Ünlü Marksist Psikoloji Teorisyeni Vygotsky’nin Yaşamı ve Teorik Görüşleri

Editör: Ömer Cansız, Aralık 2025

Çin Sosyal Bilimler Ansiklopedisi’nden Çevrilmiştir

Lev Vygotsky (1896-1934), Sovyetler Birliği’nin kuruluş yıllarında öne çıkan, seçkin bir psikologdu. Vygotsky’nin temel araştırmaları çocuk gelişimi ve eğitim psikolojisi üzerine yoğunlaşmış; özellikle düşünce ile dil arasındaki ilişkiyi ve çocuğun öğrenme ve gelişim süreçlerini incelemiştir. Alana yaptığı önemli katkılardan dolayı “Psikolojinin Mozart’ı” olarak anılan Vygotsky’nin kültürel-tarihsel teorisi, yalnızca Sovyetler Birliği’nde değil, Batı psikolojisinde de geniş kapsamlı bir etki yaratmıştır.

Vygotsky’nin Başlıca Teorik Görüşleri

Vygotsky, psikolojinin üst düzey psikolojik işlevleri incelerken bilimsel, determinist ve nedensel açıklama ilkelerine bağlı kalması gerektiğini savunmuştur. Karmaşık biçimlerin basit bileşenlere ayrıştırılmasına karşı çıkmış ve bu ayrıştırmanın bütünün genel doğasının gözden kaçmasına yol açacağını ileri sürmüştür. Marksizmin “insanın özü toplumsal ilişkilerden oluşur” görüşünü güçlü bir şekilde benimsemiş ve üst düzey psikolojik süreçleri yalnızca beynin biyolojik işleyişine indirgemeyi reddetmiştir.

Vygotsky’nin kültürel-tarihsel teorisi hem zengin hem de derindir ve sonradan yapılan yorumlar belirsizliklerle doludur. Bir yandan Vygotsky’nin birçok eseri hiç yayımlanmamış; diğer yandan Vygotsky kendi görüşlerini sürekli revize etmiş ve derinleştirmiştir. Vygotsky’nin çalışmaları adeta zamana karşı bir yarış içinde üretildiğinden, bazı metinlerinde pürüzler ve hamlıklar bulunması kaçınılmazdır. Yine de düşünsel gelişimi takip edildiğinde, kültürel-tarihsel kuramının özüne ulaşmak mümkündür.

Vygotsky’nin teorisi şu beş ilkeyle özetlenebilir:

  1. İnsan, doğumundan itibaren toplumsal bir varlıktır ve toplumsal tarihin bir ürünüdür.
  2. İnsanların çeşitli ihtiyaçlarını karşılama araçları, sürekli öğrenme yoluyla edinilir.
  3. Eğitim ve öğretim, insan psikolojik gelişiminin biçimleridir.
  4. İnsanın psikolojik gelişimi, bireyin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik araç ve yöntemlerde ustalaşma süreci içinde gerçekleşir.
  5. Kişilerarası iletişim başlangıçta dışsal bir etkileşim olarak tezahür eder, ancak daha sonra içsel psikolojik etkileşime dönüşerek içselleştirilir.

1. Psikolojik Gelişim Üzerine Perspektifi

Köken açısından bakıldığında alt düzey psikolojik işlevler doğal gelişimin bir sonucu ve filogenetik evrimin bir ürünüdür. Üst düzey psikolojik işlevler ise toplumsal ve tarihsel gelişimin bir ürünüdür. Bireysel gelişim açısından ise üst düzey psikolojik işlevler, kişilerarası etkileşim sürecinde ortaya çıkar ve gelişir.

Vygotsky şuna dikkat çekmiştir: İnsan psikolojik gelişiminin birinci nesnel yasası, insana özgü dolayımlı psikolojik işlevlerin kendiliğinden, içsel bir süreçle oluşmadığıdır; bunlar ancak insanların iş birliğine dayalı faaliyetleri ve birbirleriyle etkileşimleri sonucunda ortaya çıkabilir. İnsan psikolojik gelişiminin ikinci nesnel yasası ise, insana özgü yeni psikolojik süreç yapılarının, içselleştirilerek kişinin içsel psikolojik süreçlerinin yapısı haline gelmeden önce, başlangıçta insanın dışsal faaliyetlerinde oluşması gerektiğidir.

