Xi Jinping: Sermayeyi ve Sosyalist Pazar Ekonomisini Doğru Kavramalı ve Sermayenin İkili Karakterini Görmeliyiz

Sosyalist Toplumun İlk Başlangıç Aşamasında Çeşitli Sermaye Türleri Varlığını Sürdürür

Yazar: Prof. Liu Shouying, üniversite Parti Sekreteri ve Çin Renmin Üniversitesi Ekonomi Fakültesi Dekanı, Çin Renmin Üniversitesi Çine Özgü Sosyalist Ekonomi Politik Ulusal Araştırma Merkezi Akademik Komitesi Üyesi

“Sosyalist pazar ekonomisi partimizin büyük bir eseridir. Ülkemizde sosyalist bir pazar ekonomisi olduğu için, kaçınılmaz olarak çeşitli sermaye biçimleri ortaya çıkacak ve hali hazırda vardır. Kapitalist toplumdaki sermaye ile sosyalist toplumdaki sermaye arasında pek çok fark vardır, fakat sermaye her zaman kâr peşinde koşar.” Bkz. Xi Jinping: Sermaye Üzerindeki Yönetişimimizi Daha Da Etkinleştirmek İçin Sermaye Üzerine Araştırmalarımızı Derinleştirmeliyiz  https://sosyalistbirlik.com/?p=5493

Marksist ekonomi politik, sermayenin kar arayışını, sermaye birikimini, sermayenin genişlemesini ve sermayenin likid niteliğini analiz eder, aynı zamanda sermayenin üretim faktörleri ile ekonominin operasyonu arasındaki bağlantı unsuru olarak nesnel rolünü teyit eder, fakat Marksist ekonomi politik aynı zamanda sermayenin barbarca ve kontrolsüz büyümesinin sakıncalarını da ortaya koyar.

ÇKP,  Çine Özgü sosyalizm teorisi içinde sosyalizmi pazar ekonomisiyle birleştirerek büyük bir yenilikçi açılım gerçekleştirmiş ve aynı zamanda sosyalizmi bir üretim ilişkisi olan sermaye ile birleştirerek büyük bir pratik gerçekleştirmiştir.

 Sermaye, çağdaş pazar ekonomisinin operasyonunda işleyişinde bir halkadır ve aynen pazar gibi, kapitalist sistemi sosyalist sistemden ayıran bir ayrım çizgisi değildir.

Deng Xiaoping şu ifadeyi kullanmıştı: Pazar ekonomisi sadece kapitalist toplumda olduğunu savunmak ve sadece “kapitalist” Pazar ekonomisi olacağını düşünmek hatalıdır. Pazar ekonomisi sosyalizmde de vardır”. Bu anlamda Xi Jinping de sermayenin sadece kapitalist toplumda olduğunu savunmanın hatalı olduğunu; aksine sosyalist toplumda da sermayenin bizim yönetişimimiz altında var olacağını savunmuştur. Bkz. https://www.marxists.org/reference/archive/deng-xiaoping/1979/152.htm ; Bkz. https://sosyalistbirlik.com/?p=5493

2020’den bu yana içinde olduğumuz yeni gelişme aşaması da dahil olmak üzere sosyalizmin ilk başlangıç  aşamasında, çoklu mülkiyete sahip olan ekonomik sektörlerin birlikte gelişmesini öngören mülkiyet yapısı, çoklu bölüşüm yöntemlerinin bir arada var olmasını öngören bölüşüm yapısı ve sosyalist pazar ekonomik sistemi…., işte tüm bunlar nedeniyle, sermayenin kar peşinde koşan niteliği ile sosyalist üretimin temel amacı arasında bir çelişki olması kaçınılmazdır. Biz de bundan dolayı diyalektik yaklaşarak bir yandan sermayeden yararlanmalı, diğer yandan sermayenin verdiği zararları önlemeliyiz.

1980’lerdeki Reform ve dışa açılmadan bu yana, sermaye ülkemizde bir üretim faktörü olarak zenginlik yaratmış ve üretim faktörlerinin bir bileşeni olarak ekonomik kaynakların dağılımını (tahsisini) iyileştirerek toplumsal üretici güçlerin geliştirilmesinde ve özgürleştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Sosyalist pazar ekonomisi altında sermayenin olumlu rolünü tam olarak nasıl kullanacağımızı ve olumsuz rolünü nasıl etkin bir şekilde kontrol altında tutacağımızı çok iyi araştırmamız ve bilmemiz gerekiyor.

 Sermayenin sadece bir üretim faktörü değil, aynı zamanda bir üretim ilişkisi olduğunu kabul eden Marx’ın “Das Kapital” adlı eseri buna işaret etmişti: “Sermaye bir şey değil, insanlar arasında şeylerin aracılık ettiği toplumsal bir ilişkidir.”

Diğer bir deyişle, pazar ekonomisinde sermaye soyut bir şekilde var olmaz, aksine sermaye üretim araçlarının mülkiyetinin niteliği tarafından belirlenen belirli ekonomik ilişkilere bağımlıdır.

Kapitalist üretim ilişkilerinde ve sosyalist üretim ilişkilerinde sermayenin özellikleri ve sermayenin hareket yasaları tam olarak aynı değildir; çünkü sosyalist üretim ilişkilerinde, sosyalist kamu mülkiyeti hakim bir konumdadır.

Sosyalist toplumda ve Sosyalist üretim ilişkileri altında sermayenin değer kazanmasını (çoğalma ve büyümesini) hedefleyen sermayenin bu hareketinin asıl amacı, tüm halkın daha iyi ve daha gelişkin bir yaşam yaşaması için gereken ihtiyaçlarını karşılamak olarak gerçekleştirilmektedir. Fakat son yıllarda, çeşitli yetersizliklerimiz ve denetim eksikliği nedeniyle, Çin’in bazı bölgelerinde sermayenin düzensiz genişlemesi, ahlaksız manipülasyon ve vurgunculuk olayları görülmüştür.

Görülen bu olumsuzluklar, sermayenin davranışlarını düzenlemeyi, sermayeden yararlanmayı ve aynı zamanda sermayenin vereceği zararlardan kaçınmayı başarmamız gerekiyor. Aynı şekilde “sermaye timsahlarının” pervasızca hareket etmesine izin vermemeyi ve aynı zamanda sermayenin bir üretim faktörü olarak işlevini tam olarak yerine getirmesi için gereken kontrolleri sağlamayı başarmamız gerekiyor.

Sermaye üzerinde bu kontrol ve yönetişim işi kaçınamayacağımız önemli bir siyasi ve ekonomik meseledir. Sermayenin kâr peşinde koşması, sermayenin birikimi, sermayenin genişlemesi ve Sermayenin akış ve hareketi sürecinde sermaye tekeline karşı, zengin ve yoksul kutuplaşmasına karşı mücadele etmeliyiz. Aynı zamanda sermaye genişlemesi sonucunda ve şirket birleşme ve şirket devralmalarının ortaya çıkardığı sistemik finansal risklerin olumsuz etkilerine karşı mücadele etmeliyiz.

 Sermayenin İkili Karakteri

Sermayenin ikili karakterini tam olarak anlamalı ve kavramalıyız.

Bir yandan sermaye ile sosyalizmi birleştirebiliriz; aslında bu Çine özgü sosyalizmin temel ekonomik sisteminin sosyalizmin ilk başlangıç aşamasındaki önemli bir özelliğidir.

Sermayenin olumlu rolünü dikkate almalı ve bu yanına önem vermeliyiz.

 Bu doğrultuda, sosyalist pazar ekonomisinin işleyiş gereklerine uygun olarak, mülkiyet haklarına eşit koruma sağlamalı, adil sözleşme uygulamasını teşvik etmeli, bölgeler ve kentler arası engelleri aşan birleşik bir pazar sistemi oluşturmalı, pazarda eşit değişimi sağlamalı ve farklı türden sermayeler arasında adil bir rekabet ortamı sağlamalı, özel işletmeler ile kamu işletmeleri arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldırmalı ve insanların daha iyi ve daha gelişkin bir yaşam gereksinimini daha iyi karşılamak için sermayenin kar peşinde koşan doğasını iyi kullanmalıyız. Şu anda Çin’de sermayenin, devlete ait sermaye, kolektif sermaye, özel sermaye, yabancı sermaye ve karma mülkiyetli sermaye şirketleri gibi çeşitli sermaye türleri bulunuyor.

Öte yandan, sosyalizmin sahip olduğu üstünlüğü tam olarak ortaya koymasını teşvik etmeli, sermaye üzerinde etkin denetimimizi güçlendirmeli ve sermayenin barbarca ve kontrolsüz büyümesini önlemeliyiz.

Çin Komünist Partisi’nin 2022 yılındaki 20. Ulusal Kongresi’ne sunulan Merkez Komitesi  raporunda şunlar vurgulanmıştır: “ekonomide tekelciliğe karşı çıkmak ve haksız rekabetle mücadele etmek, eyalet ve illerdeki yerelci korumaları, korumacılığı ve idari tekeli kırmak ve sermayenin sağlıklı gelişimini yasalara uygun olarak düzenlemek ve yönlendirmek gerekli..”

Sosyalist temel ekonomik sisteme bağlı kalmalı ve onu geliştirmeli, kamu mülkiyetine dayalı ekonomik sektörleri sarsılmaz bir şekilde sağlamlaştırmalı ve geliştirmeli, kamu dışı ekonominin gelişimini sarsılmaz bir şekilde teşvik etmeli, desteklemeli ve yönlendirmeli, kamu dışı ekonominin sağlıklı gelişimini ve kamu dışı ekonomik personelin (özel sektör işadamları ve özel sektör ekonomik işletmeciler toplumsal tabakasının) sağlıklı büyümesini teşvik etmeliyiz. Özel girişimcilerin beklentilerini olumsuz etkileyen, sadece kamu sektörü ekonomisine önem verme ve özel girişimleri küçümseme olgusunu önlemeliyiz.

Paylaş

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir