Putin’in Şanghay İş birliği Örgütü’nün Tianjin Zirvesi Öncesi Önemli Röportajı  

Putin: Çin-Rusya İşbirliği Çok Derin Tarihi Köklere Sahip Sarsılmaz Bir İlişki; Rusya’nın Kesin Tercihi Küresel Güney Ülkelerinin Yanında Durmak  

“İttifak ve Müttefik” sözcüğünün Kullanılmadığı  Yeni Rusya Vizyonu

Çeviren: Mehmet Yüce

Not: Çin’de Şanghay İş birliği Örgütü Zirvesi başlıyor. Zirveye Putin’de katılıyor. Putin daha sonra da Çin’in Japon faşizmine karşı kazandığı zafer gününe katılacak. Çin Xinhua gazetesi ziyaret öncesi Putin’le bir röportaj yayınlamış. Bu röportaj  ulusal Rusya’nın 2020’lere doğru dünyadaki uluslararası siyasi güçler mevzilenmesinde bilinçli bir tercihle ilerici güçlerin ve sosyalizm güçlerinin yanında Küresel Güney’in kararlı destekçisi konumunu tercih ettiğini açıkça gösteriyor. dipnot  Dipnot: Putin, 10 Kasım 2024 Pazar günü, Rusya’nın güneybatısındaki Soçi’de düzenlenen Afrika liderleri yapılan Rusya-Afrika İşbirliği Forumu’nda, Moskova’nın Afrika’ya “tam destek” vereceğini taahhüt etti. Putin, “Ülkemiz, farklı sektörlerdeki Afrikalı dostlarımıza tam destek vermeye devam edecek” dedi. Putin, Rusya’nın Afrika ülkelerine “sürdürülebilir kalkınma, terör ve aşırılıkla mücadele, salgın hastalıklarla mücadele, gıda sorunları ve doğal afetlerin sonuçları” konusunda yardımcı olabileceğini de garanti etti. Hafta sonu düzenlenen konferans, daha önce düzenlenen 2019 ve 2023 Rusya-Afrika İşbirliği Forum’larının devamı niteliğinde.  

Putin hem SSCB’nin Hitler faşizmine karşı yürüttüğü Anayurt savaşını hem de doğuda Çin halkının Japon faşizmine karşı verdiği mücadeleyi son derece bilimsel bir anlayışla değerlendiriyor. İlgiyle okudum ve düşündüm ki tarihe böyle bakması anlaşılır bir şey. Adam okul hayatı boyunca tarihi Sovyet okullarında anlatıldığı gibi öğrenmiş. Putin’i Deniz’in adı geçince coşkuyla slogan atan CHP’ye üye olmuş eski devrimcilere benzettim. Zaten KP üyelik kartını da yırtıp atmamış, çekmecesinin gözüne koymuş, bir yerde okumuştum. Putin’in Xi Jinping değerlendirmesi de ilginç, metnin içinde mevcut

Putin’in Çin ziyareti öncesi röportajı

Rusya Devlet Başkanı Putin, 2. Dünya savaşı mirası, ekonomik bağlar, stratejik iş birliği ve ortak uluslararası hedefler hakkında konuştu…

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin ziyareti öncesinde Xinhua Haber Ajansı’na verdiği yazılı röportajda, Rusya ile Çin arasındaki derinleşen ittifakı özetledi, iki ülkenin ortak tarihi mirasına ve çok kutuplu küresel düzenin inşasına yönelik ortak vizyona vurgu yaptı.

Putin, dost Çin’in Batılı güçlerin tarih revizyonizmine karşı ortak duruşunu övdü ve ticaret, enerji, eğitim, savunma ve çok taraflı diplomasi alanlarında geniş bir iş birliğinin altını çizdi. Kremlin tarafından yayınlanan röportajın tam metni aşağıdadır:

Soru: Bu yılın Mayıs ayında, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping Rusya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve Büyük Vatanseverlik Savaşı’ndaki Zafer’in 80. yıldönümü kutlamalarına katıldı. Bu ziyaret oldukça başarılı geçti. Sizin de yakında Çin’e ziyaretiniz bekleniyor. Yaklaşan ziyaretten beklentileriniz neler? Son on yıldır, siz ve Devlet Başkanı Xi yakın temaslarınızı sürdürdünüz ve ikili ilişkilerin istikrarlı gelişimini şekillendirip yönlendirdiniz. Devlet Başkanı Xi Jinping’i bir lider olarak nasıl tanımlarsınız?

Putin: Dostumuz Çin Devlet Başkanı Xi Cinping’in Mayıs ayında Rusya’ya yaptığı ziyaret gerçekten de büyük bir başarıydı, uluslararası alanda geniş yankı buldu ve ülkemizde büyük saygı gördü. Ziyaret, bizim için kutsal bir tarih olan Büyük Vatanseverlik Savaşı Zaferi’nin 80. yıldönümüne denk geldi ve bu da Rus-Çin ilişkilerinin daha da gelişmesine derin sembolik bir önem kazandırdı. Halklarımızın iyi komşuluk, dostluk ve uzun vadeli, karşılıklı yarar sağlayan iş birliği geleneklerini güçlendirme yönündeki stratejik tercihini bir kez daha teyit ettik.

Çin lideri, Moskova’daki kutlamaların baş onur konuğuydu. Üst düzey görüşmelerimiz sırasında, ülkelerimiz arasındaki iş birliğinin temel konuları hakkında oldukça verimli bir tartışma gerçekleştirdik. Sonuç olarak kapsamlı bir ortak bildiri yayınlandı ve kapsamlı bir belge imzalandı.

Çok yakında, Devlet Başkanı Xi’nin daveti üzerine Çin’e tekrar bir ziyaret gerçekleştireceğim. Çin’in başkanlığında Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine ev sahipliği yapacak olan Tianjin şehrini ziyaret etmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Zirvenin Örgüte güçlü bir yeni ivme kazandırmasını, güncel meydan okumalara ve tehditlere yanıt verme kapasitesini güçlendirmesini ve ortak Avrasya coğrafyamızda dayanışmayı güçlendirmesini bekliyoruz. Tüm bunlar, daha adil olan bir çok kutuplu dünya düzeninin şekillenmesine yardımcı olacaktır.

Rusya-Çin görüşmeleri

Rusya-Çin görüşmelerine gelince, bunlar Pekin’de gerçekleşecek. Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile siyasi ve güvenlik iş birliği ile ekonomik, kültürel ve insani bağlar da dahil olmak üzere ikili gündemimizin tüm yönleri hakkında derinlemesine görüşmeler yapmayı dört gözle bekliyorum. Ayrıca, her zaman olduğu gibi, güncel bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunacağız.

Pekin’de, militarist Japonya’yı birlikte yenerek İkinci Dünya Savaşı’nı nihai sonuca ulaştıran babalarımızın, büyükbabalarımızın ve büyük büyükbabalarımızın ortak kahramanlık eylemlerini de anacağız. Halklarımızın kardeşliğini kanlarıyla mühürleyen, devletlerimizin özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunan ve egemen kalkınma haklarını güvence altına alanların anısını onurlandıracağız.

Devlet Başkanı Xi Jinping, ülkesinin tarihine büyük bir saygıyla yaklaşıyor; bunu kendisiyle yaptığım kişisel görüşmelerden biliyorum. Büyük bir dünya gücünün gerçek bir lideri, güçlü iradeli, stratejik vizyona ve küresel bakış açısına sahip, ulusal çıkarlarına olan bağlılığından asla ödün vermeyen bir adam.

Uluslararası ilişkilerde bu zorlu ve kritik anda böyle bir kişinin dümenin başında olması Çin için olağanüstü bir önem taşıyor. Çin Devlet Başkanı, bugün yabancı ortaklarla saygılı ve adil bir diyaloğun nasıl olabileceği ve olması gerektiği konusunda tüm dünyaya örnek teşkil ediyor. Rusya olarak, Çin liderinin kapsamlı ortaklığımızı ve stratejik iş birliğimizi ilerletme konusundaki samimi kararlılığına büyük değer veriyoruz.

Soru: Asya ve Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın başlıca cepheleri olan Çin ve Sovyetler Birliği, muazzam fedakarlıklar yaptı ve faşizme karşı küresel mücadelede zafere önemli katkılarda bulundu. Sizce, günümüzün karmaşık uluslararası ortamında bu Zafer’in anısını korumanın önemi nedir? Uluslararası arenada bazı güçlerin tarihi gerçeği çarpıtmaya çalıştığı bir dönemde, Çin ve Rusya ortak tarihi hafızalarını nasıl savunmalıdır?

Putin: Daha önce de belirttiğim gibi, bu yıl Çinli ve diğer dostlarımızla birlikte, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunu getiren Büyük Vatanseverlik Savaşı’ndaki Zafer’in ve militarist Japonya’nın teslim olmasının 80. yıl dönümünü anıyoruz.

Sovyetler Birliği ve Çin halkları, savaşın en ağır yükünü taşıdı ve en ağır kayıpları verdi. İşgalcilere karşı mücadelede en büyük zorluklara göğüs gerenler ve Nazizm ile militarizmin yenilgiye uğratılmasında belirleyici rol oynayanlar bizim vatandaşlarımızdı. Bu çetin sınavlar sayesinde, dostluk ve karşılıklı yardımlaşmanın en güzel gelenekleri oluşturuldu ve güçlendirildi; bu gelenekler bugün Rus-Çin ilişkilerinin sağlam bir temelini oluşturmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı’nın tam anlamıyla patlak vermesinden önce, 1931 yılında Japonya’nın Çin’e karşı haince bir saldırı savaşı başlattığı sırada bile, Sovyetler Birliği’nin Çin halkına yardım elini uzattığını hatırlatmak isterim. Binlerce Sovyet subayımız askeri danışman olarak görev yaptı, Çin ordusunun güçlendirilmesine yardımcı oldu ve muharebe operasyonlarında rehberlik etti. Sovyet pilotları da Çinli silah arkadaşlarıyla birlikte cesurca savaştı.

Sovyetler Birliği, Ekim 1937 ile Haziran 1941 arasında Çin’e 1.235 uçak, binlerce top, on binlerce makineli tüfek, mühimmat, teçhizat ve malzeme tedarik etti. Ana güzergah, Orta Asya üzerinden Çin’in Şincan Eyaleti’ne uzanan bir kara koridoruydu. Sovyet uzmanları, kesintisiz teslimatı sağlamak için rekor sürede bir karayolu inşa etti.

Tarihsel kayıtlar, bu muharebelerin ölçeği ve vahşeti konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmıyor. Çin Komünist güçlerinin beş milyonluk bir nüfusu Japon işgalinden kurtardığı meşhur Yüz Alay Taarruzu’nun büyük önemini hatırlıyoruz. Ayrıca, Sovyet birliklerinin ve komutanlarının Japonya ile Hasan Gölü ve Halhin Gol Nehri’nde giriştikleri çatışmalardaki eşsiz başarılarını da hatırlıyoruz. 1939 yazında, efsanevi komutanımız Georgy Jukov, Moğol bozkırlarında ilk büyük zaferini kazandı ve bu zafer, Berlin-Tokyo-Roma Faşist Mihveri’nin daha sonraki yenilgisinin habercisi oldu. 1945’te Mançurya Stratejik Taarruz Harekâtı, Kuzeydoğu Çin’in kurtarılmasında belirleyici bir rol oynayarak Uzak Doğu’daki durumu kökten değiştirdi ve militarist Japonya’nın teslim olmasını kaçınılmaz kıldı.

Rusya’da, Çin’in kahramanca direnişinin, Japonya’nın 1941-1942’nin en karanlık aylarında Sovyetler Birliği’ni arkadan bıçaklamasını engelleyen en önemli etkenlerden biri olduğunu asla unutmayacağız.

Bu Çin desteği, Kızıl Ordu’nun Nazizmi ezmeye ve Avrupa’yı özgürleştirmeye odaklanmasını sağladı. İki ülke arasındaki yakın iş birliği, Hitler karşıtı koalisyonun kurulmasında, Çin’in büyük bir güç olarak güçlenmesinde ve savaş sonrası düzeni şekillendiren ve sömürgecilik karşıtı hareketin yeniden canlanmasına yardımcı olan yapıcı tartışmalarda da önemli bir unsurdu.

Gerçek vatanseverlik ve cesaret sergileyen, tüm zorluklara göğüs geren ve güçlü ve acımasız düşmanları yenen yurttaşlarımızın anısını onurlandırmak kutsal görevimizdir. Tüm gazilere ve gelecek nesillerin özgürlüğü ve ülkelerimizin bağımsızlığı için canlarını feda edenlere derin saygılarımızı sunuyoruz. Çin’in kurtuluşu için verilen savaşlarda canlarını feda eden Kızıl Ordu askerlerinin anıtlarını özenle koruduğu için Çin’e minnettarız.

BATIDA SUÇLARI GİZLEYEN TARİH REVİZYONİZMİ

Geçmişe karşı böylesine samimi ve sorumlu bir tutum, Sovyet askerlerinin ve kurtarıcılarının anıt ve mezarlarının barbarca tahrip edildiği veya tahrip edildiği, sakıncalı tarihi gerçeklerin silindiği bazı Avrupa ülkelerindeki durumla taban tabana zıttır.

Bazı Batılı devletlerde İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarının fiilen revize edildiğini ve Nürnberg ve Tokyo mahkemelerinin kararlarının açıkça göz ardı edildiğini görüyoruz. Bu tehlikeli eğilimler, günümüz Batılı elitlerinin öncüllerinin dünya savaşını başlatmadaki doğrudan suçluluğunu kabul etme isteksizliğinden ve kendi tarihlerinin utanç verici sayfalarını silme arzusundan kaynaklanıyor; bu da intikamcılığı ve neo-Nazizmi teşvik ediyor.

Tarihsel gerçekler, mevcut siyasi gündemlerine uyacak şekilde çarpıtılıyor ve bastırılıyor. Hayali Rusya veya Çin tehditleri bahanesiyle Japon militarizmi yeniden canlandırılırken, Almanya da dahil olmak üzere Avrupa’da, tarihsel benzerliklere pek aldırış edilmeden Avrupa kıtasının yeniden militarizasyonu yönünde adımlar atılıyor.

Rusya ve Çin, İkinci Dünya Savaşı tarihini çarpıtma, Nazileri, militaristleri ve onların suç ortaklarını, ölüm mangaları üyelerini ve katilleri yüceltme veya Sovyet kurtarıcılarını karalama girişimlerini kararlılıkla kınıyor. Bu savaşın sonuçları BM Kuruluş İlkeleri ve diğer uluslararası belgelerde yer almaktadır. Bunlara dokunulamaz ve revizyona tabi değildir. Bu, Çinli dostlarımızla paylaştığımız, sarsılmaz tutumumuzdur.

Sovyet ve Çin halklarının Alman Nazizmi ve Japon militarizmine karşı ortak mücadelesinin hatırası bizim için kalıcı bir değerdir.

Devlet Başkanı Xi Jinping’in Rusya’nın Büyük Zafer’in 80. yıldönümü anma törenlerine katılımının derin sembolik bir öneme sahip olduğunu tekrar vurgulamak isterim. Moskova’da SSCB’nin Büyük Vatanseverlik Savaşı’ndaki Zaferi’nin, Çin’in Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı’ndaki Zaferi’nin ve Birleşmiş Milletler’in kuruluşunun 80. yıldönümünü anmak üzere, “Yeni Bir Dönem İçin Çin-Rusya Kapsamlı Stratejik Koordinasyon Ortaklığının Daha da Derinleştirilmesine Dair Ortak Bildiri”ni imzaladık. Bu ortak belge, bazı devletlerin insanlığın tarihsel hafızasını parçalama ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra oluşturulan yerleşik dünya düzeni ve diyalog ilkelerini sözde “kurallara dayalı düzen” (hegemonik düzen) ile değiştirme girişimlerine iki ülkemiz tarafından verilen güçlü bir yanıt niteliğindedir.

Soru: Son yıllarda Çin ve Rusya arasında enerji, tarım, otomotiv üretimi ve altyapı gibi alanlardaki pratik/pragmatik iş birliği olumlu sonuçlar üretip yeni atılımlara yol açarken, ikili ticaret rekor seviyelere ulaştı. Çin-Rusya pratik iş birliğinin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Çin ve Rusya arasında yüksek kaliteli ve karşılıklı fayda sağlayan iş birliğini daha da ilerletmek için planlarınız nelerdir?

Putin: Rusya ve Çin arasındaki ekonomik ilişkiler eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı. 2021’den bu yana ikili ticaret yaklaşık 100 milyar dolar arttı. Ticaret hacmi açısından Çin, Rusya’nın açık ara önde gelen ortağı konumundayken, Rusya geçen yıl Çin’in dış ticaret ortakları arasında beşinci sırada yer aldı. Ticaret rakamları ABD doları cinsinden ifade edilirken, Rusya ve Çin arasındaki işlemlerin ruble ve yuan üzerinden yapıldığını ve dolar veya avronun payının istatistiksel olarak önemli bir farka düştüğünü vurgulamak isterim.