Buna dayanarak Vygotsky, çocuk kültürünün gelişimini yöneten genel yasayı şöyle açıklar: “Çocuğun gelişiminde, tüm üst düzey psikolojik işlevler sahneye iki kez çıkar: İlk olarak kolektif, toplumsal faaliyetler yani bireylerarası (interpsişik) işlevler olarak; ikinci olarak bireysel faaliyetler, yani çocuğun içsel düşünme biçimleri ve içsel psikolojik işlevler olarak.” (Vygotsky, 1994, s. 403).

Açıkçası, toplumsal, kolektif ve iş birlikçi faaliyetlerden bireysel, bağımsız faaliyetlere; ve dışsal, bireylerarası faaliyetlerden içsel psikolojik süreçlere doğru gerçekleşen bu dönüşüm, özünde insan psikolojik gelişiminin genel mekanizmasıdır—yani “içselleştirme” mekanizmasıdır. Aynı zamanda bu, içselleştirme sürecinin bir aktarım süreci değil, bir dönüşüm süreci olduğunu gösterir.

2. Üst Düzey Psikolojik İşlevler Araçlar ve Sembollerle Dolayımlanır

Vygotsky, insanın psikolojik işlevlerini iki biçime ayırmıştır: alt düzey psikolojik işlevler ve üst düzey psikolojik işlevler. İlki doğal ve doğrudan bir biçime sahipken, ikincisi toplumsal ve dolaylı bir biçime sahiptir. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki en temel fark, araçlar ve sembollerle ilişkilidir. İnsana özgü üst düzey psikolojik işlevler, toplumsal kültürün ürünleri olan semboller aracılığıyla dolayımlanır. İnsan kültürü, insan gelişimiyle birlikte büyür ve değişir; insanla ilgili her şey üzerinde giderek daha büyük bir etki yaratır.

İnsanların alt düzey psikolojik işlevlerden üst düzey işlevlere geçişi gerçekleştirebilmesi, tam da araçların kullanımı ve sembollerin dolayımlanması sayesindedir. İnsanlar sembolik bir dünyada yaşar. Davranışlarımız nesnenin kendisi tarafından değil, onunla ilişkilendirilen semboller tarafından belirlenir. Nesnelere anlam yükleriz ve bu anlamlara göre hareket ederiz. Dil, insanların düşünceyi organize etmek için yarattığı en kritik araçlardan biridir; kavramlar ve bilgi onun içinde barınır. Dil, düşünme ve biliş için bir araçtır. Bir dil öğrenirken, insan sadece kelimeleri değil, onlarla ilişkili fikirleri de öğrenir. Dil, toplumsal etkileşim ve faaliyetler için kullanılır; çocuklar dili başkalarıyla etkileşim kurmak, kültür ve fikir alışverişinde bulunmak için kullanabilirler. Dil aynı zamanda öz düzenleme ve tefekkür için bir araçtır. Dil de tarih boyunca gelişir.

Sembolik dolayımlama, bilgi inşasının tüm yönleri için anahtardır. Vygotsky, sembolik mekanizmaların (psikolojik araçlar dahil) toplumsal ve bireysel işlevler arasında aracılık ettiğine, içsel bilinç ile dışsal gerçekliği birbirine bağladığına inanıyordu.

3. Psikolojik Gelişimin Faaliyet Teorisi

Marx’ın faaliyet kavramına dayanan Vygotsky, insan psikolojisinin pratik faaliyetler ve insanlar arasındaki etkileşim süreçleri içinde geliştiğini, bunun da ancak bu faaliyetlerin derinlemesine analiziyle anlaşılabileceğini vurgular. Vygotsky’nin “psikolojik gelişimin kültürel-tarihsel teorisi” önemli bir teorik varsayıma sahiptir: “Bir kişinin psikolojik süreçlerindeki değişiklikler, pratik faaliyet süreçlerindeki değişikliklerle eşzamanlıdır” (Vygotsky, 1956).

Vygotsky daha 1920’lerde, üst düzey psikolojik işlevlerin oluşumunda faaliyetin önemli rolüne dikkat çekmiş, bilinç ve faaliyetin birliğini—yani bilincin faaliyetten ayrı, izole ve kapalı bir iç sistem olmadığını—kabul etmiştir; faaliyet, bilincin nesnel tezahürüdür. Bu nedenle bilinç, faaliyet yoluyla nesnel olarak incelenebilir, içeriği somutlaştırılabilir, nesnel dile ve nesnel olarak var olan bir şeye dönüştürülebilir. Böylece Vygotsky, “bilinç” ve “psikoloji” kavramlarını, birbirinden temelde farklı iki kavram olarak net bir şekilde ayırmıştır.

“Psikoloji” kavramı hem hayvanlar hem de insanlar için geçerlidir ve her ikisinin paylaştığı bir yansıtma biçimidir; oysa bilinç, insana özgü en yüksek yansıtma biçimidir. Vygotsky, faaliyet ve bilincin birliği ilkesini öne sürerek, bilincin her zaman bir bütün, tam bir sistem yapısı olduğunu vurgulamıştır. Bilinci; akıl ve tutku, biliş ve duygu-irade gibi birbirinden ayrılmaz iki parçadan oluşan birleşik, dinamik bir anlam sistemi olarak görmekte ısrar etmiştir. Bilinç ile üst düzey psikolojik işlevler arasındaki ilişkinin, bütün ve parça ilişkisi olduğunu açıkça belirtmiştir. Bu, çeşitli psikolojik işlevlerin birbirine bağlı, karşılıklı etkileşim içinde ve birbirini sınırlayıcı olduğu anlamına gelir. Psikolojik gelişim, sadece çeşitli psikolojik işlevlerdeki değişikliklerde değil, daha da önemlisi, bunlar arasındaki bağlantı ve ilişkilerin değişiminde kendini gösterir. Tüm bunlar insan bilincine özgüdür ve onun sistemik yapısal doğasını belirler.

4. Yakınsal Gelişim Alanı Kavramı

Yakınsal Gelişim Alanı kavramı, Vygotsky tarafından 1931-1932 yıllarında, genel gelişim yasalarını çocukların öğrenme ve gelişimine uyguladığı çalışmalar sırasında öne sürülmüştür. Vygotsky Yakınsal Gelişim Alanı kavramını şöyle tanımlar: “Gerçek gelişim düzeyi ile potansiyel gelişim düzeyi arasındaki boşluktur. İlki çocuğun problemleri bağımsız olarak çözebilme yeteneğiyle belirlenirken, ikincisi çocuğun yetişkin rehberliğinde veya daha yetenekli akranlarıyla iş birliği içinde problemleri çözebilme yeteneğini ifade eder” (Vygotsky, 1978).

Vygotsky öğrencilerin problem çözme yeteneklerini üç tipe ayırmıştır: öğrencilerin bağımsız olarak yapabildikleri, yardımla bile yapamadıkları ve -ikisinin arasında kalan- yardımla yapabildikleri. Vygotsky, öğretim ve gelişim arasındaki ilişkiyi net bir şekilde ortaya koymuştur: öğretim gelişimi destekler ve öğretim gelişimin önünde gitmelidir; “iyi öğretim gelişimi önceler ve ona rehberlik eder” (Vygotsky, 1978).

Yakınsal gelişim alanı (ZPD), sosyokültürel teorinin temel kavramlarından biridir. Bireysel psikolojik gelişimin toplumsal kökenlerini açıklar, öğretimin rolünü vurgulayarak öğretimin gelişimden önce gelmesi gerektiğini belirtir. Ayrıca öğretmenlerin öğrencilerin psikolojik gelişimindeki kolaylaştırıcı ve yönlendirici rolünün altını çizer; akran etkisinin ve işbirlikli öğrenmenin önemini netleştirir ve çocukların öğrenme potansiyelinin dinamik değerlendirilmesine ilham verir.

  1. Vygotsky’nin Psikolojik Araştırma Metodolojisi

Vygotsky sadece belirli psikolojik teorilerin araştırmacısı değil, aynı zamanda metodoloji araştırmacısıydı. Vygotsky’nin fikirlerinin bugün hala etkili olmasının nedeni sadece bazı özgün teorik görüşler önermesi değil, daha da önemlisi psikolojik araştırmalar için metodolojik bir yaklaşım önermesi ve uygulamasıdır. Bu yaklaşım, geleneksel psikolojinin dönüşümüne taze bir soluk getirmiş ve bugün Batı psikolojisinin gelişimi için hala referans değeri taşımaktadır.

1. İnsan Psikolojik Gelişimini İncelemede Diyalektik Yöntem

Vygotsky gençliğinde Marksizm ile ilgilenmeye başladı. 1920’lerde, psikoloji için yeni bir metodoloji tasarımı konusunda öncülük etti ve psikolojik araştırmalar için felsefi metodoloji olarak Marksizmin kullanılması gerektiğini açıkça savundu. İnsan psikolojik gelişimini incelemek için diyalektik yöntemleri kullanırken Vygotsky, diyalektik ilkeleri mevcut psikolojik teorilere basitçe empoze etmeye çalışmadı; bunun yerine, bu ilkeleri kullanarak belirli psikolojik araştırmalardaki spesifik sorunları bilimsel olarak araştırmaya ve analiz etmeye çabaladı.

Eserleri boyunca Vygotsky, diyalektik yöntemin merkezi rolünü defalarca vurguladı ve yöntem arayışının, insan psikolojik faaliyet biçimlerini anlamadaki en önemli sorunlardan biri olduğuna inandı. Vygotsky, metodolojiyi güncellerken diyalektik yöntemleri kullanarak modern psikolojideki tüm bilgileri birleştiren, birleşik bir bilimsel sistem inşa etmeye çalıştı. Bu şekilde Vygotsky, çağdaşlarının ötesine geçen çok önemli bir adım attı.

Marksist felsefeye dayanarak Vygotsky, metodolojik ilkeleri üç düzeye ayırdı: (1) tüm bilimsel metodolojilerin temeli olarak Marksizmin genel metodolojik ilkeleri (diyalektik materyalizm); (2) belirli bir bilimin—psikolojinin—metodolojik ilkeleri; ve (3) psikolojinin özel bir dalının gerektirdiği benzersiz araştırma yöntemleri.

Psikoloji de dahil olmak üzere tüm bilimin genel metodolojisi olarak, bu esas olarak determinizm, sistemsellik, gelişim ve niceliğin niteliğe dönüşümü ilkelerinde kendini gösterir. Psikolojinin spesifik bir metodolojisi olarak, psikolojik gelişimin kültürel ve tarihsel köken teorisi olarak ifade edilebilir; ve kültürel ve tarihsel teoriye dayalı daha spesifik bir metodolojik form olarak, nedensel analiz ve birim analizinde kendini gösterir. Vygotsky’nin analizine göre, ancak metodolojinin bu analitik düzeyleri birbiriyle yakın iş birliği yaptığında psikolojinin bütünlüklü metodolojik yapısı kurulabilir. Bu fikirler, Vygotsky’yi Sovyet Rus psikolojik metodolojisinin tartışmasız kurucularından biri yapmıştır.

2. Genetik Analiz Yöntemleri

Vygotsky, psikolojik işlevin herhangi bir yönünü anlamak için onun kökenlerini ve tarihini anlamak gerektiğini savundu. Bu konuyu ele alırken Vygotsky, sadece bireysel çocuğun gelişimine odaklanan gelişim psikologlarının geleneksel yaklaşımının ötesine geçti. Etogenezi ve sosyokültürel tarihi araştırdı. Vygotsky, insan gelişiminin kökenlerini ve tarihini incelemek için gelişimsel bir analiz kullandı.

