Rusya Federasyonu Komünist Partisi: Özel Askeri Operasyon Koşullarında ve Kapitalizmin Krizi Sürecinde İşçilerin Haklarını Korumada Kararlıyız
Gelecek Sosyalizmindir!
Rusya Federasyonu Komünist Partisi Merkez Komitesi Başkanı Gennadi Zyuganov’un Parti Merkez Komitesi Genel Kurulunda Yaptığı Konuşma, Nisan 2025
Çeviren: Ali Elik

Giriş: Görevimiz ve Tarihsel Sorumluluğumuz
Saygıdeğer katılımcılar, yoldaşlar, dostlar!
Son beş yıl boyunca partimiz, sosyal ve ekonomik sorunları birçok kez ele aldı. Bu meseleler, 18. KPRF Kongresi’nin tüm aşamalarındaki belgelerde yansımış ve özellikle Merkez Komitesi’nin üç ayrı Genel Kurul toplantısında kapsamlı biçimde tartışılmıştır. 2020 Temmuz’unda “Yeni Siyasal Gerçeklik ve KPRF’nin Emekçilerin Çıkarları İçin Mücadelesindeki Görevleri” başlığı altında incelemeler yaptık. Aynı yılın Ekim ayında ise “KPRF’nin Sol-Yurtsever Halk Cephesi, Emekçilerin Hakları ve Rusya’nın Ulusal Çıkarları İçin Mücadelesindeki Görevleri” konusunu ele aldık.
2023 Ekim’inde yapılan 7. Merkez Komitesi Genel Kurulu’nda, Orlov bölgesinin başındaki A.E. Klıçkov ile Hakasya Cumhuriyeti lideri V.O. Konovalov’un faaliyetleri değerlendirildi. Merkez Komite, bu çalışmaları genelleyerek deneyimlerin yaygınlaştırılmasının önemine dikkat çekti. Bugün, Ukrayna Özel Askerî Operasyon koşullarında ve kapitalizmin yapısal krizinin ortasında, KPRF’nin yerel birimlerinin emekçilerin sosyal haklarının korunmasına yönelik çalışmalarını tartışıyoruz. Merkez Komite Prezidyumu, bu meseleyi Genel Kurul gündemine getirerek, halk kitlelerinin çıkarları uğruna verilen mücadelede düşünsel ve pratik alanda bir adım daha ileri gitmeyi amaçlamaktadır.
Anayurdun Tarihsel Trajedisi ve Emekçilere Yönelik Saldırılar
Yoldaşlar!
Yaklaşık kırk yıl önce, 1985 yılında, ülkemizin ve partimizin yönetimi sosyalizme ihanet eden bir klik tarafından ele geçirildi. Bu grup, Sovyetler Birliği’ni sinsice karşıdevrim yoluna sürüklemeye başladı. Gorbaçov’un öncülüğünde başlayan “Perestroyka”, ülkemizin tarihinde bir gerileme dönemini başlattı. Bu gerileme; toplumsal, ekonomik, bilimsel-teknik, kültürel ve eğitsel tüm alanları etkiledi. Kapitalizmin ülkeye dönüşünü; ülkede sanayisizleşme, yoksulluk, kitlesel ölüm, ahlaki çöküş ve her alanda bir çürüme getirdi.
Düşüş zamanla yayıldı. Ülke eşi benzeri görülmemiş bir ihanete doğru sürüklenirken, bu süreç yoğun bir beyin yıkamayla başladı. Parti yönetimini ele geçiren Gorbaçov, Yakovlev, Şevardnadze ve işbirlikçileri, sosyalizmin temellerini zayıflatma yoluna girdiler. Toplumu komünist ideolojiden vazgeçmeye hazırlıyorlardı. Böylece halk ekonomisinin ve Sovyet siyasi yapısının tasfiyesi başlamış oldu.
Karar alma süreçleri giderek dış güçlerin yönlendirmesiyle şekillendi. Nihayetinde, Sovyet Anayurdumuzun yıkımı suç teşkil eden bir biçimde gerçekleşti. Daha önce Gorbaçov’a destek sunan ABD yönetimi, Belarus ormanlarında bir otelde toplanan çetenin SSCB’yi yıkma planlarına onay verdi. Emperyalistler sevinç çığlıkları attı. Böylece sadece ülkemizin değil, tüm dünya emekçilerinin çıkarlarına ağır bir darbe indirildi.
Sonrasında, Yeltsin, Gaidar ve Çubays’ın öncülük ettiği yıkıcı politikalar devreye sokuldu. Batı etkisi giderek derinleşti. Zirve noktası, Ekim 1993’te Sovyet halk egemenliğinin savunucularına karşı düzenlenen terördü. Moskova merkezinde, Halk Vekilleri Kongresi’nin tanklarla bombalanması CNN tarafından tüm dünyaya canlı yayımlandı. Bu, komünistlere ve yurtseverlere karşı sembolik bir cezalandırma eylemi oldu.
Sovyet Anayasası ve onu savunanlara karşı girişilen bu saldırı, emekçileri yoksullaşan ve haklarından mahrum bırakılmış bir çoğunluk haline getirdi. Şok terapisi ekonomi yöntemleri, o döneme dek Şili diktatörü Pinochet ve benzeri kanlı cuntalar tarafından başarıyla uygulanmıştı.
Komünist partiyi yasaklayarak, Rusya’daki bu sahte demokratlar, burjuva düzeninin tam anlamıyla restorasyonu için siyasi alanı “temizliyorlardı”. Sovyet yurttaşlarının birkaç neslinin emeğiyle yaratılan halkın ortak mülkiyetini, türedi oligarkların ellerine dağıtmaya başladılar. Komprador burjuvazi yeni düzenin dayanağı, iktidar ise onun çıkarlarının koruyucusu haline geldi.
Rusya, uluslararası arenada mevzilerini teslim ediyordu. Yerel yeni zenginler, bu hizmetleri karşılığında küresel sermayeden güçlü bir destek aldı. Küresel sermaye, 1993 darbesi sırasında, 1996 seçimlerinde ve 1998 devalüasyonunda Yeltsin’e tam destek verdi. Neoliberaller, Rusya halkıyla alay edercesine hareket ediyordu. Emekçilerin durumu felaket bir hal aldı.
SSCB’nin yıkılması, kapitalizme muazzam bir doping sağladı. Kapitalizmin genel krizinin keskinliği geçici olarak yumuşatıldı. Ancak emperyalizmin özü değişmedi. Bunu anlamak için Yugoslavya’nın, Irak’ın ya da Libya’nın parçalanma kaderini hatırlamak yeterlidir.
21. yüzyılda küreselci hareketlerin agresifliği artmaya devam etti. Bu durum, her geçen gün daha da belirginleşti. Dünya üzerindeki yeni savaş tehdidi güçlendi. Kapitalizm ve savaş arasındaki bağ, Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından çoktan ortaya konmuştu. Bolşevizmin kurucusu Lenin, bunu emperyalizm dönemiyle ilgili yazılarında derinlemesine incelemişti.
1927 yazında Moskova’da, Bolşevik Partisi Merkez Komitesi ve Kontrol Komitesinin birleşik Genel Kurul’u düzenlendi. 1 Ağustos’ta, Stalin bu toplantıda Sovyetler Birliği’nin savunması ve uluslararası sorunlarla ilgili bir konuşma yapmıştı. Stalin, şunları belirtti: “Neden bildik emperyalist çevreler SSCB’ye göz dikiyor ve ona karşı birleşik bir cephe kuruyor? Çünkü SSCB, onlar için en zengin pazar ve sermaye ihracı alanı olarak görülüyor. Aynı şey Çin için de geçerli. Bu ve benzeri sebepler, yeni bir savaşın kaçınılmazlığını gösteriyor. İşte burada, ayrı emperyalist koalisyonlar arasında olsun ya da SSCB’ye karşı olsun, yeni bir savaşın kaçınılmazlığının temeli ve kaynağı vardır.”
Karşı devrimin hemen arkasından Rusya’yı “Rusya–NATO” ortaklığına çekmeye çalışanlar, Marksizm-Leninizm konusunda son derece cahillerdi. Aksi takdirde, bunun bir başarıya ulaşamayacağını görebilirlerdi. Rusya ile Batı arasında çatışma, kapitalizmin doğası gereği kaçınılmazdır. Bu gerçekten kaçmak, ancak ulusal çıkarların tamamen unutulması, düşman karşısında silahsızlanma ve “sessizce” sömürgeye dönüşmeyle mümkündü.
Şunu iyi anlamak gerekir: Batı ile “barışma” meselesi, Biden’ın “kötücüllüğü” veya Trump’ın “iyiliği” meselesi değildir. ABD başkanlarından hiçbiri Rusya’nın çıkarlarının savunucusu olmayacaktır. Eğer biri hala bunu kavrayamadıysa, vah onun haline.
Batı ile ilişkilerin iyileşmesi bazen mümkün ve bazen faydalıdır. Sadece Churchill ve Truman’ın şiddetli anti-Sovyetizmini değil, Roosevelt ve De Gaulle’ün Stalin’e saygısını da hatırlıyoruz. Ancak Sovyet liderleri, tek tek Batılı liderlerin sempatilerine güvenmiyorlardı. Onlar kendi emekçi halkına ve onun proleter partisine, sosyalist toplumun sosyal ve ideolojik birliğine, güçlü bir ekonomiye ve sağlam bir savunmaya dayanıyorlardı.
Bugün, partimiz yayın organlarımız “Pravda”, “Sovyet Rusya”, “Kızıl Hat”, “Siyasi Eğitim” gibi yayınlarla bu temel ilkeleri en güçlü şekilde savunuyor. Parti televizyon kanalımız etrafında oluşturulan uzman topluluğuna bakıldığında, bu çalışmaların ne kadar değerli olduğu açıkça görülüyor.
Elbette, fikirler mücadelesinde zafer kazanmak için, Rusya Federasyonu Komünist Partisi kadrolarının durmaksızın bilgi dağarcığını genişletmesi, entelektüel olarak gelişmesi gerekiyor. Y.P. Belov’un inisiyatifiyle, Leningrad Bölge Komitesi Lenin’in Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması çalışması üzerine büyük bir bölgelerarası seminer düzenledi, onları kutluyoruz. Bu deneyim, parti eğitimi haznemize değerli bir katkıdır.
Merkez Siyasi Eğitim Kurumumuzun yeni bir program olan Kızıl Kürsü’yü başlatması da önemli. Bu programın, bölgelerimizdeki yoldaşlarımızın politikaya hazırlanmasında iyi bir destek olduğu şimdiden belli. Bu çalışma, büyük parlamenter seçimlere giden yolda, önemli adımlar atmamıza yardımcı olacaktır.
İdeolojik-teorik, propaganda ve bilgilendirme çalışmaları, partimizin mücadelesinin kilit yönleridir. Bu çok yönlü ve karmaşık görevde, D.G. Novikov, V.V. Çikin, B.O. Komotski, S.E. Anihovski, A.A. Yuşçenko, İ.N. Makarov ve daha birçok yoldaşımıza güveniyoruz.
Kapitalizmin Sistemi: Burjuva Düzeni
Saygıdeğer Genel Kurul katılımcıları!
Yeltsin’in vahşi döneminden bu yana 25 yıl geçti. Bu uzun bir süre. Bu süreçte doğan egemen sınıf, daha deneyimli hale geldi. Açıkça anladılar ki, “kaba kuvvetle” hareket etmeleri, yurttaşların kitlesel direnişiyle karşılaşır ve komünistlerin etkisini artırır. Bu yüzden egemen çevreler, daha esnek bir politikaya geçti.
İktidar, işçilerin ve emekçilerin hak ve güvencelerini küstahça ellerinden almaya devam ederken, bunu verdikleri bazı sosyal tavizlerle destekliyor. Bir yandan, halkımız sosyal yardımların nakde çevrilmesini, insanlık dışı emeklilik reformunu, Birleşik Rusya Partisi’nin Partimizin savaş çocuklarını koruma girişimlerini desteklemeyi defalarca reddetmesini yaşadı. Diğer yandan, emekli maaşları ve ücretlerde periyodik artışlar, annelik yardımı, uygun konut kredisi ve diğer programlar devreye girdi.
Emekçilere başka konularda da tavizler verildi. Bilgi ve kültür alanında manevra yapmaya başladılar. Sovyet iktidarını tamamen değil seçici bir şekilde karalamaya başladılar. SSCB’ye duyulan özlemi gidermek için, halkın sevdiği ilerici yurtsever filmler kısmen televizyon ekranlarına geri döndü. Bazı hükümet yanlısı propagandacılar Stalin’i bile övmeye başladılar.
Elbette, burada da kararsız tutum açıkça görülüyor. Rusofobinin bir biçimi haline gelen antisovyetizmin sayısız tezahürünü defalarca ifşa ettik. Bunlar, 9 Mayıs’ta Lenin Mozolesi’nin bir perde ile örtülmesi, Yeltsin Merkezi’nin çalışmaları, sokakların ve meydanların yeniden adlandırılması gibi uygulamalardır. Tüm bunlar devam ediyor ve Stalingrad’a adını geri vermiyorlar. Bu, yüksek makamlardan teşvik edilen “karşı devrimci beyaz muhafız yurtseverliğinin” bir sonucudur.
Tüm bunların Anglo-Saksonların ve NATO üyelerinin Rus dünyasına karşı acımasız savaşı ortamında gerçekleştiğini özellikle belirtmek istiyorum. Ve bu ölçekteki önemli savaşlarda, birlik düşmanı yenmede belirleyici rol oynar.
Aynı zamanda, ülkenin emekçilerinin Sovyet devletinin kahramanlıklarıyla gurur duyma hakkını geri kazandıklarını vurgulamak gerekir: bugünlerde “Ölümsüz Alay” halk hareketi doğdu. İktidar, azgın ve vahşi anti-komünizmden daha “yumuşak” bir versiyona geçiş taktiğine başvurmak zorunda kaldı.
Bonapartçı hükümet etme taktikleri, mevcut siyasi rejimin toplumsal tabanını genişletti. Petrol, doğal gaz ve diğer hammaddelerin dünya fiyatlarındaki artış gibi nispeten elverişli ekonomik koşullar da hükümetin taviz imkanlarını güçlendirdi.
Rus burjuvazisinin davranışı da biraz değişti. Güçlendi, ülke içindeki kitlesel hoşnutsuzluğu bastırdı, kendine daha güvenli hale geldi. Komprador sermayenin yanı sıra, kârlarını rakiplerle paylaşmak istemeyen ulusal sermaye de kendini göstermeye başladı. Batılı oligarkların Rusya içinde daha fazla güçlenmesi de bir hoşnutsuzluğa neden oldu. Bu durum Putin’in dış politika yaklaşımlarını değiştirmesine yardımcı oldu.
Putin’in olumlu Münih konuşmasını mümkün kılan bir diğer temel faktör, ülkede ulusal bilincin yükselmesidir. Batı’nın ikiyüzlülüğü giderek daha belirgin hale geliyor. Rusya’yı “en büyük sekiz” ülke arasına dahil eden NATO yöneticileri, onu “büyük yedi” ülkenin yanında küçük bir oyuncu yapmaya çalıştılar. Yurttaşların yurtsever duyguları incinmişti ve Rusya komünistlerinin etkisi, sivil protestoların renkli devrimlerin liberal kargaşasına veya Rus tarzı Nazi Banderacılığına sapmasına izin vermedi.
İktidarın davranışındaki düzelmeler, burjuva düzeninin özünü değiştirmiyor. Egemen sınıf, kendisini küresel kapitalist sistemin dışında görmüyor. Bu sınıfın önemli bir kısmı, Rusya’nın çevresel bir “güç” olarak kalmasından memnun. Bu pozisyon açıkça çarpık: “en güçlü konumda olan birinci dünya ülkelerine” hammadde tedarik etmek ve hazır ürünleri, özellikle yüksek teknoloji ürünlerini ithal etmek.
Rusya ekonomisindeki hammadde dengesizliği 2000 yılından sonra azalmadı, hatta bazı açılardan arttı. 1990’larda makine ve elektronik sanayisindeki birçok işletme hala bir şekilde çalışıyordu. Daha sonra tamamen kapatıldılar. Sovyet Rusya yılda 100 binden fazla metal işleme tezgâhı üretiyordu. 2010’ların başında üretimleri 3-5 bin adede düştü. 2014 yılında makine yapımı ürünlerindeki ithalat payı %80’i aştı.
Egemen sınıf, her zaman ulusal çıkarları kendi kâr amacına tabi kılar. Rus oligarşisi, Batı’nın Rus çıkarlarını dikkate almasını istiyor. Kapitalizm koşullarında bu, kendi etki alanını korumak ve bundan ayrıcalıklar elde etmek anlamına gelir. Ekonomik modeli değiştirmek, Rus oligarşisinin gündeminde değil. Burjuvazi içerde liberal-piyasa politikasını değiştirmeye de hazır değil. Özü, oligarkların işgücü sömürüsü ve ülkenin doğal kaynakları aracılığıyla zenginleşmesidir. Maliye Bakanı Anton Siluanov’un yeni bir kitlesel özelleştirme ihtiyacı hakkındaki açıklamaları hiçbir tepki çekmedi. Aksine, Rusya liderleri onun “girişimlerini” ciddi bir şekilde tartışmaya hazır. Ancak bu bizce tamamen kusurlu ve savaş koşullarında suç teşkil ediyor.
Savaştan Sosyalizm İçin Savaşa
Saygıdeğer Yoldaşlar! Kapitalizm, Rusya’ya yalnızca geri dönmedi. Ülkemizi, pençeli ve kemikli elleriyle sıkıca tutuyor. Doğal bir soru ortaya çıkıyor: Emekçiler, sosyalizme giden yolu yeniden nasıl açabilir?
Cevap biliniyor. Kapitalizmi aşmak için, zihinsel ve fiziksel emeğin proleterlerinin doğrudan bu hedefi belirlemeleri ve ona doğru ilerlemeleri gerekir. Zafer için ideolojik, birleşmiş, mücadeleci bir öncü güce ihtiyaçları var. Komünistlerin bir parti halinde birleşmesinin anlamı, çalışmamızın özü ve amacı budur!
1991’de iktidarı ele geçirenler, işçi sınıfı ve emekçi köylülerin siyasi örgütünü ortadan kaldırmak için acele ettiler. Komünist partinin yasaklanması kararnamesi çıkarıldı. Bu, halkın ortak mülkiyetinin yağmalanmasına ve Sovyet döneminin sosyal kazanımlarının tasfiyesine kimsenin engel olmaması için yapıldı. SSCB’nin yıkıcıları, emekçi halkı soyduktan sonra onu suç dünyasının kucağına, yoksulluğun ve maneviyatsızlığın girdabına attılar. Sosyalizmi cehennemden çıkma bir şey, yurtseverliği ise şeytan işi ilan ettiler. Bu küstah zümre, yeni toplumun kurucularının ve faşizme karşı mücadelenin kahramanlarının anısını acımasızca çiğnedi. Sessizce boyun eğmek imkânsızdı. Sessizce boyun eğmek imkansızdı. Ve bizler, emekçilerin çıkarlarını savunmak için dimdik ayakta durduk.
Komünistler tarihi her zaman iyi bilmeli. Tarihin dersleri bize adaleti hayal etmeyi, gerçek için savaşmayı, kötülüğe boyun eğmemeyi, Marksizmi öğrenmeyi, Lenin’in haklılığını savunmayı öğretti. Sovyet Anayurtını ihanet etmek, bizim için en aydınlık ve kutsal olan her şeyi kötülüğe teslim etmek anlamına geliyordu. Gerçek komünistler, partinin yasaklanmasını kabul etmedi. Birleştiler ve harekete geçtiler. Her alanda çalıştılar. Sokaklarda mücadele ettiler. Gazeteler ve broşürler yayımladılar. Gazilerle, gençlerle ve gerçek yurtseverlerle güçlerini birleştirdiler. İdeallerini, zaferin kırmızı bayrağı altında savundular.
Anayasa Mahkemesi’nde ideolojimizi yasaklardan ve zulümden koruduk. Komünist partisi yeniden doğdu. Emekçilerin desteğine dayanarak, KPRF’nin siyasi alanda kenara itilmesine izin vermedik. Eski Sovyet ülkeleri komünistleri ile birlikte uluslararası niteliği olan Sovyet Komünist Partiler Birliği’ni kurduk. Dünyanın dört bir yanındaki fikirdaşlarımızla bağlarımızı güçlendirdik.
Oligarşik çetelerle mücadele ederek Rusya’nın tamamen satılmasına izin vermedik. Ülke ve halka karşı suçların faillerini ismen ifşa ettik. Yeltsin’e karşı azil sürecini başlattık. Yurttaşların hakları, dürüst seçimler, halk iktidarının zaferi için sokaklarda mücadele ettik.
Partimiz KPRF, zararlı reformlara, işçilerin ve köylülerin, gazilerin ve gençlerin yoksullaşmasına karşı mücadelelerin ön saflarında yer aldı. Devlet ve siyaset İmtiyazlarının nakde çevrilmesine, fiyat artışlarına ve vergilere, soyguncu emeklilik reformuna karşı çıktık. Rusya Bilimler Akademisi’ni savunduk. Halkın ve onun büyük kültürel ve eğitim mirasının korunması için mücadele ettik.
Destekçilerimizi Rusya’nın yeniden doğuşu ve gelişimi için bir programla donattık. Primakov – Maslyukov – Geraşçenko’nun sol merkezci hükümeti, ekonomik çöküşten sonra ülkeyi kurtararak KPRF’nin yaklaşımlarının geleceğini doğruladı. Bunu, zorlu 90’lı yıllarda “kızıl kuşak” pratiği ve komünistlerin Novosibirsk, İrkutsk, Oryol, Ulyanovsk bölgelerinde ve Hakasya Cumhuriyeti’ndeki yönetim tecrübesi de gösterdi. Kolektif ve halk işletmeleri, verimli çalışmanın ve sosyal iyimserliğin örnekleri olarak öne çıkıyor. Tüm bunlar, Halk Güven Hükümeti’nin oluşturulması ve yeni bir politikanın yürütülmesi için önemli koşullardır.
Ekibimizde devlet çapında yöneticiler yer alıyor. Bunlar arasında İ.İ. Melnikov ve V.İ. Kaşin, N.M. Haritonov ve S.E. Savitskaya, N.V. Kolomeytsev ve Y.V. Afonin, D.G. Novikov ve A.E. Lokot, L.İ. Kalaşnikov ve A.E. Klıçkov, P.N. Grudinin ve V.O. Konovalov, N.V. Arefyev ve S.G. Levçenko, K.K. Taysayev ve A.Y. Russkih, N.A. Ostanina ve S.P. Obuhov, N.İ. Vasilyev ve İ.İ. Kazankov, O.N. Smolin ve V.İ. Sobolev, A.V. Kurinnıy ve İ.A. Sumarokov, Y.P. Sinelşçikov ve N.İ. Osadçiy bulunuyor. Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin 100. yıldönümünde KPRF, Lenin Ödülü’nü yeniden canlandırdı. Birçok yönetici, bilim ve kültür insanı bu ödülün sahibi oldu. Yoldaşlarımız ve güvenilir destekçilerimizle gurur duyuyoruz.
Partimiz, anti-Sovyetizmin ve Rusofobinin vahşetini, sosyalist Anayurtın büyük başarılarını lekelemek için yapılan girişimleri teşhir ediyor. Bu mücadelelerin önemli bir kısmı, 9 Mayıs günü Kızıl Meydan’ın tarihi görünümünün korunması ve Stalingrad’ın gururlu adının geri kazanılması için verilen mücadeledir. Bu günlerde Rusya’nın kentlerinin ve kasabalarının sakinleri, KPRF’nin “Büyük Zaferimiz” otomobil konvoyu-bayrak yarışını memnuniyetle karşılıyor.
Saldırgan anti-Sovyetçilerin, küstah Rusofobların, kafasız milliyetçilerin ve hileli kozmopolitlerin yolunu kararlılıkla kesiyoruz. Bizim için yurtseverlik ve enternasyonalizm ayrılmaz bir bütündür. KPRF her zaman Rusya’nın güvenliğini ve egemenliğini korumak için kararlı bir şekilde durdu. NATO ile yakınlaşmaya ve ordudaki yıkıma karşı protesto ettik, neo-faşizme karşı mücadeleye kararlılıkla girdik. Partimiz ve destekçilerimiz, kahraman askerlerimize ve Novorossiya halkına yardım etmek için 136 insani yardım konvoyu gönderdi. Binlerce komünist ve komsomol üyesi bu ortak davaya kişisel katkı sağlıyor. Bu çok yönlü çalışmanın koordinasyonunda yoldaşlarımız V.İ. Kaşin ve K.K. Taysayev’e özel bir rol düşüyor.
Sevgili yoldaşlar! Silah arkadaşlarım!
Gurur duymak için birçok nedenimiz var, ancak kibirlenmeye veya umutsuzluğa hak tanıyacak bir dayanak yok. Ana görevler çözülmedi. Ülke, kapitalist çöküşün kıskacından kurtarılmadı. Dış tehditler artıyor. Batı’nın politikasını kötü niyetli anti-Sovyetçiler ve Rusofoblar yönlendiriyor. Rusya içinde anti-komünizm, büyük sermaye tarafından cömertçe ödüllendiriliyor.
Lenin’in tarihsel devrimci iyimserliğini hatırlayarak ilerlemeye çağrılıyoruz. 1917’de şöyle yazmıştı: “Yalnızca proleter sosyalist devrim, insanlığı emperyalizmin ve emperyalist savaşların yarattığı çıkmazdan kurtarabilir. Devrimin zorlukları ve olası geçici başarısızlıkları veya karşı-devrim dalgaları ne olursa olsun, proletaryanın nihai zaferi kaçınılmazdır.”
Şüphemiz yok: sosyalizmin davası kazanacak! Ancak bu kendiliğinden olmayacak. Parti ve Rusya’nın sol yurtsever güçler cephesinin önünde daha çok iş var. Bugünün en öncelikli görevi, ülke dışındaki neo-faşizme karşı zaferi sağlamaktır. Gevşemek ve başarılarla yetinmek, komünistlere yakışmaz. Hiçbirimiz ortak büyük görevlerimizi unutma hakkına sahip değiliz!
Kapitalizm Modelleri Arasında
Batı’nın Ukrayna rejimine verdiği yoğun destek, Ukrayna’nın askerden arındırılması ve Nazi unsurlarından temizlenmesi görevlerinin hızla çözülmesini engelledi. Bu durum, Rusya ekonomisinde zorunlu değişikliklere yol açtı. Yönetici çevreler, “askeri Keynesçilik” olarak adlandırılan uygulamaya başvurdular. Keynes’in teorisi, devletin ekonomiye müdahale ederek sosyal harcamaları artırarak krizlerin sonuçlarını hafifletmesi gerektiğini öngörür. Ancak oligarklar emekçilere yardım konusunda cimriler. Onlar için devletin rolünü, askeri-sanayi kompleksine destek yoluyla güçlendirmek daha uygundur. Silahlara yatırım yaparak ve savaşları körükleyerek sermaye, iki hedefi birden vurur: Ekonomik büyümeyi teşvik eder ve yeni pazarları ele geçirir. “Devletin askeri harcamaları, yurttaşların gelirlerini ve vergi gelirlerini artırır. Bütçeye gelen gelirler ise yeni askeri harcamalara olanak sağlar.”
Yakın zamanda Mecliste, hükümetin çalışmaları hakkında Mihail Mişustin bir rapor sundu. Ekonomik büyümeden de bahsedildi. Evet, bir iyileşme var. 2015-2019 yıllarında yıllık Milli Gelir büyümesi %1’in oldukça altındaydı. 2024’te Milli Gelir %4’ten fazla arttı. Ancak bu, iç tüketimin büyümesinden çok, askeri üretimin artmasıyla ilgili. Makine üretim hacmi 17 trilyon rubleye ulaştı; bu, ülke sanayi üretiminin %14’ü demek. Bu, 1990’dan beri en yüksek seviye.
Ne var ki, bu değişiklikler 1991’den sonra oluşan sistemin temellerini sarsmadı. Askeri-sanayi kompleksi ve ilgili sektörler, ekonominin geri kalanı ve sosyal alanın büyümesi için lokomotif haline gelmedi. Serbest piyasa, büyük sermaye temsilcileri ve birçok bürokrat için hâlâ bir tapılan bir ideal.
“Etkili yöneticilerimiz” diğer ekonomik modelleri “görmezden geliyorlar”. Kısmi planlı bir sisteme bile geçmek istemiyorlar. Her alanda direnç gösteriyorlar. Sosyalizm, onlara dizlerinin titremesine neden olacak kadar korkutucu. Bu türden en ufak bir ima bile, onlara şeytan görmüş gibi korku salıyor. Rusya halkının yaşamı endişe verici belirtilerle dolu. Tüketici harcamalarının büyüme hızı düşüyor. Tarımda ve diğer sektörlerde de olumsuz eğilimler var. 2024 yılında Rusya’da tahıl üretimi bir önceki yıla göre %13,8 daha az. Şeker pancarı üretimi %21 daha az. Patates hasadı %11 azaldı.
Uzmanlar 2025 yılı için bir dizi risk belirtiyor. Kilit risklerden biri enflasyondaki artış. Yıllık fiyat artışı %10’u aşıyor. Ve bu, düşük resmi verilere göre.
Federal bütçeye giren kaynakların yaklaşık üçte biri petrol ve gaz gelirlerinden geliyor. Bu, Rus kapitalizminin çevresel niteliğini doğruluyor.
Neoliberal öncelikler, federal bütçenin yapısında da görülüyor. Sağlık hizmetlerine devlet harcamalarının oranı yalnızca %4,5. Eğitime ayrılan pay daha da az: %3,7. Bu alanda neredeyse hiçbir değişiklik yok. Sosyal politikaya ayrılan bütçe, 2024 harcamalarından %18,6 daha az.
Asıl kazancı hâlâ oligarklar elde ediyor. 2023’ten 2024’e, Forbes’un dünya milyarderler sıralamasındaki Rus milyarder sayısı 110’dan 125’e yükseldi. Bu bir rekor. Özel Askeri Operasyon’un ilk yılında, Rus milyarderlerin toplam serveti %43 artarak 456 milyar dolara ulaştı. Bu “büyüme eğilimi” devam etti.
2024 yılında en “başarılı” 25 Rus’un serveti 18,5 milyar dolar arttı. 2025’in ilk iki ayında “cepleri” 8 milyar dolar daha ağırlaştı. Özel Askeri Operasyon’un başlangıcından bu yana bazı “şanslılar” servetlerini %100-200 artırdı. Ve bu, ülke kurtarılan topraklara ve cephedeki askerlere yardım için “herkesten bir parça” toplarken gerçekleşti.
Bazı işaretlere göre durum Birinci Dünya Savaşı dönemini andırıyor. O zaman askerler “Tanrı, Çar ve yurt” için ölürken ve genç kızlar hastanelerde çalışmaya giderken, becerikli iş adamları askeri tedarikten kâr sağlıyordu.
Bazı avantajlara rağmen, Rus sermayesi “savaş ekonomisinden” yorulmaya başlıyor. “Anti-Batıcıyı oynamak yeter,” onların ruh hali budur. Güçlü bir ekonomiye sahip bir devlet kurmak istemiyorlar.
Hükümet ve Merkez Bankası “frene basmayı” ve “ekonominin aşırı ısınmasına son vermeyi” teşvik ediyor. Ama Lenin ve Stalin’in Rusya’nın Elektrifikasyonu Devlet Komisyonu’nun (GOELRO) temposunu yavaşlattığını ve “aşırı ısınmadan” korkarak sanayileşmeyi engellediğini hayal edebilir misiniz? Böyle olsaydı, Hitler’in askeri güçleri ile çarpışma nasıl olurdu? Şu an da tam anlamıyla bir savaş ortamı var. Ama bu saçma “yavaşlama” çağrıları yüksek sesle yankılanıyor.
Emekçiler için bu politika, durumlarının kötüleşmesi anlamına geliyor; ülke içinse, hammadde sıkıntısı içinde yerinde saymak demek. Sovyet mirasına sonsuza kadar güvenmek mümkün olmayacak. Emperyalistler arası rekabetin şiddetlenmesi, “yenilip yutulma” riskini artırıyor. Bundan kaçınmak için Rusya’nın bilimde, teknolojide, modern üretimde, kaliteli ve herkes için erişilebilir eğitimde gerçek atılımlara ihtiyacı var. Ancak durum sadece kötüleşiyor.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) her yıl 78 göstergeye dayalı olarak “Küresel İnovasyon Endeksi” sıralaması hazırlıyor. 2024’te Rusya, 133 ülke arasında sekiz basamak düşerek Ukrayna ve Kuzey Makedonya arasında 59. sırada yer aldı.
Rusya Bilimler Akademisi, dünyanın araştırma merkezleri sıralamasında 23 basamak düşerek 94. sıraya geriledi. Bunlar, KPRF’nin kararlı bir şekilde mücadele ettiği reformların sonuçları.
Açıkça görülüyor ki, durum daha da kötüleşecek. Bunun nedeni, yetkililerin Rus eğitimine taktığı prangalar. Kronik yetersiz finansman ve yoğun bürokrasinin yanı sıra, BDT içindeki Bologna sistemi ve diğer neoliberal uygulamalar bu prangaları oluşturuyor.
Nüfus, doğal olarak azalıyor. Son 10 yılda 4 milyondan fazla insan kaybettik. 2000’lerin başından bu yana nüfus, 11 milyondan fazla azaldı. Geçen yıl, ölenlerle doğanlar arasındaki fark %20 arttı; bu, yaklaşık 600 bin kişi demek.
Doğum oranı, 1999’dan bu yana en düşük seviyede. Doğum katsayısı, 2023’e kıyasla %3,3 düştü. Ölüm katsayısı ise yükseldi.
Stratejik açıdan kritik olan Uzak Doğu’da yaşam süresi, ülke ortalamasından daha kısa. Bu kaynak zengini bölgeden nüfus göçü devam ediyor. Bu durum, devletin özel dikkatini gerektiriyor. N.M. Haritonov, bu bölgelerin ve Kuzey’in çıkarlarını savunmak için tüm imkanlarını kullanıyor. Yakın zamanda V. Afonin ve yerel KPRF komiteleriyle birlikte Salekhard’da bir etkinlik düzenledi.
Yetkililer, demografi sorununu resmen kabul ediyor, ancak tüm önlemleri yüzeysel. Asıl meseleler – uygun fiyatlı konut, sosyal destek, yarına güven – giderek daha keskin hale geliyor.
Verilere göre, Moskova’da ipotekle iki odalı bir daire satın almak için ayda 500 bin rubleden fazla kazanmak gerekiyor. St. Petersburg’da 414 bin ruble gelir gerekiyor. Kazan’da 321 bin, Volgograd ve Voronej’de 170-175 bin ruble kazanmak gerekiyor. Bunlar bankaların talepleri. Yurttaşlarımızın ne kadarı bunu karşılayabilir?
Rusya’da ortalama aylık nominal maaş 88 bin ruble. Ancak bu lafta kalıyor. 2024’te medyan maaş 61 bin rubleydi. Yani çalışanların yarısı daha az parayla hayatta kalmaya çalışıyordu.
Anketlere göre, her üç Rus’tan biri sadece gıda alabiliyor. Giysi ya da ayakkabı almak onun için zor. %30’u giysi alabiliyor ama ev aletleri alamıyor. Sadece %5’i araba alabilecek durumda. Yurttaşlarımızın %60’ının acil durumlar için birikimi yok.
Borçluluk çok yüksek. Yurttaşlar, bankalara ve mikro finans kuruluşlarına 37 trilyon ruble borçlu. Borçlu sayısı artıyor. İki, üç veya daha fazla kredisi olanların sayısı da çoğalıyor.
Rusya yurttaşları dış tehditlerin derecesinin farkındalar. Halk kitlelerinde yönetime karşı biriken şikayetler yumuşatıldı. Ancak “büyük özelleştirme” gibi planların uygulanması durumunda otoritenin itibarı kesinlikle düşecektir. Bu tür şeyler, her zaman emekçilere kapitalizm çerçevesinde yönetici çevrelere güvenmenin son derece anlamsız olduğunu hatırlatır. Çıkarlarını korumak için halk kitleleri birleşmeli ve harekete geçmelidir.
KPRF Kongresine Giden Yolda
Sayın katılımcılar! Rusya Federasyonu Komünist Partisi yerel raporlama ve seçimleri tamamladı ve parti kongresinde çalışmaların sonuçlarını özetlemeye hazırlanıyor.
Bu yolda en önemli olay, Moskova’da düzenlenecek II. Uluslararası Antifaşist Forum olacak. Hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. İki yıl önce kahraman şehir Minsk’te düzenlenen ilk forumda olağanüstü bir belge kabul ettik – “İnsanlığı Faşizmden Korumak!” dünya halklarının birleşmesi için manifesto. Diğer ülkelerden fikir ortaklarımızla birlikte faşist vebaya karşı mücadelede uzlaşmazlığımızı teyit ettik. Bu yolda kararlı ve ısrarlı bir şekilde ilerlemeye devam edeceğiz.
II. Uluslararası Antifaşist Forum, 22 Nisan 2025’da başlayacak. Bu etkinlik, Lenin’in 155. doğum yıldönümü ve Sovyet halkının Büyük Yurtseverlik Savaşı’nda zaferinin 80. yıldönümü için en güzel hediye olmayı amaçlıyor. Aynı zamanda, faaliyetlerimizin tüm yönlerinde ve tüm parti örgütlerinde çalışmalarımızı güçlendirmeliyiz.
KPRF şubelerinin kabiliyetinin iyi bir sınaması, Halk Referandumu’nun organizasyonuna katılım olacaktır. Bunun anlamını ve önemini Meclis kürsüsünden ve basın toplantılarında yaptığımız konuşmalarda açıkladık. Oylamanın sürecini ülke çapındaki parti toplantısında ve dün bölgesel şube başkanlarının seminerinde ayrıntılı olarak ele aldık. Bugün Merkez Komite toplantısı, tüm komünistlere, müttefiklerimize ve destekçilerimize halk oylamasının organizasyonuna tüm sorumluluk, içtenlik ve heyecanla katılma çağrısında bulunmalıdır.
Halk Referandumu’nun yürütülmesinde, önemli görevler üstlenen genç yoldaşlarımızın tüm güçlerini ortaya koyacağına güveniyoruz. Burada G.P. Kamnev, A.V. Korniyenko, M.V. Drobot, S.E. Anihovski, V.P. Tsarihin, V.P. İsakova, R.İ. Kononenko, A.N. İvaçev, M.S. Muzaev, M.V. Prusakova, D.A. Parfenov ve daha pek çok yoldaşımıza inanıyoruz.
Merkez Komite, Halk Referandumu’nun organizasyonunda KPRF’nin milletvekili grubuna önemli bir rol vermektedir. Bu doğrultuyu N.V. Kolomeytsev aktif olarak yürütmektedir. Milletvekili desteği, protesto çalışmalarımız ve emekçilerin haklarını ve çıkarlarını korumaya yönelik diğer biçimler için son derece gereklidir. Bu faaliyetin özel bir halkası, Devlet Duması’ndaki komünist fraksiyon tarafından hazırlanan ve tanıtılan İş Kanunu tasarısının hazırlanması ve ilerletilmesidir.
KPRF Merkez Komitesi, ücretli çalışanların sendikaları ile bağların güçlendirilmesi konusunda ısrar etti. Sendikaları sola, sömürücü sınıfa karşı daha aktif bir karşı duruşa “kaydırma” ihtiyacı vurgulandı. Parti şubelerine, ücretli çalışanların iş haklarını koruma, kitlesel işçi hareketinin oluşumuna katkıda bulunma talimatları verildi.
Sendikalarla bağları güçlendirmenin yolları ve yöntemleri aranıyor. St. Petersburg Şehir Komitesi bünyesinde ve Merkez Komitesi Siyasi Eğitim Merkezi’nin himayesinde, parti-sendika seminerleri düzenleniyor. Projenin başlatıcısı O.V. Yakovenko’dur. Eğitim, yurttaşların iş haklarının korunmasını organize etme becerilerini genişletmeye olanak sağlıyor. Yakın zamanda okul öğretmenleri için bir seminer düzenlendi.
İş hakları ihlallerine yanıt vermek için Sverdlovsk Bölge Komitesi bünyesinde bir yardım hattı kuruldu. Hukuki danışmanlık hizmetleri veriliyor. Yurttaşların sorunlarının çözümüne yardımcı olunuyor. Odak noktasında maaş ve tazminat ödemelerinin yapılmaması, yasadışı işten çıkarmalar, iş gücü kaybı yer alıyor. 2024 yılında 800’den fazla çağrı işlendi. Sorunların olumlu çözümlendiği birçok örnek var. Yakın zamanda Parti hukukçuları, Beloyarsk Merkez Bölge Hastanesi doktorlarının maaşlarının artırılmasını ve psiko-nörolojik rehabilitasyon merkezi çalışanlarının ek izin hakkının korunmasını sağlamayı başardılar.
Bir dizi KPRF şubesi, Bölgelerarası Sendika “İşçi Birliği” ile aktif olarak etkileşimde bulunuyor. Örneğin, Kaluga Bölge Komitesi KPRF ve “İşçi Birliği” şubesi, eski Volkswagen Grup fabrikasının çalışanlarını birlikte koruyor, onları haksız işten çıkarmalardan kurtarıyor. Sendikadan beş temsilci KPRF’ye katıldı.
Ulyanovsk bölgesinde komünistlerin liderliğinde Koruma sendikası kuruldu. Üye sayısı 639 kişidir. 2024 yılında bir dizi hastanede adil iş yükü dağılımı, Ulyanovsk Şeker Fabrikası’nda hafta sonu ücretlerinin ödenmesi, Şehir Yolları çalışanlarına uygun çalışma koşullarının sağlanmasında yardımcı olunması başarıldı.
Saratov Bölgesi’nde, Poliplastik fabrikasında, Robert Bosch Saratov işletmesinde, Engels şehrindeki Rusya Postası’nda, Saratov’daki troleybüs deposunda ve RZD’nin üç biriminde sendika örgütleri kuruldu. Saratov Bölgesi Sendikalar Birliği aktif bir şekilde çalışıyor. Komünist milletvekillerin katılımıyla, bazı işletmelerde çalışanlar geçici sözleşmelerden kalıcı sözleşmelere geçirildi, bazı çalışanlar işten çıkarmalardan korundu ve işçilerin maaşlarına zam yapıldı.