Rusya, Çin’e petrol ve doğalgaz ihraç eden lider ülkelerden biri olma konumunu sağlam bir şekilde sürdürüyor. Sibirya’nın Gücü adlı boru hattının 2019’da faaliyete geçmesinden bu yana, toplam doğalgaz sevkiyatı 100 milyar metreküpü aştı. 2027 yılında, Uzak Doğu Rotası olarak adlandırılan bir başka büyük doğalgaz rotasını devreye almayı planlıyoruz. Ayrıca, Rusya’nın Arktik Kutup bölgesindeki LNG (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz)  projelerinde de etkin bir şekilde birlikte çalışıyoruz.

İki ülkemiz arasındaki ticaret engellerini azaltmak için ortak çabalarımızı sürdürüyoruz. Son yıllarda Çin’e domuz eti ve sığır eti ihracatı başlatıldı. Genel olarak, tarım ve gıda ürünleri Rusya’nın Çin’e ihracatında önemli bir yer tutuyor.

Karşılıklı yatırım hacimleri artıyor. Rusya ve Çin, geçen yıl güncellenmiş bir Yatırım İşbirliği Planı üzerinde anlaştılar. Bu yıl ise Yatırımların Teşviki ve Karşılıklı Korunması Anlaşması imzalandı. Öncelikli sektörlerde büyük ölçekli ortak projeler hayata geçiriliyor.

Ülkelerimiz sanayide yakın bir iş birliği içinde. Rusya, Çin otomobil ihracatının dünyadaki başlıca pazarlarından biri. Aynı zamanda, Rusya’da yalnızca Çin otomobilleri için değil, aynı zamanda ev aletleri için de üretim yerelleştiriliyor. Birlikte, yüksek teknolojili üretim ve altyapı tesisleri inşa ediyoruz. İnşaat malzemeleri sektöründe de büyük ölçekli planlarımız var.

Özetle, ülkelerimiz arasındaki ekonomik, ticari ve endüstriyel iş birliği birçok alanda ilerlemektedir. Önümüzdeki ziyaretimde, karşılıklı yarar sağlayan iş birliğinin daha ileri boyutlarını ve Rusya ve Çin halklarının yararına bu işbirliğini yoğunlaştırmak için atılacak yeni adımları mutlaka görüşeceğiz.

Soru: Bu yıl, Çin ve Rusya arasındaki kültür alışverişi kutlandı. Bu dönemde ülkelerimiz eğitim, sinema, tiyatro, turizm ve spor alanlarında kapsamlı bir iş birliği geliştirdi. Çin-Rusya kültürel ve insani değişim ve iş birliğinin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çin ve Rusya halkları arasındaki bağların daha da güçlendirilmesi için hangi olasılıkları görüyorsunuz?

Putin: Büyük ölçekli  kültürel ve insani girişimler, dostane ilişkilerin güçlendirilmesine önemli katkı sağlıyor. Çin’de Rusya Yılı ve Rusya’da Çin Yılı (2006-2007) büyük bir başarıydı. 2009’dan itibaren art arda başlatılan dil, turizm, gençlik, medya, bölgesel iş birliği, spor, bilim ve inovasyon temalı sonraki yıllar, kamuoyunda geniş yankı buldu.

Rusya ve Çin arasındaki kültürel etkileşimler günümüzde dinamik bir şekilde gelişmeye devam ediyor. 100’den fazla büyük projeyi içeren 2030’a Kadar Rusya-Çin İnsani İş Birliği Yol Haritası istikrarlı bir şekilde uygulanıyor.

Ülkelerimiz arasındaki diplomatik ilişkilerin 75. yıldönümüne denk gelen 2024-2025 yıllarında düzenlenen Rusya ve Çin Kültür Yılları’nın başarılı organizasyonunu özellikle vurgulamak isterim. Zengin ve çeşitli program, hem Rusya’da hem de Çin’de coşkulu bir ilgiyle karşılandı.

Ayrıca Rus tarafının bu yıl 20 Eylül’de yapılması planlanan Intervision Uluslararası Şarkı Yarışması’nı başlattığını ve Çinli ortaklarımızın bu projeye yoğun ilgi göstermesinden memnuniyet duyduğumuzu belirtmek isterim.

Eğitim ve bilim, özellikle umut vadeden iş birliği alanları olmaya devam ediyor. Akademik hareketlilik ve üniversiteler arası temaslar büyümeye devam ediyor. Bugün Rusya’da 51.000’den fazla Çinli öğrenci, Çin’de ise 21.000 Rus öğrenci eğitim görüyor. Mayıs ayında, Başkan Xi Jinping ve ben, 2026-2027’nin Rusya-Çin Eğitim Dayanışma Yılları olarak belirlenmesi konusunda anlaştık.

Temel araştırmalar ve mega bilim projeleri de dahil olmak üzere bilim, teknoloji ve inovasyon alanlarındaki iş birliği de genişliyor. Örneğin, Moskova Devlet Üniversitesi ve Pekin Üniversitesi, temel araştırmalar için ortak bir enstitü açmayı planlıyor. Rusya ve Çin’in teknolojik egemenliğini güçlendirmek amacıyla öncelikli yüksek teknoloji alanlarında modern laboratuvarlar ve ileri merkezler kurulmasını tam olarak destekliyoruz.

Film yapımcılığı da iş birliğimizin canlı alanlarından biri. Şubat ayında, Rus-Çin ortak macera filmi Red Silk ( Kızıl İpek) Rusya’da prömiyerini yaptı ve yakında Çinli izleyicilere ulaşmasını bekliyoruz. Mayıs ayında Moskova’da bir Film Yapım Eylem Planı imzalandı. Yakın gelecekte birçok yeni Rus-Çin filminin vizyona girmesini bekliyoruz:

 Sağlam ahlaki ilkeleri ve geleneksel manevi ve etik değerleri teşvik eden, aynı zamanda önemli tarihi olayların gerçekçi anlatımlarını sunan filmler. Bu amaçla, sinema için önyargılardan ve siyasi entrikalardan uzak, benzersiz bir platform olan Açık Avrasya Film Ödülü adlı yeni bir girişim de başlattık.

Turizm de değinmek istediğim bir diğer önemli alan. Buradaki rakamlar cesaret verici: 2024 yılı sonuna kadar karşılıklı turist akışı 2,5 kat artarak 2,8 milyon kişiye ulaştı.

Spor alanındaki iş birliği de verimli oldu. Çinli ortaklarımıza, Rusya’nın ev sahipliği yaptığı yenilikçi Geleceğin Oyunları, BRICS Oyunları ve daha birçok uluslararası spor etkinliğine aktif katılımları için minnettarız. Çin Milli Takımı, bu yarışmalardaki en büyük delegasyonlardan biriydi. Sporun her türlü siyasallaştırmadan uzak kalması gerektiğine inanıyoruz.

Gençlik politikası da bir diğer öncelikli alan:

Rusya ve Çin’in önde gelen medya kuruluşlarının koordineli çalışmalarına büyük değer veriyoruz ve arşivler arasındaki işbirliğimiz tarihi gerçeklerin korunmasında önemli rol oynuyor.

İkili kültürel ve insani iş birliğinin ivme kazanmaya devam etmesi cesaret vericidir. Bu, şüphesiz ilişkimizin stratejik bir boyutudur ve geniş bir toplumsal dostluk, iyi komşuluk ve karşılıklı anlayış temeli oluşturmaya yardımcı olur.

Soru: Çin ve Rusya tarafından ortaklaşa kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Avrasya coğrafyasında barış, istikrar ve kalkınmanın sağlanması için hayati önem taşıyan kapsamlı bir bölgesel iş birliği platformu görevi görmektedir.

 2024-2025 döneminde ŞİÖ dönem başkanlığını Çin yürütmektedir ve 25. ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi toplantısı yakında Tianjin’de gerçekleştirilecek. ŞİÖ’nün yirmi yılı aşkın süredir bölgesel barış ve istikrarı korumada ve ortak kalkınma ve refahı teşvik etmede oynadığı yapıcı rolü nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce üye ülkeler hangi alanlarda fikir alışverişini ve iş birliğini daha da güçlendirmelidir?

Putin: Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 2001 yılında kurulması, Rusya, Çin ve Orta Asya ülkeleri (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan) arasında güven, dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri kurma ve bölgede barış ve istikrarı teşvik etme yönündeki ortak özlemin somut örneğidir.

