Nepal Komünist Partisi’nin 21. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı’nda Yaptığı Konuşma
Konuşmayı yapan Bishnu Rijal Partinin Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Nepal Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi
Kongrenin Konusu: “Komünist Enternasyonal’in Kuruluşunun 100. Yıldönümü & Barış ve Sosyalizm için Mücadele Devam Ediyor!”
NEPAL KP: Çok partili rekabete, çoğulcu açık topluma ve sosyal adalete dayanan Halk Demokrasisini benimsiyoruz

18-20 Ekim 2019, İzmir, Türkiye
Yoldaş Başkan,
Değerli katılımcılar!
Evet, barış ve sosyalizm mücadelesi devam ediyor ve devam edecek. Çünkü biz yorulmadık, insanlar tükenmedi. Aradan bir asır geçti ve Lenin’in kurduğu Komünist Enternasyonalimiz bugün yok. Ama bizim kararlı hedeflerimiz, programlarımız ve hayallerimiz var. Yüz yıl sonra bile, sosyalizmin hala düşünce ve pratik olarak sağlam temellere sahip olduğunu ve eşitsizlik, sömürü, baskı, adaletsizlik, zulüm, ırkçılık ve cinsiyet ayrımcılığı duvarları yıkılıncaya kadar ayakta kalacağını söylemeli ve ilan etmeliyiz. Nerede olursak olalım, bu hastalıklara karşı mücadele etmeye devam etmeliyiz. Biz Nepal komünistleri Dünyanın zirvesi, Everest Dağı ve barışın sembolü Buda’nın topraklarında da aynı şeyi yapıyoruz.
Nepal halkı bizi çok partili seçimlerde neredeyse 2/3’lük bir çoğunlukla federal parlamentoda ve bundan daha fazlasını da il ve yerel organlarda yetkilendirdi. Ve şimdi, feodalizmin tüm kalıntılarını ortadan kaldırmak için tüm kalbimizle çalışıyor, kapitalizmin sapkın yönlerine karşı yoğun bir şekilde mücadele ediyor ve sosyalizm yönelimli bir toplum inşa etmek için ileriye doğru yürüyoruz.
Sömürü biçimleri değiştikçe, direniş türünün de değişmesi kaçınılmazdır. Bazen silahlı mücadele yolu bizim için tek seçenekti çünkü demokratik haklar kısıtlanmıştı ve bu da bizi hedeflerimize ulaşmak için silahlı mücadele taktiğini benimsemeye zorluyordu. Bağlamsal değişimin yeniden değerlendirmesi ve halkın gerçekten kendilerinin deneyimleyebileceği toplumsal dönüşüm çalışmalarına barışçıl bir şekilde dahil edilmesi gerektiğini tespit ettik. Monarşi sistemine karşı ve demokrasinin yerleşmesi için verilen mücadelelerin her alanında ön saflarda yer aldık. Bu yüzden halk bize güvendi.
1990 yılında Sovyet sosyalizm modeli çöktüğünde ve Doğu Avrupa’da sosyalizm ciddi bir gerilemeyle karşı karşıya kaldığında, sosyalizme olan umudumuzu ve güvenimizi yüksek tuttuk. Orak ve çekiçle parlayan kızıl bayrağı güçlü bir şekilde yüksekte tuttuk; Marksizm-Leninizm’in doğruluğunda ısrar ettik ve liderimiz Rahmetli Madan Bhandari tarafından ortaya atılan Çok Partili Halk Demokrasisini insanların kalbine yerleştirmeye çalıştık. Sonuç olarak, seçim yoluyla hükümeti kurduk; acil asgari sosyal reformlara ve dönüşüm çalışmalarına hız verdik ve güvenilir bir demokratik, devrimci ve rasyonel sosyalist güç olarak kendimizi kabul ettirdik.
Dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi Nepal’de de komünist harekette iki akım vardı. (Maoist ve Marksist-Leninist kastediyor- Deniz)
Nepal uzun süreli bir geçiş dönemi, istikrarsızlık dönemi ve ciddi bir silahlı isyan yaşamıştır. O zamanki Nepal KP (Maoist ) 10 yıl sonra savaşmayı bırakıp barış sürecine katılmasının ardından, sol, komünist ve demokratik güçler arasında 240 yıllık monarşik sistemin sona ermesine ve nihayetinde Nepal Federal Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasına neden olan taktiksel bir birlik sağlandı.
Bugün, barışçıl halk hareketi ve silahlı mücadele ilkesine sahip iki büyük partinin komünistleri olarak birleştik ve ülkeyi sosyalizme doğru yönlendirmek için yılmaz bir adanmışlıkla güçlü bir komünist parti oluşturduk.
Bugün Marx, Lenin ve Mao yanımızda değil. Her çağ kendi ihtiyacı doğrultusunda liderleri ve düşünceleri harmanlar. Komünist Enternasyonal, Lenin’in ölümünden sonra düzgün bir şekilde yürütülememiş ve daha sonra kendi kararıyla kapatılmış olmasına karşın(1943 kastediliyor) , o zaman ortaya konan normlar bugün bile aynı derecede hayati, vazgeçilmez ve geçerlidir. Komünist Enternasyonal’e karşı sadece duygusal bir bağlılık ve onu onurla anmak, önemli bir anlam ifade etmez. Önemli olan Komünist Enternasyonal’in düşüncelerinin kendi ülkelerimizde ne ölçüde yaratıcı bir şekilde kullanıldığıdır.
Sosyalizm ne yoksulluğun paylaşılması ne de güzel bir söylem dizgesidir. İnsanoğlunun yeryüzünde elde ettiği en üstün başarıdır. Sosyalist uygarlık aşamasında her türlü sömürü ve baskı sona erer ve insan gerçekten tam kapsamlı bir özgürlük elde eder, ayağa kalkar. İnsan, bencil bireyci oburluktan, mülkiyet hırsından ve ayrımcı davranışlardan kurtulduğunda diğer tüm canlıların geleceğini düşünebilir. Tüm insanlar eşit üretim ve bölüşüm temeline dayalı bir toplumsal yapıda buluşursa ancak o zaman sosyalizm var olur. Varlığa sahip olanlar ile olmayanlar, arasında büyüyen uçurumun giderilmesi için tek çare sosyalizmdir. Bizim amacımız sosyalizmi uygulayarak toplumda sürdürülebilir barışı tesis etmektir. Bizim istediğimiz barış ne mezarlık sessizliği, ne de halkın boş mideleri üzerinde silah dipçiği hakimiyetidir.
1919’la bugün arasında çok büyük bir fark var, bir asırlık bir fark söz konusu. Bu fark uluslararası güç dengeleri açısından belirleyicidir. Yüz yıl, toplumsal evrim açısından çok uzun bir süre olmayabilir ama siyasi gelişim açısından yeterli bir süredir. Bu süre zarfında etrafımızda meydana gelen değişimleri kapsamlı bir şekilde değerlendirdiğimizde, kavrayıp içselleştirdiğimizde ve deneyimlediğimizde, ancak o zaman devrimci varlığımızı belirleyebiliriz.
Biz Marksizm-Leninizm’in yaratıcı bir şekilde kullanımına inanıyoruz. Nepal Komünist Partisi, dünya komünist hareketinden ve kendi tarihinden dersler çıkararak, halkın kilit konumuna, çok partili rekabete, düzenli seçimlere, güçler ayrılığına, ifade özgürlüğüne, eşitlikçi ekonomi politikaya, çoğulcu açık topluma ve sosyal adalete dayanan Halk Demokrasisini benimsemektedir. Partimiz, Marksizm-Leninizm’in yol göstericiliğine dayanarak, sosyalizmi stratejik hedefi olarak belirlemiştir. Partimiz Anayasal, barışçıl ve demokratik yollarla sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve sosyo-politik dönüşümü hedeflemektedir.
Üstlendiğimiz görevler, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda feodalizmin mevcut kalıntıları da dahil olmak üzere her türlü kapitalist sömürü, zulüm ve dış müdahaleye son vererek hızlı ekonomik büyüme için ülkedeki tüm kurumları harekete geçirmek, bu kurumları gençleştirmek ve yeniden canlandırmaktır. Ayrıca, Partimiz bağımsız ekonomi zemininde ‘Müreffeh Nepal: Mutlu Nepal’ için sağlam bir temel oluşturmayı amaçlamaktadır. Demokratik merkeziyetçiliği örgütsel bir ilke olarak benimsedik.
Geçen yıl Yunanistan’da düzenlenen 20. Kongremizde dile getirmekten onur duyduğum, Nepal Komünist Partisi’nin birleşmesinden sonra savunduğumuz görüşleri tekrar hatırlatmak isterim.
Bizler, dünyanın komünist ve işçi partileri olarak son 21 yıldır bazı mekanlarda bir araya geliyoruz. Enternasyonalizmi teşvik etmek, aramızda deneyimleri paylaşmak ve güncel konularda söylemler düzenlemek ve birbirimizi anlamak için bu tür toplantıların açıkça faydalı olduğuna ve bu fırsatın dünya barışını sağlamak ve sosyalizmi inşa etmek gibi asil bir amaç için sağlam bir duruş sergilememiz için bize ilham verebileceğine inanıyorum. Bu görüşlerin kendisi, dünya komünistleri arasında Komünist Enternasyonal’i başlatan Lenin gibi büyük liderlerimize gerçek bir övgü olacaktır.
Nepal Komünist Partisi ve şahsım adına, Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Yunanistan Komünist Partisi’ne bu harika kent İzmir’de bu toplantıyı düzenledikleri ve samimi davetleri için içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, sıcak misafirperverlikleri, kardeşçe dostlukları ve nazik işbirlikleri için organizatörlere şükranlarımı sunmayı unutmamalıyım. Son olarak, Nepal Komünist Partisi’nin görüşlerine gösterdiğiniz nazik ilgi için dünyanın farklı yerlerinden gelen tüm parti liderlerine içten teşekkürlerimi sunma ayrıcalığını bir kez daha talep ediyorum.
Yaşasın Marksizm-Leninizm!
Yaşasın Sosyalizm!
Hepinize teşekkür ederim!

