Yatay Demokrasi: Yeni Toplumsal Hareketlerin Yatay Demokrasi Örgütlenme Modeli
Talha Karabey, Ekim 2025

“Yatay demokrasi” geleneksel, hiyerarşik siyasi yapıların aksine, daha eşitlikçi ve doğrudan katılımcı bir örgütlenme modelini ifade eder. Bu model günümüz dünyasında yeni toplumsal hareketlerin ve radikal feministlerin benimsediği bir örgütlenme modelidir. Bu model özellikle gelişmiş Batı ülkelerindeki siyasi sistemde temsili demokrasinin başarısızlıkları, seçim vaatlerinin yerine getirilmeyişi nedeniyle yayılmaya başlamıştır. Batıdaki 68 öğrenci hareketleri bu görüşlerin yayılmasında önemli bir dönüm noktası olmuş, o günlerde doğan ve o günlerde yarı-anarşist görüşler taşıyan Yeşil Partiler tarafından da teşvik edilmiştir. Bu görüşlerin doğuşunun arka planında Batılı radikal sol kanat akademisyenlerin (H. Marcuse) Sovyet tarzı sosyalizmin demokrasi açığına ve Stalinizme getirdikleri eleştirilerin de önemli bir rolü vardır. Sovyet sosyalizm sistemi batılı genç aydınların ve politik aktivistlerin gözünde bu yollarda çekim gücünü yitirmiştir. Öte yandan 1970’lerin sonlarında tekelci mali sermayenin uluslararasılaşma talebine yanıt veren neo-liberal akımın Keynesçi akımı alt etmesi ve hakim akım konumuna gelmesi ve neoliberal akıma paralel olarak yükselen post-modern düşünce ve felsefe dalgası kimlik temelli hareketleri teşvik etmiştir. Batıda sadece sosyalist akım değil sendikal hareket de ciddi bir darbe yemiştir.
1980’lerin ikinci yarısından itibaren Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği’nde ve Balkanlarda sosyalist ülkelerin dağılması dünya sosyalizm akımına—buna sosyal demokrasi ve Güney ülkelerindeki ulusal sosyalizme de dahil—ciddi bir darbe vurmuştur. Bütün bu tarihsel arka plan içeresinde yeni toplumsal hareketlerin gelişimi için elverişli koşullar oluşmuştur.
Yeni toplumsal hareketlerin düşünürleri ve aktivistleri genellikle 20. Yüzyılın başında Batıda ve Rusya’da canlanan anarko-sosyalizm akımından ve konseyci sosyalizm akımından ve neo-anarşizm akımından ve ABD’deki kooperatif hareketinden esinlenmişlerdir. Bu akımlar ve yeni toplumsal hareketlerin liderleri genellikle bugün bir yandan yeni bir sosyalizm dalgası yaratan Çin, Vietnam ve Küba’daki komünist partilerin uyguladıkları aşağıdan yukarı işleyen kongrelere dayalı temsili demokratik sistemleri karalamakta, diğer yandan bu ülkelerde uygulanan güçlü doğrudan demokrasi sistemlerini—işyeri meclisleri, semt meclisleri, çiftçilerin meclislerini-–görmezden gelmektedirler.
Yatay demokrasi, karar alma süreçlerinin hiyerarşik ve dikey bir örgütsel yapı yerine, tüm katılımcıların eşit söz hakkına sahip olduğu ağ tabanlı ve yatay bir modelle işlediği katılımcı bir demokrasi biçimidir.
Temel felsefesi “temsili” demokrasi yerine “doğrudan demokrasiyi” benimser. Yani seçilmiş bir azınlığın karar vermesi yerine, kolektifin kendisinin sürece doğrudan dahil olması hedeflenir.
Temel İlkeleri ve Özellikleri
Anti-Hiyerarşisi.. Geleneksel parti yapılarında olduğu gibi bir liderler, yöneticiler hiyerarşisi yoktur. Karar alma gücü tabana yayılmıştır.
Doğrudan Katılım: Mümkün olduğunca çok sayıda bireyin tartışmalara, fikir geliştirmeye ve nihai karara doğrudan katılması teşvik edilir.
Oydaşma veya Konsensüse varma yöntemi ile Karar Alma: Azınlık Çoğunluğa uyar oylama yöntemi yerine, mümkün olduğu ölçüde herkesin üzerinde anlaşabileceği bir uzlaşı ve konsensüs aranır. Bu, yöntem azınlık görüşlerinin de dikkate alınmasını sağlar.
Yatay Örgütlenme: Örgütlenme, komiteler, meclisler, forumlar ve ağlar şeklinde, birbirine eşit düzeyde olan gruplar halinde gerçekleşir.
Şeffaflık: Tüm toplantılar, kararlar, mali konular ve tartışma mümkün olduğunca şeffaf bir şekilde yürütülür.
Özerklik ve Dayanışma: Yerel gruplar (mahalle meclisleri gibi) kendi iç işlerinde otonom olsa da, daha büyük konularda diğer gruplarla dayanışma içinde hareket ederler.
Yatay Demokrasi Örgütleri
Halk Meclisleri uygulaması İspanya’daki 15-M (Indignados) hareketi veya 2009 yılı Wall Street’i İşgal Et! eylemlerinde olduğu gibi, parklarda, mahallelerde toplanan insanların doğrudan konuştuğu, tartıştığı ve karar aldığı forumlardır.
Çalışma Grupları: Belirli konularda (medya, lojistik, eğitim vb. alanlarda uzmanlaşmış, yatay olarak örgütlenmiş gruplar, daha büyük bir meclise öneriler sunar.
Oylama yöntemi: Büyük grupların toplandığı ve mikrofon kullanımının zor olduğu anlarda, katılımcıların görüşlerini (katılıyorum, katılmıyorum, çekimser vb.) el işaretleriyle belirttiği bir yöntemdir. Bu, toplantı sürecinin hızlı ve akıcı ilerlemesini sağlar.
Örnekler
Zapatistalar (Meksika): 1994’ten beri Chiapas’ta yerli halkların kendi kendini yönettiği, kararların köy toplantılarında alındığı yatay bir modeli uygulamaya çalışıyor.
Wall Street’ İşgal Et Hareketi (ABD): “Biz %99’uz” sloganıyla başlayan hareket, lideri olmayan, tüm kararların yatay forumlarda alındığı bir yapıyı benimsedi.
15-M / Indignados Hareketi (İspanya): 2011’de başlayan hareket, “acampadas” (kamplar) ve mahalle meclisleri aracılığıyla yatay demokrasiyi pratikte uyguladı. Bu hareket, daha sonra İspanya’da Podemos gibi partilerin ortaya çıkmasına ilham verdi.
Rojava’daki Kuzey ve Doğu Suriye’nin Demokratik Konfederalizm Modeli Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden esinlenen bu model, doğrudan demokrasi, komünler, meclisler ve kadın özgürlüğüne dayalı yatay bir yönetim yapısını hedefler.
Türkiye’deki Bazı Örnekler:
Gezi Parkı Direnişi (2013): Direniş sırasında parktaki forumlar, çadırlardaki karar alma mekanizmaları ve çeşitli çalışma grupları yatay demokrasinin unsurlarını barındırıyordu.
Yeni İnsanlık Partisi (YİP): Türkiye’deki bir siyasi parti olan YİP, “yatay demokrasiyi” ve “doğrudan demokrasiyi” açıkça benimsediğini ve tüzüğüne dahil ettiğini beyan etmektedir.
Yatay Demokrasiye Getirilen Eleştiriler ve Pratikte Görülen Zorluklar
Ölçek Sorunu : Görece küçük gruplar için etkili olsa da, milyonlarca insanın yaşadığı bir ülke için nasıl uygulanacağı belirsizdir.
Karar Alma Hızı: Oydaşma (konsensüs) arayışı, karar alma sürecini yavaşlatabilir ve verimsiz hale getirebilir.
Gizli Liderler: Resmi bir hiyerarşi olmasa bile, gayri resmi etkisi yüksek, karizmatik veya daha fazla zamanı olan bireyler (“gizli liderler”) fiilen bir hiyerarşi oluşturabilir.
Eylemsizlik Riski: Sürekli tartışma ve uzlaşı arayışı, somut eylemlerin gerçekleştirilmesini engelleyebilir.
Yatay demokrasi, demokrasi anlayışını seçim sandığıyla sınırlamayan, gündelik hayatın her alanında sürekli ve doğrudan bir katılımı savunan radikal bir demokrasi arayışıdır. Temsili demokrasinin krizine ve “profesyonel maaşlı politikacılar” sınıfına bir tepki olarak ortaya çıkar. Pratikteki çeşitli zorluklar barındırsa da, özellikle yerel düzeyde ve sosyal hareketlerde daha katılımcı ve eşitlikçi bir toplum modeli için hala önemli bir deneyim ve ilham kaynağı olduğunu söyleyebilirim.