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), yıllar içinde sağlam bir hukuki ve kurumsal çerçeve geliştirerek, siyaset, güvenlik, ticaret ve yatırım alanlarında etkili iş birliğinin yanı sıra kültürel ve insani yardım alışverişlerini mümkün kılan mekanizmalar oluşturmuştur. O zamandan beri üye sayısı Hindistan, Pakistan, İran ve Belarus’u da kapsayacak şekilde genişlemiş, Avrasya’nın siyasi, ekonomik ve kültürel çeşitliliğini temsil eden ortak ve gözlemci ülkeler de aktif olarak ortak faaliyetlerde bulunmaktadır.

Şanghay İşbirliği Örgütü’nün çekiciliği, basit ama güçlü ilkelerinde yatmaktadır: kuruluş felsefesine sıkı sıkıya bağlılık, eşit işbirliğine açıklık, üçüncü taraflarla çatışmama ve her milletin ulusal özelliklerine ve benzersizliğine saygı.

Bu değerlerden yola çıkan ŞİÖ, Birleşmiş Milletler’in merkezi koordinasyon rolüyle, uluslararası hukuka dayalı, daha adil ve çok kutuplu bir dünya düzeninin şekillenmesine katkıda bulunmaktadır. Bu küresel vizyonun önemli bir unsuru, ŞİÖ üye devletleri arasında yakın koordinasyon da dahil olmak üzere, Avrasya’da eşit ve bölünmez bir güvenlik mimarisinin oluşturulmasıdır. Ulusal kalkınma stratejilerini, bölgesel entegrasyon girişimlerini birbirine bağlayan ve ŞİÖ, Avrasya Ekonomik Birliği, BDT, ASEAN ve diğer uluslararası kuruluşlar arasındaki bağları güçlendiren Büyük Avrasya Ortaklığı’nı, bu mimarinin sosyo-ekonomik temeli olarak görüyoruz.

Tianjin zirvesinin, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) diyalog ortağı (Plus) ülkelerin katıldığı toplantılarla birlikte ŞİÖ tarihinde önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyorum.

Çin dönem başkanlığı tarafından ilan edilen ve ŞİÖ’nün güçlendirilmesine, tüm alanlarda iş birliğinin derinleştirilmesine ve örgütün küresel sahnedeki rolünün güçlendirilmesine odaklanan öncelikleri tam olarak destekliyoruz. Bu çalışmaları, Rusya’nın ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi başkanlığında alınan pratik önlemlerle uyumlu hale getirmeye özellikle önem veriyoruz. Ortak çabalarımızla ŞİÖ’ye yeni bir ivme kazandıracağımıza ve onu zamanın gereklerine uygun şekilde modernize edeceğimize inanıyorum.

Soru: Devlet Başkanı Xi Jinping’in defalarca vurguladığı gibi, Çin, BM, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS de dahil olmak üzere çok taraflı platformlarda karşılıklı desteği güçlendirmek, her iki ülkenin kalkınma ve güvenlik çıkarlarını korumak, Küresel Güney’i birleştirmek ve daha adil ve daha rasyonel bir uluslararası düzeni teşvik etmek için Rusya ile el ele çalışmaya hazırdır. Bu çok taraflı çerçeveler kapsamında Çin ve Rusya arasındaki iş birliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Çin ve Rusya, özellikle iklim değişikliği, yapay zekâ yönetişimi ve küresel güvenlik mimarisinin reformu gibi yeni ortaya çıkan alanlarda küresel yönetişimde hangi alanlarda yeni ölçütler belirleyebilir?

Putin: Rusya ve Çin arasında çok taraflı formatlarda iş birliği, ikili ilişkilerimizin temel bir ayağını oluşturuyor ve küresel meselelerde önemli bir rol oynuyor. Kritik uluslararası konulardaki fikir alışverişlerimiz, Moskova ve Pekin’in geniş ortak çıkarlara sahip olduğunu ve temel konularda çarpıcı biçimde benzer görüşlere sahip olduğunu defalarca göstermiştir. Küresel Çoğunluk ülkelerine odaklanarak, adil ve çok kutuplu bir dünya düzeni inşa etme vizyonumuzda birleşiyoruz.

