Çin Tayvan Sorununa ve Çin’in Yeni Döneminde Çin’in Yeniden Birleşmesine Nasıl Bakıyor?
Çeviren: Gülizar Özkaya, Ferdi Bekir
28 Mayıs 2024, Kaynak: Çin Hükümeti Tayvan İşleri Ofisi ve Devlet Konseyi Bilgilendirme Ofisi: Ağustos 2022

Önsöz
Tayvan sorununun çözülmesi ve Çin’in tamamen yeniden birleşmesinin gerçekleştirilmesi, Çin ulusunun tüm evlatlarının ortak arzusudur. Bu Çin’in yeniden gençleşmesinin gerçekleştirilmesi için vazgeçilmezdir. Bu aynı zamanda Çin Komünist Partisi’nin tarihi bir misyonudur. ÇKP, Çin hükümeti ve Çin halkı bu hedefe ulaşmak için onlarca yıldır çaba sarf etmektedir. ÇKP’nin 2012 yılındaki 18. Ulusal Kongresi, Çin özelliklerine sahip sosyalizmin inşasında yeni bir dönemi müjdelemiştir. Xi Jinping’in merkezinde yer aldığı ÇKP Merkez Komitesi’nin güçlü önderliği altında, ÇKP ve Çin hükümeti Tayvan ile ilgili yeni ve yenilikçi tedbirler benimsemiştir. Boğazlar arası ilişkilerin seyrini belirlemeye, Tayvan Boğazında barış ve istikrarı korumaya ve ulusal yeniden birleşmeye doğru ilerlemeyi teşvik etmeye devam etmişlerdir. Ancak son yıllarda Demokratik İlerleme Partisi önderliğindeki Tayvan yetkilileri ülkeyi bölme çabalarını iki katına çıkarmış ve bazı dış güçler Çin’i çevrelemek, Çin ulusunun tamamen yeniden birleşmesini engellemek ve ulusal gençleşme sürecini durdurmak için Tayvan’ı kullanmaya çalışmıştır.
ÇKP, Çin halkını birleştirmiş ve her bakımdan orta düzeyde müreffeh bir toplum inşa etme yönündeki Birinci Yüzüncü Yıl Hedefini planlandığı gibi gerçekleştirmelerine ve Çin’i modern bir sosyalist ülke haline getirme yönündeki İkinci Yüzüncü Yıl Hedefine doğru yeni bir yolculuğa çıkmalarına öncülük etmiştir. Çin ulusu Çin devrimi ile ayağa kalkıp dik durmaktan (1949) müreffeh olmaya ve güçlenmeye doğru tarihi bir dönüşüm gerçekleştirmiştir ve ulusal gençleşme durdurulamaz bir güç tarafından yönlendirilmektedir. Bu, yeniden birleşme için yeni bir başlangıç noktasına işaret etmektedir. Çin hükümeti Tayvan hakkında daha önce iki beyaz kitap yayınlamıştır. Bunlardan biri Ağustos 1993’te Tayvan Sorunu ve Çin’in Yeniden Birleşmesi, diğeri ise Şubat 2000’de Tek Çin İlkesi ve Tayvan Sorunu olmuştur. Bu iki hükümet belgesi, Tayvan sorununun çözümüne ilişkin temel ilke ve politikaların kapsamlı ve sistematik bir şekilde ele alınmasını sağlamıştır.
Bu yeni hükümet belgesi, Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğu gerçeğini yinelemek, ÇKP ve Çin halkının kararlılığını ve ulusal yeniden birleşmeye olan bağlılıklarını göstermek ve ÇKP ile Çin hükümetinin yeni dönemdeki konum ve politikalarını vurgulamak amacıyla yayınlanmaktadır.
I.Tayvan Çin’in Bir Parçasıdır – Bu Tartışılmaz Bir Gerçektir
Tayvan çok eski zamanlardan beri Çin’e aittir. Bu ifadenin tarih ve hukuki ilkeler açısından sağlam bir temeli vardır. Yeni arkeolojik keşifler ve araştırma bulguları, Tayvan Boğazının iki yakası arasındaki derin tarihi ve kültürel bağları düzenli olarak kanıtlamaktadır. Çok sayıda tarihi kayıt ve tarihi yıllık, Tayvan’ın daha önceki dönemlerde Çin halkı tarafından geliştirildiğini belgelemektedir. Bu etkiye dair en eski referanslar, diğerlerinin yanı sıra, Üç Krallık Dönemi’nde Wu Devleti’nden Shen Ying tarafından 230 yılında derlenen Seaboard Geographic Gazetesinde bulunmaktadır. Sui Hanedanlığı kraliyet sarayı, o dönemde Liuqiu olarak adlandırılan Tayvan’a üç kez asker göndermişti. Çin’in Song ve Yuan hanedanlarından başlayarak, Çin’in imparatorluk merkezi hükümetlerinin hepsi Penghu ve Tayvan üzerinde yargı yetkisini kullanmak için idari organlar kurdu.
1624 yılında Hollandalı sömürgeciler Tayvan’ın güney kısmını istila ve işgal ettiler. 1662 yılında,ulusal bir kahraman olarak selamlanan General Zheng Chenggong bir sefere önderlik etti ve onları adadan kovdu. Daha sonra, Qing handanlığı Tayvan’da kademeli olarak daha fazla idari organ kurdu. 1684 yılında Fujian Eyaleti’nin yetkisi altında bir Tayvan vilayet yönetimi kurulmuştur. 1885 yılında Tayvan’ın statüsü yükseltildi ve Çin’in 20.eyaleti oldu. Temmuz 1894’te Japonya Çin’e karşı bir saldırı savaşı başlattı. Nisan 1895’te, mağlup olan Qing hanedanı hükümeti Tayvan ve Penghu Adalarını Japonya’ya bırakmak zorunda kaldı. Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı (1931-1945) sırasında, Çin Komünistleri Tayvan’ın geri alınması için çağrıda bulundu. Amerikalı gazeteci Nym Wales ile 15 Mayıs 1937’de görüşen Mao Zedong, Çin’in amacının savaşta nihai bir zafer elde etmek olduğunu söyledi – Kuzeydoğu Çin’de ve Shanhai Geçidi’nin güneyinde işgal altındaki Çin topraklarını geri alacak ve Tayvan’ın kurtuluşunu sağlayacak bir zafer.
9 Aralık 1941’de Çin hükümeti Japonya’ya karşı bir savaş ilan etti ve Çin ile Japonya arasındaki ilişkilere dair tüm antlaşma, sözleşme, anlaşma ve kontratların feshedildiğini ve Çin’in Tayvan ve Penghu Adalarını geri alacağını ilan etti. Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık tarafından 1 Aralık 1943 tarihinde yayınlanan Kahire Deklarasyonu, üç müttefikin amacının Japonya’nın Çin’den çaldığı Kuzeydoğu Çin, Tayvan ve Penghu Adaları gibi tüm toprakların Çin’e geri verilmesi olduğunu belirtiyordu.
Almanya Potsdam Kenti Barış Deklarasyonu 26 Temmuz 1945 tarihinde Çin, ABD ve Birleşik Krallık tarafından imzalanmış ve daha sonra Sovyetler Birliği tarafından tanınmıştı ve şunlar ifade edilmişti: “Kahire Deklarasyonu’nun şartları yerine getirilecektir.” Aynı yılın Eylül ayında Japonya, Potsdam Deklarasyonu’nda belirtilen yükümlülükleri sadakatle yerine getireceğine dair söz verdiği teslim belgesini imzaladı. 25 Ekim’de Çin hükümeti Tayvan üzerindeki egemenliğini yeniden kullanmaya başladığını duyurdu ve Japonya’nın Müttefik güçlerin Çin civarındaki savaş alanının Tayvan Eyaletinde teslim olmasını kabul etme töreni Taibei’de (Taipei) yapıldı. Bu noktadan sonra Çin, uluslararası hukuki etkiye sahip bir dizi belge aracılığıyla Tayvan’ı hukuken ve de facto (fiilen) olarak geri kazanmıştır.