St. Petersburg’da, “Eylem” sağlık çalışanları sendikası, yüksek öğretim çalışanları sendikası, MPRA ve Pulkovo Havalimanı yer hizmetleri çalışanlarıyla işbirliği kuruldu. Birlikte, ambulans şoförlerinin yıllarca biriken fazla mesai ücretlerinin ödenmesi sağlandı.
Altay Cumhuriyeti, Perm ve Primorye bölgeleri, Vladimir Bölgesi ve diğer bölgelerde, sendikalarla birlikte yurttaşların işçi haklarının geri kazanılmasında somut sonuçlar elde edildi.
Kamçatka Bölgesi’nde, yoldaşlarımız “Kuzeydoğu Onarım Merkezi” sendikasıyla birlikte, çalışanlar lehine işverenle bir görüşme yapıyor.
Leningrad Bölgesi’ndeki Vıborg İlçe Komitesi’nin aktifliği sayesinde, Svetogorsk Selüloz-Kağıt Fabrikası’nda vardiya sistemi işçiler lehine değiştirildi.
Komünistler, Lenin Komsomolu, Savaş Çocukları, Sovyet Subayları Birliği, Rusya’nın Umudu ve bölgelerdeki toplumsal örgütlerle birlikte yurttaşların haklarını savunmada yardımcı oluyor. Örneğin, Magnit mağaza zincirinde sendika aktivistlerinin haklarının ihlal edildiği iddialarını, Devlet Duması milletvekili V.P. İsakova araştırdı. Bazı durumlarda sorumlular cezalandırıldı.
2024’te Altay Bölgesi bütçesinden, ambulans istasyonu çalışanlarına ek ödeme dişe diş uğraşarak alındı. Bunun için milletvekilleri M.N. Prusakova ve A.V. Kurinniy aktif bir şekilde çaba gösterdi. Bölgede mücadele devam ediyor.
Konut ve kamu hizmetleri sektöründe çok sayıda işçi hakkı ihlali tespit ediyoruz. Bu sektörün kamulaştırılması, doğal olarak Halk Referandumu’muzun sorularından biri oldu. Aşırı yüksek tarifeler, altyapıya duyarsızlık, çalışanlara ve halka karşı ilgisizlik burada adeta çiçek açtı.
2022 yılında Lipetsk’te su temini ve atık su hizmetlerinin tekelci RVK-Lipetsk şirketine devredilmesinden ve belediye kuruluşu LGEK çalışanlarının zorla RVK’ya geçirilmesinden sonra, ücretler neredeyse 4 kat düşürüldü. Lipetsk Bölge Konseyi’ndeki KPRF fraksiyonu, işçilerin sendika kurmalarına, maaşların yeniden hesaplanmasına ve alınamayan fonların ödenmesine yardımcı oldu.
Nijniy Novgorod bölgesinde Belediye Hizmetleri Alanında Tüketici Haklarının Korunması organizasyonu ile birlikte, onlarca aileye belediye hizmetlerinin ücretlendirilmesi, büyük çaplı tamirat ve hizmet kalitesi sorunlarını çözmede yardımcı olundu.
Hantı-Mansi Özerk Bölgesi’nde komünistlerin protesto dalgası ve baskısı, elektrik faturalarındaki zamlara karşı sonuç verdi. 20 Şubat’ta Rusya Hükümeti, sübvansiyonlu tüketim sınırını artırdı. Ancak tarife ağının düşürülmesi için mücadele sürüyor.
Komünistler sıklıkla çevrenin korunması için harekete geçiyor. Örneğin, Yaroslavl Bölge Komitesi, Tutayev şehrinde ve bölgenin Frunze ilçesinde atmosferin zararlı emisyonlarla kirlenmesine karşı mitingler düzenledi. Halk protestosu valiyi harekete geçmeye zorladı.
Kostroma KPRF şubesi, yerel sakinlerle birlikte Nerekhta ilçesindeki yasadışı Kamenka çöplüğünün kapatılmasını sağladı. Bir sonraki görev, yetkilileri toprakların ıslahını yapmaya zorlamak.
Buryatya komünistleri 2024 yılında Ulan-Ude’nin “yeşil akciğerlerini” korumak için ayağa kalktı. Mahkumlar için yeni bir hapishane inşaatı uğruna 160 hektar ormanın yok edilmesi planlanıyordu. Kitlesel protesto rolünü oynadı – inşaattan vazgeçildi.
Bir dizi bölge için gerçek bir felaket haline gelen sel felaketleri oldu. Omsk Bölge Komitesi KPRF, Ust-İşim köyü sakinlerine sürekli yardım organize etti. Dayanışma karşılık buldu: yakın zamanda köyde partinin bir temel örgütü kuruldu.
Komünistler, Orenburg bölgesindeki sel mağdurlarına yardıma koştu. Gıda ürünleri ve temel ihtiyaç maddeleri Volga ve Sibirya federal bölgelerindeki KPRF şubelerinden geldi. İ.İ. Kazankov büyük yardım sağladı. Zvenigovski et kombinası ve Huzangayevski Tarım Üretim Kooperatifi onlarca ton tahıl, su ve konserve et gönderdi.
M.A. Amelin liderliğindeki Orenburg’daki yoldaşlarımız, geçici barınma merkezlerinde yardım ve hukuki destek sağladı. Orenburg Şehir Konseyi’ndeki KPRF fraksiyonunun başkanı D.D. Baturin, buzlu suya batan 50’den fazla kişiyi kurtardı.
Devlet Duması’ndaki KPRF fraksiyonunun katılımıyla, Rusya Hükümeti düzeyinde, mağdurlara konut için tazminat miktarı artırıldı. Milletvekillerimiz, konut inşaatı ve ödemelerinin sürekliliğini denetliyor.
Pratik şunu kanıtlıyor: “Sosyal devlet” sözlerine somut bir içerik kazandırabilecek tek güç komünistlerdir. Gerçek bir sosyal devlet, sosyalizm inşa eden devlettir.
Değerlendirmeler, Yaklaşımlar, İlkeler
Savaş koşulları, egemenliğimiz için ve onurlu, bağımsız kalkınmamız için mücadele, Rusya’yı ve yurttaşlarını dayanıklılık sınavından geçiriyor. Bu tür tarihsel meydan okumaları, ancak ortak idealler ve değerlerle birleşmiş bir toplum tarafından başarıyla aşılır. Zaferler kazanarak, bu toplum daha güçlü hale gelir ve geleceğin yeni ufuklarını açar.
Sovyet Devleti’nin büyük örneği, bunu fazlasıyla kanıtladı. Onun sağlamlığı ve gücü, 27 milyon can alan korkunç bir savaşla sınandı. Babalarımız ve dedelerimiz, iğrenç ve güçlü bir düşmanı yendi. Eşitlik ve adalet değerleri, kötü niyetli Nazi ideolojisine üstün geldi. Sovyet halkı, savaşı daha da birleşmiş ve güçlü bir şekilde tamamladı.
Ahlaki sağlamlıkla birlikte ülkenin potansiyeli de büyüdü. Sağlam bir savunma kalkanı oluşturuldu. Nükleer denge sağlandı. Uzaya atılım gerçekleştirildi. Barışçıl atom kullanımı başladı. SSCB’nin sosyal, ekonomik, bilimsel ve teknik başarıları tüm dünyayı etkiledi. Bu zafer döneminin özü ve ölçeği, Nisan ayının ikinci haftasında Devlet Duma’sında düzenlediğimiz “Büyük Zaferin Temelleri” sergisinde canlı bir şekilde gösterildi.
Bugün Rusya’nın sadece bizi yok etmek isteyen düşmana karşı zafere değil, aynı zamanda adaletsizliği doğuran, gelişmeyi engelleyen ve geleceğe olan inancı zayıflatan unsurlar üzerinde ikna edici bir zafere ihtiyacı var. Egemenliğin korunması için kitlesel yoksulluğun, demografik krizin ve teknolojik geri kalmışlığın aşılması giderek daha acil hale gelmektedir.
Rus Medeniyetimizi gömmek için küreselciler beşinci kola dayanıyorlar. Ortak çabalarıyla 40 yıldır ülkenin ekonomik yapısını kırıyor, halkın kültürel değerlerini baltalıyor, tarihsel nihilizmi yetiştiriyorlar. Kararlı bir şekilde ilerlemek için, bu çürük mirası bir kenara atmamız gerekiyor.
Rusya’nın geleceği ancak temelden farklı – zafer kazanan ve adil – temeller üzerine inşa edilebilir. Bunların ideolojik temeli yalnızca sosyalizm olabilir. Ve pratik bunu zaten kanıtladı.
Devlet inşasında, Rusya’nın onsuz yapamayacağı şeylerin açık bir şekilde anlaşılması gerekiyor.
Birincisi, ulusal tarihimizin derslerinin ve büyük Sovyet deneyiminin derinlemesine kavranması.
Tarihsel zirvelerimiz, ufkun ötesine bakmamızı sağlar. V.V. Çikin ve B.O. Komoski ile yaptığımız ayrıntılı söyleşide bunu hatırlattık. Pravda ve Sovetskaya Rossiya’da “Tarihi Bilmeden Ne Yaratıcılık Ne de Zafer Olur” başlığıyla yayımlanan bu röportaj, partimizin son yıllardaki birçok düşüncesini ve sonucunu özetliyor.
İkincisi, gerçek yurtseverlik. Bu, güzel ve dışarıdan doğru görünen sloganlara indirgenmez. Yurtseverlik, ailede ve okulda başlar, Anayurt’a sadık ve onun dönüşümüne hizmet etmeye hazır insanlar yetiştirir. Devletin diğer tüm kurumları, Anayurt sevgisini, ahlakı, ilkeli olmayı ve çalışkanlığı teşvik etmeye yardımcı olmalıdır.
Üçüncüsü, ekonomik egemenlik ve gıda güvenliği. Sanayi ve kamu altyapısının kapsamlı bir şekilde yenilenmesi gereklidir. Konut ve kamu hizmetlerindeki yıpranma kritik bir seviyeye ulaştı ve durum sadece kötüleşiyor. Kırsal kalkınma programları kısıtlanıyor. Ve tüm bunlar, devletin mali imkanları olduğu halde gerçekleşiyor.
Dördüncüsü, kitlesel yoksulluk ve sefalete karşı zafer. Kapitalizm oligarklara güvenilir bir şekilde hizmet ediyor. Onlar muazzam bir şekilde zenginleşirken, milyonlarca insanı yoksulluğa sürüklüyorlar. Hayatta kalmak için yurttaşlar, ağır bir borç yüküne mahkum oluyor. Bankalara olan toplam borçları, federal bütçe büyüklüğüne yaklaşıyor. Birden fazla çocuğu olan her üç aileden biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu sırada binlerce yeni daire satılmadan bekliyor.
Beşincisi, üstün bilim ve eğitim, yüksek kültür. İktidar, KPRF’nin “Herkes İçin Eğitim” programını görmezden gelmeye devam ediyor. Ancak bu alana GSYİH’nin sadece %3’ünden biraz fazlasını ayırarak, yüksek düzeyde gelişmiş ve başarılı bir ülke inşa edilemez. Bu, gereken miktarın yarısı kadar! Yıl sonuna kadar, Sosyal-Eğitim Forumu düzenleyecek, birikmiş sorunları dikkatle inceleyecek ve çözüm yolları önereceğiz.
Altıncısı, emekçilerin siyasi haklarının yeniden tesis edilmesi. Birleşik Rusya, demokratik seçim sistemini tamamen yıkmaya hazır. Ancak seçimleri her ne pahasına olursa olsun iktidarı elinde tutmak için özel bir operasyona dönüştürdüğünüz yerde birlik olmaz. Elektronik uzaktan oylama, üç günlük oylama, evde oylama ve seçim hileleri – bunlar yurttaşların seçme ve seçilme anayasal hakkına yapılan saldırıdır.
KPRF, Rus siyasetini hile ve soygundan arındırmayı öneriyor. Seçim Kanunu tasarımızda öngörülen dürüst bir seçim sistemi yerine ülkeye seçimlerin tam bir suistimalini sunmaları utanç vericidir. Ancak onlar için bu bile yeterli değil. Yerel yönetimleri öldüren bir yasa tasarısı sundular.
Yüzyıllar boyunca halkımız, iktidarın kolektif gerçekleştirilme biçimlerini aradı. “Demokratlarımız” bu tarihsel deneyimi çöpe atmaya çalışıyor.
Yedincisi, demografik nüfus azalması felaketin üstesinden gelmek. Doğum oranında kararlı bir artış, ülke için stratejik öneme sahiptir. Bu özellikle Rusya’nın merkezine, Sibirya’ya ve Uzak Doğu’ya ilişkindir. Birikmiş sorunları çözmek için aile, annelik ve çocukluğun güvenilir bir şekilde desteklenmesi gereklidir. Böyle bir sistemi oluşturmak için N.A. Ostanina liderliğindeki ekibimiz çok şey yapıyor.
Sekizincisi, göçün akıllıca düzenlenmesi. Göç tehdidi çığlıklarına değil, soruna doğru bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Pek çok yetkili, çözüm yokmuş gibi davranıyor. Ama biz, Belarus’un başarılı deneyimini derinlemesine inceledik ve sunduk. Kardeş cumhuriyet, göçün tehdit kaynağı değil, ülkenin kalkınmasına ve halklar arası bağların güçlenmesine yardımcı olabileceğini gösterdi.
Dokuzuncusu, Rusya’nın güçlü bir orduya ihtiyacı var. Bunu, ileri bir askeri-sanayi kompleksi desteklemeli. Silahlı Kuvvetler’de, aileleri sosyal olarak korunan yurtseverler hizmet etmeli.
Onuncusu, yüksek memurlar düzeyinde yozlaşmanın aşılması. Sovyet döneminin yönetici kadro potansiyelinin tükenmesi, profesyonellik, sorumluluk ve dikkat eksikliğine yol açıyor. Bu, son yılların trajedileriyle doğrudan bağlantılı – Crocus’taki vahşi terör saldırısından Karadeniz’deki tanker facialarına kadar. Durum, Stalin’in “Kadrolar her şeyi belirler” ilkesini keskin bir şekilde hatırlatıyor. Devletçi yöneticiler olmadan ne ekonomik başarılar ne de güvenlik mümkün.
Burjuva yönetici, hızlı ve durumsal kâr düşünür. Sovyet yöneticisi, ülkenin ve halkın çıkarları ölçeğinde düşünürdü. Bu yüzden SSCB, şimdi görmediğimiz başarılarla dünyayı şaşırtabiliyordu. Bu, sosyalizmin lehine bir başka büyük savunu.
Çin’in Başarılı Deneyimi
Rusya’nın tüm yaşam düzeninin köklü bir şekilde sola dönmesi, anın görevidir. Çin’in deneyimi, bu seçimin doğruluğunu kanıtlıyor. Küresel kapitalist ekonomiye entegre olsa bile, Çin sosyalizme bağlı kaldığı için diğer herkesten çok daha etkili oldu.
Washington’un Pekin’e artan düşmanlığı, Çin’deki anti-komünist “devrim” umutlarının çöküşüyle bağlantılıdır. Aksine, ÇKP ısrarla ülke yaşamında sosyalizm ilkelerini güçlendiriyor. ÇHC Başkanı Xi Jinping, sosyalizme bağlı kalmanın ve Marksizmin gelişimindeki başarılarla hareket etmenin önemini sürekli vurguluyor. KPRF şunu kanıtlanmış olarak kabul ediyor: krizlere karşı en iyi aşı sosyalizmdir. Rusya’ya ülkenin stratejik görevlerine cevap veren finansal ve ekonomik bir sistem gereklidir. Ve ülke, bir bürokratlar şirketi değildir. Ülke, halkındır – işçiler, köylüler, aydınlar ve tüm emekçi çoğunluktur. Sosyal adalet, kapitalistlerin zenginleşmesi değil – işte en doğru kalkınma stratejisi budur.
KPRF, halka bir Zafer Programı sunuyor. Programın çıkış noktası, ekonominin stratejik sektörlerinin devlete ait olması gerektiğidir. Ülkenin kaynakları açgözlü zenginlere değil, halka hizmet etmelidir!
Emekçilerin Dayanışması ve Komünist Parti
Proletarya, köylüler ve tüm emekçiler çıkarlarının korunmasına ihtiyaç duyarlar. Sermayenin gücü ne kadar büyükse, halk kitleleri o kadar fazla örgütlenmeye ihtiyaç duyar. Ve her şeyden önce, güçlü bir proleter ideolojiye sahip ileri bir partiye ihtiyaçları vardır.
Rusya’nın emekçileri, Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin her zaman ve her yerde onların çıkarlarını savunduğunu bilmeli ve görmelidir – kararlı, samimi, güvenilir ve her gün. Bu bizim görevimizdir, değerli yoldaşlar!
KPRF’yi kendi partileri olarak gören emekçiler, komünistlerin örgütlenmesinde aktif bir tutum alabilir ve almalıdırlar. Onlara bir kez daha söylemeliyiz: KPRF, işçi karakterinize ve köylü zekânıza, örgütlülüğünüze, öz disiplininize ve talepkârlığınıza, eleştirinize ve her birimizden hesap sormanıza ihtiyaç duyuyor!
Ortak görevimiz: işçi dayanışmasını kararlı bir şekilde güçlendirmektir!
Dayanışma, sosyal adalet mücadelesinin temel unsurudur. Bu, yaşam kalitesi ve insan onuru meselesidir. Bu, halkı oluşturan büyük çoğunluğun yaşamıyla ilgili bir meseledir.
İşçilerin dayanışması, zaman zaman gösterilmesi yeterli olan bir şey değildir. Ancak birleşerek siyasi bir güç haline geliriz. Ancak birleşerek sermayeye ve bürokrasiye taleplerimizi iletebiliriz. Onların muazzam imkânları var – finansal, idari, polisiye. Bizim imkânlarımız ise kitlesellik ve birlik, sosyalizm fikirleri ve haklı olduğumuza dair inançtır.
Bugünkü Rusya’da emekçilerin dayanışması yetersizdir. Bu büyük ve acil bir sorundur. Ve bu sorunla karşılaşan bir komünist, işçileri küçümseyerek onları suçlama hakkına sahip değildir. Partimiz, fiziksel ve zihinsel emek proletaryasının sınıf çıkarlarını tam olarak anlamasına yardımcı olmak için vardır.
Bugün dünya sol hareketindeki durum, 19. ve 20. yüzyılların dönüm noktasını hatırlatıyor. O zaman “ekonomizm”, “yasal Marksizm” ve Bernsteinizm taraftarları, proleterlerin dikkatini zafer yolundan çıkmaz yola çeviriyorlardı. Siyasi sisteme dokunmadan işçi sınıfının durumunun kısmen iyileştirilmesini savunuyorlardı. Onlar mücadelenin ana aracı olarak parlamenter faaliyeti görüyorlardı.
Bu tür tutumlar sadece bir sapma değildir. Bunlar doğrudan ihanete götürür. Komünistler olarak böyle üzücü bir durumdan kaçınmak için, partimizin proleter karakterini hatırlamalı, emekçilerin çıkarlarını kararlılıkla ifade etmeli, parlamenter mücadeleyi bu çıkarlara tabi kılmalıyız. Ve her genç komünist, program belgelerimizi iyi öğrenmelidir. KPRF’nin Programı özellikle, partinin parlamenter faaliyeti bir sınıf mücadelesi biçimi olarak gördüğünü vurgulamaktadır.
Lenin’in belirttiği gibi, Bernstein ve takipçileri “sosyalizmin bilimsel olarak temellendirilmesi ve onun gerekliliğini ve kaçınılmazlığını kanıtlama olasılığını” reddediyorlardı. Artan yoksulluk, proleterleşme ve kapitalist çelişkilerin keskinleşmesi gerçeğini inkar ediyorlardı. Mücadelenin “nihai hedefi” kavramı geçersiz ilan ediliyordu. Bu bağlamda, Vladimir İlyiç’in vurguladığı gibi, “proletarya diktatörlüğü fikri reddediliyor; liberalizm ve sosyalizm arasındaki ilkesel karşıtlık inkâr ediliyor; sınıf mücadelesi teorisi reddediliyordu.”
Bu ideolojik sahtekârlığın mirası bugün de yaşıyor. Örneğin Trump, Biden ekibini eleştirirken, küreselcilerin neoliberalizmini ve komünistlerin sosyalizmini, bu ikisinin zıtlığına rağmen kolayca birlikte dile getirebiliyor. Aynı şeyi, bir televizyon kanalından diğerine geçen Rus uzmanların önemli bir kısmı da yapıyor. Döneklerin peşinden giden Avrupalı solcular ise sosyalist hareketin özünü unuttular. Bugün onlar, proleter mücadelenin ilkelerinden vazgeçtiler, onun yerine, anormal, normal olmayan cinsel yönelimlerin “hakları” için mücadele ediyorlar.
Uluslararası faaliyetimiz sol hareketin birleşmesine hizmet etmelidir. Ve bu iş iki alanı hedeflemelidir.
Birincisi, diğer ülkedeki sağlam Marksist-Leninist zemindeki Komünist partilerdir. İkinci alan ise, emekçilerin çıkarlarını savunmaya hazır, bunları “toplumsal cinsiyet” ve diğer yanlış hedeflerle bulandırmayan tutarlı sol güçlerdir. Birliğimiz için temel zemin, adalet için mücadele, emperyalizme, neo-faşizme ve NATO saldırganlığına karşı duruştur.
Bugün Lenin’in şu sözleri yeniden günceldir: “Bu Marksist unsurları – başlangıçta ne kadar az sayıda olurlarsa olsunlar – bir araya getirmek, onların adına şimdi unutulmuş gerçek sosyalizmin sözlerini hatırlatmak, tüm ülkelerin işçilerini şovenistlerle bağlarını koparmaya ve Marksizmin bayrağı altında toplanmaya çağırmak – işte günün görevi budur.” Tutumumuzu açıklamak, ideolojik mücadele yürütmek, sol hareketi neoliberallerle işbirliği yapanlardan temizlemek – bunlar anın en önemli görevleridir.
Bu çalışmada pek çok müttefikimiz olacak. Bu, hareketimizin hedeflerini doğru belirlemesine, tereddütleri aşmasına, fiziksel ve zihinsel emek proleterlerin çıkarlarını kararlılıkla savunmasına, sosyalizm için mücadele edenlerin saflarını güçlendirmesine yardımcı olacaktır.
Sonuç: Gelecek Sosyalizmindir
Rusya’ya zorla dayatılan kapitalist barbarlık yolu – bu bir çıkmaz yoldur. Geleceğin yolu sosyalizmin yoludur! KPRF’nin Devlet Duması’ndaki “Büyük Zaferin Temelleri” sergisinde Sovyet Mareşal Georgi Jukov‘un olağanüstü bir alıntısı kullanıldı. Onun sözlerine kulak verelim:
“Zaferimizin anlamını anlamak için, karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi iyi bilmek gerekir. Her şey tehlikedeydi: üzerinde yaşadığımız toprak – faşistler onu almak istiyorlardı; toplumsal düzenimiz – faşistler için bu, dünya hakimiyetine ulaşmanın önündeki ana engeldi; ülkemizin halklarının varlığı tehdit altındaydı. Faşistlerin planına göre, işgal edilen bölgelerin nüfusu ya imha edilecek ya da Nazi imparatorluğunun işgücüne dönüştürülecekti.
Neredeyse tüm Avrupa faşizm tarafından yenildiğinde biz faşizmle çarpıştık. İnsanlığın son umudu olarak savaştık. 1941’de dünya nefesini tuttu: dayanacak mıyız yoksa faşistler burada da üstünlük sağlayacak mı? Bizim için bu çarpışma en büyük sınavdı. Sosyal sistemimizin yaşayabilirliği, komünist ahlakımız, ekonomimizin gücü, ulusların birliği, kısacası 1917’den sonra inşa edilen her şey test ediliyordu.
Biz kazandık. Ordumuz sadece işgalcileri topraklarımızdan süpürmekle kalmadı, aynı zamanda Avrupa’yı faşizmden kurtardı. Devletimizin dünya otoritesi muazzam büyüdü. Dünya üzerindeki milyonlarca insanın sosyalist sisteme olan inancı güçlendi. İşte Zaferimizin anlamı budur.”
Sovyetler Birliği Mareşali’nin bu net ve güçlü ifadesinde, geçen yüzyılın büyük olaylarının tüm özü yatıyor. 20. yüzyılda SSCB’nin zaferleri büyük ölçüde insanlığın kaderini belirledi. Büyük Ekim Devrimi, dünya gelişiminin sosyalizme yönelmesini sağladı. Büyük Zafer onun inanılmaz gücünü kanıtladı. Dünyanın emekçileri, daha önce görülmemiş sosyal, çalışma ve sivil haklar kazandılar. Halklar daha iyi bir dünya için umut buldular. Kızıl bayrağımız sadece işçilerin ve köylülerin hakları için mücadelede büyük fedakârlıkların simgesi olmadı. O, büyük zaferlerin ve başarıların sembolü haline geldi.
Hitler faşizmi ve Japon militarizmi üzerindeki Büyük Zaferin 80. yıldönümü arifesinde, bu zaferin mirasçıları olma onurunu layıkıyla taşıyacağımıza, babalarımızın ve dedelerimizin mirasına sahip çıkacağımıza yemin ediyoruz.
Rusya halkına ve partimize dürüstçe hizmet edeceğimize yemin ediyoruz!
Sosyal adalet mücadelesinde yeni zaferler için elimizden gelen her şeyi yapacağımıza yemin ediyoruz!
Gelecek Sosyalizmindir!