Rusya-Çin stratejik ortaklığı, istikrar sağlayıcı bir güç görevi görmektedir. Avrasya’nın iki lider gücü olarak, kıtamızın ve dünyanın karşı karşıya olduğu meydan okuma ve zorluklara ve tehditlere kayıtsız kalamayız. Bu konu, ikili siyasi diyaloğumuzun sürekli odak noktasıdır. Rusya’nın Avrasya’da eşit ve bölünmez bir güvenlik alanı oluşturma konsepti, Devlet Başkanı Xi Jinping’in Küresel Güvenlik Girişimi ile yakından örtüşmektedir.

Rusya ve Çin arasındaki BM çatısı altındaki işbirliği, etkileşim, kapsamlı ortaklık ve stratejik iş birliği ruhunu tam anlamıyla yansıtan eşi benzeri görülmemiş bir düzeydedir. Her iki ülke de, Küresel Güney’i sağlamlaştırmak için hayati bir mekanizma olan BM Kuruluş İlkelerini  Savunma Dostları Grubu’na özel bir önem atfetmektedir.

Bu Grubun en önemli başarıları arasında, BM Genel Kurulu tarafından 4 Aralık 2024’te kabul edilen “Sömürgeciliğin Her Türlü ve Her Türlü Biçimiyle Ortadan Kaldırılması” kararı yer almaktadır.

Rusya ve Çin, BM’nin otoritesini tam olarak yeniden tesis etmesi ve günümüz gerçeklerini yansıtması için reform yapılmasını destekliyor. Özellikle, Güvenlik Konseyi’nin Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerini de kapsayacak şekilde daha demokratik hale getirilmesini savunuyoruz. Ancak, bu tür reformlara azami özen gösterilmelidir.

Moskova ve Pekin arasındaki yakın iş birliği, G20 ve APEC de dahil olmak üzere önde gelen ekonomik forumların çalışmalarını olumlu yönde etkilemiştir. G20 bünyesinde, benzer düşünen ülkelerle ve özellikle BRICS üyeleriyle birlikte, gündemi Küresel Çoğunluk için gerçekten önemli olan konulara yönlendirdik, Afrika Birliği’ni de dahil ederek formatı güçlendirdik ve G20 ile BRICS arasındaki sinerjiyi derinleştirdik.

Bu yıl Güney Afrika dost ülke  G20 başkanlığını yürütüyor. Onların çabaları sayesinde, Küresel Güney’in başarılarını pekiştirmeyi ve bu başarıların uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesi için bir temel haline getirmeyi dört gözle bekliyoruz. APEC kapsamında, Çin’in 2026’daki başkanlığının Rusya-Çin etkileşimine yeni bir ivme kazandırması bekleniyor.

BRICS bünyesinde Çin ile küresel mimarinin temel bir unsuru olarak BM’nin rolünü genişletmek için yakın bir şekilde çalışıyoruz. Birlikte, üye devletler için ekonomik fırsatları genişletmeyi amaçlayan girişimleri ilerletiyoruz; bu girişimler arasında stratejik sektörlerde ortaklık için ortak platformlar oluşturulması da yer alıyor. Kritik altyapı projeleri için ek kaynakların harekete geçirilmesine özel önem veriyoruz. BRICS’in acil küresel zorluklarla başa çıkma, bölgesel ve uluslararası güvenlik konusunda benzer görüşlere sahip olma ve BRICS üyelerinin ve genel olarak dünyanın sosyoekonomik gelişimini engelleyen ayrımcı yaptırımlara karşı ortak bir duruş sergileme becerisini güçlendirmek için birlik içindeyiz.

Çinli ortaklarımızla birlikte, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası’nın reformunu destekliyoruz. Yeni bir finans sisteminin açıklık ve gerçek adalete dayalı olması, tüm ülkelere araçlarına eşit ve ayrımcılık yapmadan erişim sağlaması ve üye devletlerin küresel ekonomideki gerçek konumunu yansıtması gerektiği görüşünde birleşiyoruz. Küresel Çoğunluğun çıkarlarına aykırı olan Batılı  finans sektörünün  yeni-sömürgecilik aracı olarak kullanılmasına son vermek esastır. Aksine, tüm insanlığın yararına olacak bir kalkınma ve ilerlemeyi hedefliyoruz. Rusya ve Çin’in bu asil hedefe doğru birlikte çalışmaya ve büyük uluslarımızın refahını sağlamak için çabalarımızı uyumlu hale getirmeye devam edeceğinden eminim.

https://www.rt.com/russia/623697-putin-china-xinhua-interview

Paylaş

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir