkelerine uluslararası ticaretin düzenlenmesinde ve daha fazla pay alabilmesini sağlayacaktır. Yeni bir uluslararası ekonomik düzen hareketinin yeni talepleri arasında, “hızla kötüleşen iklim krizine” ortaklaşa yanıt verilmesi gerekliliği bulunmaktadır. En güncel “Yeni uluslararası ekonomik düzen” talepleri Eylül 2024’te yayımlanmıştır.
2024 yılında demokratik sosyalist Varufakis ve Sanders tarafından kurulan İlerici Enternasyonal (Progressive International) orijinal “Yeni uluslararası ekonomik düzen” belgeleri ve programını güncellemek için iki yıllık bir kolektif çalışma başlatmıştır.
1980’lerin Sonunda “Kalkınma Hakkı” Talebinin Ortaya Çıkması
1980’lerdeki küresel borç krizi koşullarında “Yeni uluslararası ekonomik düzen” hareketinin ciddi bir ilerleme sağlaması zordu. Fakat 1980’lerin sonlarında ABD ve Britanya neoliberal ekonomik küreselleşmeyi ve çok uluslu şirketlerin dünyaya yayılmasını güçlü bir şekilde teşvik ettiler, bu gelişmelerden rahatsız olan Küresel Güney ülkeleri bu koşullarda “Kalkınma Hakkı” başlığı altında yeni bir talep yaratarak, Küresel Güney ülkelerinin “Kalkınma Hakları” çağımızın en önemli insan hakkıdır görüşünü ileri sürdüler.
