Küba Havana’da Düzenlenen 22. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısında Komünist Partiler Birliği- SBKP adlı Partinin Temsilcisinin Konuşması
19 Aralık 2022

Komünist Partiler Birliği- SBKP adlı parti eski Sovyet ülkelerindeki Partilerin Ortak Federatif Örgütüdür. Bu partinin ortak başkanı olarak RFKP lideri Zuganov seçilmiştir.
HALKLAR OLARAK UYANIK OLALIM! DÜNYA DURUMU ve UKRAYNA
Saygıdeğer Yoldaşlar,
Burada, Küba’da Özgürlük Adası’nda zor bir zamanda toplanmış bulunuyoruz. Uluslararası durumun analizi şunu göstermektedir:
-Uluslararası emperyalizmin güçleri, emekçi halkları ve devletleri acımasızca sömüren küreselleşme köpekbalıkları, barış içinde bir arada yaşama ilkelerini ayaklar altına alarak her türlü yönteme başvurmakta ve aslında Üçüncü Dünya Savaşı’nın kışkırtıcısı olarak hareket etmektedir. Trajedi şu ki, gerici güçler hedeflerine ulaşmak için Neo-Nazizm ve Neo-Faşizmi aktif olarak kullanmaktadır.
– Emperyalizmin saldırgan yeni sömürgeci politikasının radikalleşmesi, günümüz dünyasındaki çelişkileri iki alanda çarpıcı biçimde keskinleştirmiştir:
Birincisi: Bir yanda ABD liderliğindeki emperyalist Batı ile SSCB’nin çöküşünün ardından “bir kötülük imparatorluğu” olarak gördükleri Komünist Çin, Vietnam ve Küba arasındaki ideolojik çelişki;
–İkincisi emperyalistler arası çelişme -ABD diğerleri üzerindeki hegemonyasını ve hakim rol oynadığı dünya düzenini korumaya çalışmaktadır. ABD bu amaçla Güneydoğu Asya’da yeni askeri bloklar oluşturmakta, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da gerilimi tırmandırmakta ve Ukrayna’yı Rusya’ya, Tayvan’ı da Çin’e karşı askeri çatışmada kullanmak için saldırgan bir politika izlemektedir.
Pelosi’nin Erivan’a yaptığı kışkırtıcı ziyaret ve Ermenistan’a destek vaatleri kaçınılmaz olarak Kafkasya’da Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmanın genişlemesine yol açacaktır. Orta Asya’daki durum endişe yaratmaktadır (Tacikistan ve Kırgızistan arasındaki son çatışma).
Bunlar ve diğer birçok olay bize, ABD’nin Orta Asya’daki eski Sovyet cumhuriyetlerini ve Afganistan’ı ve Rusya Federasyonu’nu parçalamak için ona karşı bir saldırıya hazırlandıklarını söyleme hakkını veriyor.
SSCB’nin dağılmasından sonra, eski Sovyet Ukrayna topraklarında neo-Faşist bir devlet kurmaya girişen ve bunun ana sponsorları ve yararlanıcıları haline gelenler ABD ve İngiltere’ydi.
Ukrayna’ya dayattıkları reformlar, sermayeyi toplum yaşamının tüm alanlarının kontrolüne soktu ve ulusötesi şirketlerin ülkenin sosyo-ekonomik yaşamı üzerindeki tam kontrolünü sağladı ve sonuç olarak, Şubat 2014’teki silahlı darbenin bir sonucu olarak, en gerici güçlerin iktidarının ortaya çıkması ve kurulması için maddi temel yarattı: Neo-Faşistler ve organize suç çeteleri ile ittifak halindeki komprador burjuvazi.
Ukrayna’da tüm sosyalist kazanımların, ekonomik egemenliğin yok edilmesinde ve toplumun derin bir şekilde lümpenleştirilmesinde etkili olan bu güçlerdi.
ABD bu güçler aracılığıyla kukla bir dikey iktidar yapısı oluşturmuş ve ülkenin dış kontrolünü sağlamıştır.
Bu güçler aracılığıyla ABD, Ukrayna’da kardeş kavgasına dayalı bir iç savaşı, kendi anayasal haklarını ve özgürlüklerini savunan Donbass vatandaşlarına karşı bir savaşı başlatmıştır. ABD egemen çevrelerinin kışkırtmasıyla Donbass’taki iç savaşın Rusya’ya karşı bir savaşa dönüşmesine neden olan da bu güçlerdi.
ABD, Avrupa ve NATO’nun Ukrayna rejimine modern silahlar, askeri uzmanlar ve paralı askerler sağladığını göz önünde bulundurarak, forumumuz adına dünyayı, insanlığın fiilen yeni bir dünya savaşına sürüklendiği konusunda uyarmalıyız.
Birçok trajik tarihsel benzerliklerden bir tanesine değinmek istiyorum.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, SSCB’ye karşı savaşta, Avrupa Hitler için çalışıyordu ve Nazilerin insanlığa karşı işlediği suçlara ortaktı. Bugün Avrupa, ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket ederek Ukrayna’daki faşist rejime silah sağlamakta, onu mali açıdan güçlendirmekte ve işlediği suçları siyasi ve istihbarat açıdan desteklemektedir.
Bu politikanın devamı, kaçınılmaz olarak düşmanlık tiyatrosunun AB topraklarına yayılmasına yol açacaktır.
Başta Polonya, Macaristan, Romanya ve Baltık ülkeleri olmak üzere bazı yeni Avrupa ülkelerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası sınırları revize etmeye yönelik saldırgan girişimleri bu süreci sadece hızlandıracaktır.
Avrupa’daki komünist ve işçi partilerini, 1975 Helsinki anlaşmaları temelinde Avrupa’da sağlanan barışın nihai olarak yok edilmesine karşı eşgüdümlü protesto eylemleri düzenlemeye çağırıyorum. Egemen Yugoslavya devletinin alaycı bir şekilde yok edilmesini içeren olaylar hepimiz için bir ders olmalıdır.
Romanya’nın eski Dışişleri Bakanı Marga, kısa bir süre önce sözlerini sakınmadan şunları söyledi “Ukrayna doğal olmayan sınırlar içinde. Bölgeleri terk etmelidir: Transcarpathia Macaristan’a, Galiçya Polonya’ya, Bukovina Romanya’ya. Bunlar başka ülkelerin topraklarıdır.”
ABD’li senatör Lindsey Graham alaycı bir tavırla Ukrayna’nın Amerikan silahlarıyla Rusya’ya karşı son adamına kadar savaşacağını söyledi.
ABD ve NATO, Ukrayna’daki faşist rejimi destekleyerek, nihai hedefi eski ABD Senatörü Richard Blake tarafından açık bir şekilde özetlenen bir politika izlemektedir: “Kaç Ukraynalının öleceği umurumuzda değil. Kaç kadın, kaç çocuk, kaç sivil ve kaç asker. Umurumuzda değil. Ukrayna barış kararı alamaz. Barış kararı sadece Washington’da alınabilir. Ama şimdilik bu savaşa devam etmek istiyoruz, son Ukraynalıya kadar savaşacağız.”
İzmir’deki son toplantıda faşist saldırı tehdidinin gerçek olduğu konusunda uyarıda bulunmuştuk.
Bugün ABD liderliğindeki kolektif Batı’nın Faşizmi ve Ukrayna’daki Faşist rejimi Rus devletini askeri yollarla parçalamak ve yok etmek, Belorusya’nın bağımsızlığını ve egemenliğini yok etmek için kullandığı açıktır. Ukrayna’daki savaş sadece ABD emperyalistlerinin çıkarlarına hizmet eden bir savaştır.
Avrupa ve ABD’nin siyasi mafyaları, emperyalist çılgınlıkları içinde, işçilerin bilinci de dahil olmak üzere kamu bilincini alaycı bir şekilde manipüle ederek, ölümcül silah ve mühimmat üretimine milyarlarca dolar aktarmaktadır. ABD ve uyduları, 1945’te olduğu gibi nükleer silah kullanma zamanının geldiği tezini alaycı bir şekilde desteklemektedir. Eski İngiltere Başbakanı Liz Truss, bu silahı kullanmaya hazır olduğunu söyledi.
Toplantıya katılanları, çok sayıda NATO askerinin ve askeri donanımının Ukrayna-Beyaz Rusya sınırında toplanmasına ve NATO’nun nükleer silahı hazırlamak ve kullanmak için yaptığı askeri tatbikatlara kararlılıkla karşı çıkmaya çağırıyorum.
Emperyalistler, Zelenskiy’nin faşizm yanlısı rejiminin siyasi muhalifleri acımasızca ortadan kaldırdığı gerçeğini görmezden geliyorlar. Özgür düşüncenin her türlü tezahürü cezalandırıcı birimler tarafından bastırılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Oswiecim’de insanları diri diri yakan, tarihte Gernica ve Khatyn katliamlarını sahneleyen Hitlercilerin ve suç ortaklarının suçları yüceltilmektedir.
Nazi ölüm kamplarının fırınlarındaki alevleri söndürmek için canlarını veren Sovyet askerlerinin anıtları ve mezarları yok ediliyor.
Bu sadece Ukrayna’da değil tüm Avrupa’da yaşanıyor. Nazi suçlularını yüceltme Moloch’u zihinleri yiyip bitirerek homo sapiens’i (“bilge adam”) “deli adam “a dönüştürüyor.
Neo-Faşistler uluslararası Nürnberg Mahkemesinin kararını örtbas etmekle kalmıyor, açıkça ve alaycı bir şekilde gözden geçirilmesi ve iptal edilmesi politikasını izliyorlar.
Ukrayna’da Nazi Üçüncü Reich’ının bir benzerini yaratma süreci devam etmektedir.
Ukrayna’daki faşist rejim, ulusötesi sermaye, Amerikan ve İngiliz şirketleri tarafından beslenen prototipi gibi, Ukrayna “Reich “ını sözde “yerli” ırkın üstünlüğü ideolojisi üzerine inşa etmektedir. Ülke topraklarının tamamında Ruslar esasen dışlanmış olarak ilan edilmiştir. |
Şubat 2014’ten bu yana ABD vesayeti altındaki Ukrayna, Maidan’dan Majdanek’e kadar olan mesafeyi kat etti.
Yoldaşlar,
Ukrayna’da yaşananlar ışığında, Komünist Partiler Birliği- SBKP adına dikkatinizi çekmek isterim ki, ne yazık ki komünist ve işçi partileri arasında Ukrayna’daki silahlı çatışmanın niteliği, nedenleri ve dünya toplumu açısından sonuçları konusunda bir fikir birliği bulunmamaktadır. Rusya Federasyonu KP ye yöneltilen, bugünkü askeri çatışmanın niteliğini ve nedenlerini değerlendirirken Marksist yaklaşımdan vazgeçtiği, yani emperyalist bir savaşı desteklediği yönündeki siyasi suçlamaları da kabul etmemiz mümkün değildir.
Bu, Rusya Federasyonu KP ‘yi oportünizmle suçlamak anlamına gelmektedir.
Yunanistan komünistleri, Rusya, Portekiz, İspanya, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Fransa, Beyaz Rusya, Moldova ve diğer pek çok ülkenin komünistleri gibi, özellikle Şubat 2014’te ABD tarafından başlatılan askeri darbenin ardından Ukrayna’nın faşistleştirilmesine, bütüncül milliyetçilik ideolojisinin bir devlet ideolojisine dönüştürülmesine ve faşist bir devletin kurulmasına karşı mücadelede Ukrayna KP’nin tutumunu kararlı ve ilkeli bir şekilde desteklediklerini ifade etmişlerdir. Ukrayna komünistleri dayanışmanızı takdir etmektedir.
Yunanistan Komünist Partisi liderliği ve diğer bazı partiler Rusya Federasyonu KP’yi, dolayısıyla 17 üyeli, Komünist Partiler Birliği- SBKP’nin tutumu hakkında aşağılayıcı değerlendirmeler yapıyor, fakat Lenin’in bize diyalektikçi olmamız yönündeki buyruğunu görmezden gelmelerini, parti ilkelerini, yoldaşça tartışmayı, partiler arası diyaloğu göz ardı etmelerini kabul edemem.
Yani, sınıf mücadelesinin bugünkü aşamasının bu çok önemli meselesi, Üçüncü Dünya Savaşı’nın gerçek tehdidi üzerine bir pozisyon belirlerken, bu siyasi değerlendirmeleri kamuoyuna açıklamadan önce komünist hareket içindeki yoldaşlara danışmak gerekmez mi?
Sadece Yunanistan’ın sorunları söz konusu olduğunda bile tamamen hakkınız olan bu değerlendirmeleri yayınlarken, komünist harekete gelebilecek olası zararlardan sorumlu olmak gibi bir görevimiz olduğuna inanıyorum. Ne yazık ki sizin tutumunuz dünya komünist ve işçi hareketimizi birleştirmiyor, aksine bölüyor.
Şahsen, Yunan yoldaşlarımızın pozisyonlarını belirtirken ve bu süreçte başka yoldaş partilere siyasi etiketler yapıştırırken Ukrayna Komünist Partisi’nin, isyancı Donbas ve Lugangsk komünistlerinin görüşlerini alma zahmetine girmemeleri, 28 Ekim 2022’de hayatını kaybeden Kolombiyalı enternasyonalist komünist Alexis Costillo’ya 2014’ten beri Donbass’ta ne için mücadele ettiğini sormamaları beni üzdü. Anısı sonsuza kadar yaşasın.
Yunanistan yoldaşların Bildiri metnini okurken, onların bu değerlendirmelerden sonra Ukrayna, Donbas ve Lugansk komünistlerinin nasıl hareket etmeleri gerektiğini kendime sordum. Ukrayna’nın faşist rejimi partilerini yasaklamış, ifade özgürlüğünü, demokratik hak ve özgürlükleri ellerinden almış ve fiziksel olarak onları ve komünistleri yok etmektedir. Buradan nereye gideceğiz? Ben bir cevap alamadım.
Sınıf mücadelesinin tüm alanlarında komünist hareket içindeki oportünizm tehdidinden endişe duyan herkesi destekliyorum. Bizim için en az tehlikeli olan, davul zurna eşliğinde şovenist sloganlar atarak büyük zararlara yol açan Troçkizmdir.
Bir kez daha Komünist Partiler Birliği- SBKP’nin üye partileri adına Yunan Yoldaşlara ve onların değerlendirmelerine destek veren partilere emperyalizme, kapitalist sisteme ve onların faşist uşaklarına karşı mücadelede çabalarımızı birlikte pekiştirme çağrısında bulunuyorum.
Her bir çatışmanın, özellikle de her bir askeri bir çatışmanın kendine özgü özellikleri olduğundan dolayı, Marksistlerin başlıca görevi bunların sınıfsal karakterini ortaya çıkarmak ve sınıf bilinçli bir değerlendirmesini yapmaktır.
Donbass halkının Kiev rejimine karşı verdiği bugünkü iç savaşın bir ulusal kurtuluş mücadelesi olduğunu, esasen yerel hükümet politikası konularında iktidardaki Faşist rejimden bağımsızlık için, geniş bir özerklik hakkı için, kendi tarih vizyonu hakkı için, anadillerini (Rusça) konuşma hakkı için ve ABD tarafından dayatılan Rus karşıtı rotayı izlememek için verilen bir savaş olduğunu savunuyorum.
Başka bir deyişle, Marksist teoriden hareketle, Donbass vatandaşları ile Kiev’deki Faşist rejim arasındaki askeri çatışma emperyalist bir savaş olarak görülemez. Aynı şekilde, ABD’nin direktifiyle Faşist Kiev rejimi tarafından kışkırtılan Rusya ile silahlı çatışma, kelimenin doğrudan anlamıyla emperyalist bir savaş değil, Rusya’nın NATO’nun genişlemesinden (bugün Ukrayna zaten fiili bir NATO üyesidir) ve Faşizmden kaynaklanan ulusal güvenliğine yönelik dış tehdide karşı mücadelesidir.
Sekiz yıl önceden başlayarak bugüne değin Donbass cumhuriyetlerinin halk milisleri, yabancı silahlarla donatılmış ve NATO tarafından eğitilmiş binlerce kişilik Ukrayna ordusuna karşı tek başlarına direndiler.
Sekiz yıl boyunca barışçıl Donbass şehirlerine yönelik faşist bombardıman yaşlıların, kadınların ve çocukların hayatına mal oldu, altyapıyı tahrip etti, insanları su ve elektrikten mahrum bıraktı.
Bu arada sekiz yıl boyunca ABD, Avrupa ve NATO faşist Kiev rejimini siyasi, mali ve askeri olarak destekledi.
Demokratik değerlerin sözde savunucuları sessiz kaldı ve burjuva basınının “özgür” gazetecileri Donbass’ta yaşayan Ukrayna vatandaşlarının sıkıntılarını ve acılarını görmezden geldi.
2021 yılının sonunda, Washington’dan gelen Amerikalı ve NATO eğitmenleri ve generaller tarafından komuta edilen binlerce kişilik bir Ukrayna milliyetçileri ordusu, Donbass’ı yok etmek için ayrıntılı bir plan geliştirmişti.
Bu planın uygulanması ve Donbass halk milislerinin yenilgiye uğratılması, kaçınılmaz olarak, çoğunluğu Rusça konuşan ve birçoğu zaten Rus vatandaşı olmuş olan çok uluslu nüfusun tamamen yok olmasına yol açacaktı.
Donbass sakinlerini ikinci sınıf Ukraynalılar olarak gören Neo-Faşistlerin 2011’den bu yana Donbass ve Kırım’sız bir Ukrayna inşa etme programlarından, Donbass’ı dikenli tel örgüyle çevirme ihtiyacından ve atom bombası atmaktan bahsettiklerini unutmamak gerekir. Gerçekler böyledir.
Sekiz yıl boyunca ABD, AVRUPA Birliği ve NATO, Kiev rejimi Anayasa’yı ihlal ederek kendi vatandaşlarına karşı orduyu, tankları ve ağır topları kullanırken bile Donbass ihtilafının barışçıl bir şekilde çözülmesine sözde hizmet ederek Ukrayna’yı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya yönelik saldırgan ve küstah politikalarını örtbas ettiler.
Bu Toplantıya katılan yoldaşlarımız, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan Minsk (2015) anlaşmaları çerçevesindeki müzakere sürecinin, ABD ve Avrupa Birliği’nin rızası ve direktifleri doğrultusunda Kiev tarafından kasıtlı olarak sabote edildiğini bileceklerdir. Almanya, Fransa ve Polonya, Şubat 2014, 2015 (Minsk anlaşmaları) ve 2019’da (Steinmeier formülü) imzaladıkları barışçıl çözüm planlarının uygulanmasının garantörleri olma yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddettiler.
BM Güvenlik Konseyi 2015’ten bu yana Minsk anlaşmalarını imzalayan taraflardan bu anlaşmalara uymalarını talep etmeyi başaramadı. ABD Ve İngiltere veto etti.
Donbass’ın gerçek bir yıkım tehdidiyle karşı karşıya kalan ve DPR ve LPR’nin Donbass bölgesini savunma talebini karşılayan Rusya, aynı zamanda NATO’nun saldırgan politikası karşısında ulusal güvenliğini sağlamak için önleyici bir saldırı gerçekleştirdi.
Daha sonraki gelişmelerin de gösterdiği üzere, Ukrayna’da barışın tesis edilmesi ve Ukrayna’nın bağımsız bir devlet olarak korunması Washington ve NATO planlarının bir parçası değildir.
Yukarıda belirtilenler ışığında, Komünist Partiler Birliği- SBKP’nin ortak görüşüne göre Rusya Federasyonu KP’nin tutumu oldukça makul ve Leninist görüş ile siyasi olarak uyumludur.
Toplantımızın taslak sonuç bildirgesini oluştururken Komünist Partiler Birliği- SBKP’nin günümüzde emperyalizmin giderek gericileşen karakterini, işçi hareketinin gerilemesini ve komünist ve işçi partilerinin zayıflamasına yol açan bir dizi faktörü hesaba katıyoruz.
Eylemlerimizin taktiklerini ve temel mücadele alanlarını belirlerken, bugübnü dünyadaki güçler dengesinin faşizmi kullanan gericiliğin lehine değiştiği ön kabulünden hareket etmeliyiz.
Komünist partiler olarak Çalışmalarımızı koordine etmeye yönelik yeni yaklaşımlar, komünist ve işçi partilerinin çabalarını birleştirmeye yönelik yeni yaklaşımlar ve dünyanın dönüşümü için somut öneriler geliştirmeden bu dengenin emekçi halklar lehine değiştirilemeyeceğine inanıyorum.
Emperyalizm, kukla rejimleri, Neo-Faşistleri ve Neo-Nazileri kullanarak emekçi sınıflar arasına nifak tohumları ekerken, ülkeler ve halklar üzerindeki sömürüyü keskin bir şekilde arttırmakta ve halklar lehine demokrasileri ve adil bir dünya düzeninin temellerini yok etmektedir,
Emperyalist saldırganlar proleter enternasyonalizmi ilkelerinin devrimci köklerine saldırmakta, savaştan geçinen ve kendini savaşsız hayal edemeyen özel bir savaşkan “işçi” sınıfı yaratmak da dahil olmak üzere işçi sınıflarının birliğini zayıflatmaya çalışmaktadır.
ABD ve Britanya ile siyasi uyduları tarafından başlatılan ambargo ve yaptırım politikası kaçınılmaz olarak sıradan insanların yaşamını kötüleştirmekte, devletlerin ekonomik potansiyelini zayıflatmakta, işsizliğin büyümesini kışkırtmakta ve sonuç olarak toplumsal hoşnutsuzluğu arttırmakta ve ne yazık ki işçi hareketini bölmektedir.
Bugün Avrupa’da ve hatta ABD’de ne görüyoruz? Fiyatlar ve gümrük tarifeleri kat kat artmıştır. İşletmeler kapanıyor, insanlar gösteriler düzenleyerek gaz, elektrik ve su faturalarını yakıyor, hükümetlerinin politikalarına karşı protesto eylemleri düzenliyor, halkların taleplerinden biri de ambargo ve yaptırım çılgınlığının ve Ukrayna’daki savaşın durdurulması.
Komünist ve işçi partilerinin, siyasi iktidar için mücadele etmeden yaşamlarını değiştirmenin ve kölelikten kurtulmanın mümkün olmadığı anlayışıyla, emekçi insanların çabalarını ekonomik ve sosyal hakları için mücadeleye yoğunlaştırmalarına yardımcı olmakla yükümlü olduklarına inanıyorum. Faşizm tehdidine karşı ve onu doğuran toplumsal sistemin, yani kapitalizmin değişmesi için mücadele etmeden ilerleyemeyiz.
Bugün ilerici güçler, kabul edelim ki, halkların zihinlerini manipüle eden bilişsel ideolojik propaganda savaşı karşısında kan kaybediyorlar. Bu bilişsel propaganda savaşını kazanmak bizim görevimizdir. Üçüncü Dünya Savaşı felaketini önlemek istiyorsak tek yol budur.
Mücadele olmadan hayat da olmaz.
Bu bağlamda, Toplantımızın amaç ve görevleri bağlamında, dünyada şekillenen durumu ve savaşa son vermek ve adil bir dünya düzeni kurmak için mücadele etme ihtiyacını göz önünde bulundurarak, biz komünist ve işçi partilerinin çabalarımızı aşağıdaki alanlarda yoğunlaştırmamız gerektiğine inanıyorum:
Neo-Faşizme ve Üçüncü Dünya Savaşı kışkırtıcılarına karşı mücadelede diğer ilerici güçlerle dayanışmamızın güçlendirilmesi;
Sınıfsal bir değerlendirme temelinde bugün Ukrayna’da olup bitenler hakkında kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirecek bir sistem örgütlemek;
Donbass’taki iç savaşın (2014-2022) bir ulusal kurtuluş mücadelesi olduğunu ve Ukrayna ile Rusya arasındaki silahlı çatışmanın, Rusya’yı jeopolitik bir rakip olarak parçalamak ve yok etmek için bir köprü başı oluşturmak amacıyla ABD’nin talebi ve çıkarları doğrultusunda Faşist Ukrayna rejimi tarafından kışkırtıldığını ve serbest bırakıldığını ve bunun Avrupa’yı ve insanlığı nasıl tehdit ettiğini insanlara açıklamak;
Nazi ideolojisini yüceltmeye yönelik her türlü girişime karşı mücadeleyi hızlandırmak, İkinci Dünya Savaşı’nın gerçek tarihini yeniden ortaya koymak;
Siyasi görüşlerine bakılmaksızın barıştan yana olanları, sömürüye ve yeni sömürgecilik politikasına karşı çıkanları desteklemek (ideolojik ilkelerimizden geri adım atmadan). çözüm ve siyasi görüşlerine bakılmaksızın Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesini isteyen herkesle birleşmek…
Ayrıca, ABD ve Asya Pasifik Bölgesindeki müttefiklerinin Çin’e karşı kışkırtıcı eylemlerini etkisiz hale getirmek için ulusal parlamentolar ve Avrupa Parlamentosu düzeyinde her türlü çabayı göstermenin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Ukrayna’daki savaşın daha da büyümesi veya nükleer güçler olan Çin ve ABD’nin olası doğrudan çatışması, Rusya’nın “nükleer tehdidine” ilişkin konuşma ve tahminler var… Eğer mücadeleyi büyütmezsek bu en kötü tahminler ne yazık ki gerçeğe dönüşebilir.
Sevgili yoldaşlar!
Ukrayna’da ulusötesi şirketler ve onların Avrupa devletlerinin hükümetlerindeki yardakçıları tarafından başlatılan kardeş savaşına, Washington liderliğindeki NATO’nun çatışmanın fiili bir tarafı olduğu savaşa (Ukrayna silahlı kuvvetlerine silah, mühimmat ve eğitim sağlanması, askeri harekatın finanse edilmesine ve kontrol edilmesine son verme mücadelesi, sadece bir adım ötede olan Üçüncü Dünya Savaşını önleme mücadelesidir. Bunu önlemek için her şeyi yapmalıyız.
Saygıdeğer yoldaşlar,
Hareketimizin yeni görevleri, çabalarımızı koordine etmek ve pekiştirmek için çalışmalarımızın daha yüksek bir nitelikte örgütlenmesini gerektirmektedir.
Yıllık uluslararası toplantılarımızı hazırlayacak olan çalışma grubunun yeni yapısına ilişkin kararımızla bağlantılı olarak, Komünist Partiler Birliği- SBKP adına aşağıdaki önerilerimizi sunuyorum:
– Örgütümüzün çalışma grubunun daimi üyeleri arasında iktidardaki komünist partiler, yani Çin, Vietnam, Küba, Kore DHC ve Laos Devrimci Halk Partisi partileri de olmalıdır.
İlgili kurumlara sahip olan bu partiler, günümüz dünyasındaki sorunlara ilişkin teorik perspektifler sunarak, sosyalizmin inşasında başarılar sağlamada deneyimlerini paylaşarak, burjuva teorilerine karşı mücadelede devrimci propagandanın geliştirilmesi çalışmalarımızı zenginleştirebilirler.
Bu partilerin sahip olduğu güçlü altyapı, profesyonel kadroların eğitimi, dünya sorunlarının derinlemesine analizi ve eylemlerimizin koordinasyonuna ilişkin önerilerin geliştirilmesi için kullanılabilir.
– Örgütlenmemiz bünyesinde tartışılmak üzere üzerinde mutabık kalınmış önerilerin hazırlanmasına ve sunulmasına katkıda bulunacak, somut bir bölgedeki partilerden üzerinde mutabık kalınmış bir aday partinin teşvik edilmesi girişimini desteklemek;
– Çalışma Grubumuza hayali (adı var kendi yok) partilerin temsilcilerinin katılması uygulaması ve Çalışma Grubumuza “İmparator’a en yakın” Partilerin dahil edilmesi uygulaması terk edilmelidir. (Burada YKP kastediliyor)
– Bugün emperyalizme karşı sınıf mücadelesinin en ön saflarında yer alan ve bu mücadelede somut deneyime sahip olan partilerin Çalışma Grubumuza dahil edilmesi.
Bir kez daha, bu uluslararası toplantının katılımcılarına hitap etme ve Küba komünistlerine yeni zaferler dileme ve zaferimize olan güvenimizi ifade etme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Yaşasın proleter enternasyonalizmi!