1 Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kurularak Çin Cumhuriyeti’nin (1912-1949) halefi oldu ve Merkezi Halk Hükümeti tüm Çin’in tek meşru hükümeti haline geldi. Yeni hükümet, uluslararası hukukun bir öznesi olarak Çin’in değişmediği ve Çin’in egemenliğinin ve doğal topraklarının değişmediği bir durumda önceki Kuomingtang KMT rejiminin yerini aldı. Bunun doğal bir sonucu olarak, ÇHC hükümeti Tayvan üzerindeki egemenliğini de içeren Çin’in tam egemenliğinden yararlanmalı ve bu egemenliği kullanmalıdır.
1940’ların sonunda Çin’de yaşanan iç savaş ve dış güçlerin müdahalesi sonucunda Tayvan Boğazının iki tarafı uzun süreli bir siyasi çatışma durumu içine düşmüştür. Ancak Çin’in egemenliği ve toprakları hiçbir zaman bölünmemiştir ve bölünmeyecektir ve Tayvan’ın Çin topraklarının bir parçası olarak statüsü hiçbir zaman değişmemiştir ve değişmesine de asla izin verilmeyecektir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Ekim 1971’deki 26. oturumunda, “Çin Halk Cumhuriyeti’ne tüm haklarını iade etmeyi ve Hükümet temsilcilerini Çin’in Birleşmiş Milletler nezdindeki tek meşru temsilcileri olarak tanımayı ve Çan Kay-şek temsilcilerini Birleşmiş Milletler’de ve onunla ilgili tüm örgütlerde yasadışı olarak işgal ettikleri yerden derhal kovmayı” taahhüt eden 2758 sayılı kararı kabul etti. Bu karar, Çin’in BM’deki temsiline ilişkin siyasi, hukuki ve usule ilişkin meseleleri kesin olarak çözüme kavuşturmuş ve Tayvan da dâhil olmak üzere tüm ülkeyi kapsamıştır. Ayrıca Çin’in BM’de tek bir koltuğa sahip olduğu, dolayısıyla “iki Çin” ya da “bir Çin, bir Tayvan” diye bir şeyin söz konusu olmadığı belirtilmiştir. BM’nin uzman kuruluşları daha sonra ÇHC’ye yasal koltuğunu iade eden ve Tayvan yetkililerinin temsilcilerini sınır dışı eden başka kararlar da kabul etti. Bunlardan biri 25 sayılı Karar’dır. 1 Mayıs 1972’de 25. Dünya Sağlık Asamblesi’nde de durum kabul edilmiştir. BM Sekretaryası Hukuk İşleri Ofisi’nin resmi hukuki görüşlerinde “Birleşmiş Milletler’in ‘Tayvan’ı ayrı bir statüsü olmayan Çin’in bir eyaleti olarak gördüğü” ve “‘Taipei’deki’ ‘yetkililerin’ bu statüde kabul edilmediği” açıkça belirtilmiştir. BM’de ada “Tayvan, Çin Eyaleti” olarak anılmaktadır[1].
2758 sayılı Karar, tek Çin ilkesini özetleyen, hukuki otoritesi şüpheye yer bırakmayan ve dünya çapında kabul görmüş siyasi bir belgedir. Tayvan’ın BM’ye ya da üyeliği egemen devletlerle sınırlı olan başka bir uluslararası örgüte katılmak için herhangi bir gerekçesi, nedeni ya da hakkı yoktur.
Son yıllarda başta ABD olmak üzere az sayıda ülkedeki bazı unsurlar Tayvan’daki güçlerle işbirliği yaparak kararın Tayvan’ın temsiliyeti meselesini kesin olarak çözmediğini iddia etmişlerdir. Yasadışı ve geçersiz San Francisco Antlaşmasını şişirerek ve Kahire Deklarasyonu, Potsdam Bildirisi ve diğer uluslararası hukuk belgelerini göz ardı ederek, Tayvan’ın statüsünün henüz belirlenmediğini iddia etmekte ve “Tayvan’ın BM sistemine anlamlı katılımını” desteklediklerini beyan etmektedirler. [2] Aslında yapmaya çalıştıkları şey Tayvan’ın Çin’in bir parçası olarak statüsünü değiştirmek ve “iki Çin” ya da “bir Çin, bir Tayvan” yaratarak Tayvan’ı Çin’i çevrelemek için kullanmak gibi siyasi bir manevranın parçası haline getirmektir. Karar 2758’i ve uluslararası hukuku ihlal eden bu eylemler, bu ülkeler tarafından verilen siyasi taahhütlerin ciddi bir ihlalidir. Çin’in egemenliğine ve onuruna zarar vermekte ve uluslararası hukukun temel ilkelerini hor görmektedirler. Çin hükümeti bunları kınamış ve kararlı bir şekilde karşı çıktığını ifade etmiştir.
Tek Çin ilkesi uluslararası toplumun evrensel mutabakatını temsil etmektedir; Bu uluslararası ilişkilerin temel normları ile uyumludur. Bugüne kadar ABD dahil 181 ülke tek Çin ilkesi temelinde ÇHC ile diplomatik ilişkiler kurmuştur. Aralık 1978’de yayınlanan Diplomatik İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Çin-ABD Ortak Bildirisi’nde şu ifadeler yer almaktadır: “Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti, Çin’in tek bir Çin olduğu ve Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğu yönündeki görüşünü kabul eder.” Ayrıca şunu da belirtiyor: “Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Cumhuriyeti Hükümetini Çin’in tek yasal Hükümeti olarak tanır”. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri halkı Tayvan halkıyla kültürel, ticari ve diğer gayri resmi ilişkilerini sürdürecektir.” Aralık 1982’de Beşinci Ulusal Halk Kongresi’nin Beşinci Oturumunda kabul edilen Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’nda şu hükümler yer almaktadır: “Tayvan, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kutsal topraklarının bir parçasıdır. Anavatanı yeniden birleştirmek gibi büyük bir görevi başarmak, Tayvan’daki yurttaşlarımız da dahil olmak üzere tüm Çin halkının dokunulmaz görevidir.”
Mart 2005’te 10. Ulusal Halk Kongresi’nin Üçüncü Oturumunda kabul edilen Ayrılma Karşıtı Kanun şunları öngörmektedir: “Dünyada sadece tek bir Çin vardır. Hem anakara hem de Tayvan tek bir Çin’e aittir. Çin’in egemenliği ve toprak bütünlüğünde bölünme kabul edilemez. Çin’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak, Tayvan yurttaşları da dahil olmak üzere tüm Çin halkının ortak yükümlülüğüdür. Tayvan Çin’in bir parçasıdır. Devlet, ‘Tayvan bağımsızlığı’ yanlısı ayrılıkçı güçlerin Tayvan’ı herhangi bir isim altında veya herhangi bir yolla Çin’den ayırmasına asla izin vermeyecektir.”
Temmuz 2015’te 12. Ulusal Halk Kongresi’nin Daimi Komitesi’nin 15. toplantısında kabul edilen Ulusal Güvenlik Yasası şunları öngörmektedir: “Çin’in egemenliği ve toprak bütünlüğü hiçbir şekilde ihlal edilemez ya da bölünemez. Ulusal egemenliğin, birliğin ve toprak bütünlüğünün korunması, Hong Kong, Makao ve Tayvan vatandaşları da dahil olmak üzere tüm Çin vatandaşlarının ortak görevidir.”
Biz tek bir Çin’iz ve Tayvan da Çin’in bir parçasıdır. Bu, tarih ve hukuk tarafından desteklenen tartışılmaz bir gerçektir. Tayvan hiçbir zaman bir devlet olmamıştır; ve Çin’in bir parçası olarak statüsü değiştirilemez. Bu gerçekleri çarpıtmaya ve tek Çin ilkesini tartışmaya ya da inkâr etmeye yönelik her türlü girişim başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
TAMAMINI OKUMAK İÇİN İNDİRİNİZ