Gelişim analizinin dört analiz düzeyinin iç içe geçmesini içerdiğine inanıyordu: Birincisi, araç kullanımıyla -özellikle sembolik psikolojik araçlarla- insanları diğer hayvanlardan ayıran filogenetik (türsel) analizdir. İkincisi, belirli kültürlerin ve aynı kültürel grup içindeki pratiklerin gelişimdeki önemli rolüne odaklanan, farklı kültürel ortamlarda ve tarihsel dönemlerde insanların yaşadığı süreçlerin çok farklı olduğunu belirten kültürel-tarihsel analizdir. Üçüncüsü, öncelikle fizyolojik veya psikolojik ihtiyaçlara, yaş ve mizaç gibi bireysel özelliklere odaklanan ontogenetik (bireysel gelişim) analizidir. Dördüncüsü ise, birey ile çevresi arasındaki fiili etkileşime odaklanırken aynı zamanda birey, kişilerarası ilişkiler ve sosyokültürel faktörler arasındaki etkileşimleri de dikkate alan mikrogenetik analizdir.

3. Nedensel Analiz ve Birim Analizi

Diyalektik yöntemleri kullanarak bilimsel psikoloji teorisini kurarken Vygotsky, meslektaşlarıyla birlikte sistematik deneysel araştırmalar yürüttü. Bu alanda Vygotsky yeni bir araştırma yöntemi kullandı: genetik nedensellik analizi. Genetik analiz, psikolojik olguların kökenlerine ve tarihine odaklanır; gelişimin ürünlerinden ziyade gelişim sürecini vurgulayarak, hareket yoluyla bunların özünü ortaya çıkarır. Bu yeni yöntem, araştırmacıların geleneksel, izole ve statik araştırma yaklaşımlarının ötesine geçmesini sağlayarak, psikolojinin oluşumu ve gelişiminin gerçekten dinamik, bütünsel ve birbirine bağlı bir şekilde incelenmesine olanak tanıdı.

Genetik analizi, psikolojik olguların incelenmesine uygularken Vygotsky “bilinç birleşik bir bütündür” görüşünden yola çıkarak, karmaşık psikolojik bütünleri kendine has özelliklerini kaybeden bireysel parçalara ayıran “bileşen/öğe analizi” yerine “birim analizi”ni önermiştir. Birim, analitik bir ürün olarak bileşenlerden farklıdır; bütünün tüm doğal niteliklerine sahiptir ve daha fazla parçalanamayan canlı bir parçadır. Nasıl ki yaşayan bir organizmanın doğal yaşam özelliklerini koruyan canlı bir hücre biyolojik analizin birimi ise, psikoloji de kendi analitik birimlerini keşfetmelidir. Vygotsky, bileşen analizinin yerine birim analizinin konmasının, araştırmacılar için psikolojide teorik araştırmaların kapısını açtığını ve psikolojideki karmaşık teorik sorunları çözmek için bir araştırma yolu sunduğunu savunmuştur.

Yakınsal Gelişim Alanı Teorisi: Vygotsky’nin çocuk gelişimine bakışı

Vygotsky’nin psikolojik araştırmalardaki doğru metodolojik yaklaşımı, alandaki dünyaca ünlü başarılarına katkıda bulunmuştur. Diyalektik yöntemin rehberliğinde Vygotsky, şu konular da dahil olmak üzere bir dizi kavramsal ve teorik sorunu spesifik olarak açıklamıştır: insan psikolojik gelişiminde dilin ve diğer anlamsal sembollerin rolü; psikolojik gelişimde toplumsal etkileşimin rolü; kavramsal düşünmede kelime anlamının rolü; psikolojik gelişim sürecinde birincil ve üst düzey psikolojik işlevler arasındaki ilişki; ve öğrenme ve öğretimde yakınsal gelişim alanı.

Paylaş

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir