Lenin: Kapitalizm ve Toplumsal Tüketim

Çeviren: Ferdi Bekir

20 Temmuz 1912

Geçtiğimiz günlerde Fransız La Revue scientifique dergisi çeşitli ülkelerdeki margarin üretimine ilişkin veriler yayınladı. Bu veriler, kapitalizm geliştikçe halkın beslenmesinin kötüleştiği gerçeğini bir kez daha hatırlattı.

Herkesin bildiği gibi margarin, özel bir yöntemle işlenen (stearinin çıkarıldığı) yağdır. Bundan margarin yağı olarak bilinen yapay bir madde yapılır.

Başlıca Avrupa ülkelerinde margarin üretimi çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Almanya yılda 12.5 milyon pud[1], İngiltere 7.5 milyon pud, vb. üretmektedir.

Margarin gerçek tereyağından daha ucuzdur. Tereyağı, kapitalist ülkelerdeki nüfusun büyük çoğunluğu için çok pahalıdır. İşçiler o kadar az kazanıyor ki, ucuz ve kalitesiz gıda ürünleri satın almak zorunda kalıyorlar. Yine de işçiler toplumdaki başlıca tüketicilerdir. Milyonlarca işçi varken sadece yüzlerce kapitalist vardır. Ve böylece ucuz kalitesiz ürünlerin üretimi, bir avuç milyonerin duyulmamış lüksüyle birlikte her gün ve her saat artmaktadır.

Burjuvazinin zenginliği artıyor. Proletaryanın ve mahvolmakta olan küçük mülk sahipleri, köylüler, zanaatkârlar ve küçük tüccarlar kitlesinin yoksulluğu ve yoksunluğu da öyle.

Margarin tüketiminin, özellikle büyük miktarlarda kaliteli, doğal tereyağı üreticisi olarak ün yapmış ülkelerde en yüksek düzeyde olması dikkat çekicidir. Margarin tüketiminin ne kadar büyük olduğunu öğrenmek için, ilgili ülkede üretilen tüm margarin miktarını (ithalat eklenir ve ihracat çıkarılır) nüfus sayısına bölmek gerekir. Görünüşe göre en büyük margarin tüketicisi kişi başına yılda 16.4 kilogram (yaklaşık bir pud) ile Danimarka’dır. Ardından Norveç 15, Almanya 7.5 vb. gelmektedir.

Danimarka, tereyağı üretimi açısından en zengin ülkedir. Danimarka tereyağı -gerçek tereyağı- en kaliteli terayağları arasında yer almaktadır. Dünyanın en büyük ve en zengin şehri olan Londra (banliyölerle birlikte nüfusu yaklaşık altı milyondur), Danimarka tereyağı için en yüksek fiyatı öder.
Danimarkalı varlıklı köylüler, ama özellikle de Danimarkalı kapitalistler tereyağı ticaretinden büyük paralar kazanıyor. Yine de Danimarka dünyanın en büyük sahte tereyağı, margarin tüketicisidir!

Bunun sebebi nedir?
Çok basit. Danimarka nüfusunun büyük çoğunluğu, diğer tüm kapitalist ülkelerde olduğu gibi, işçilerden ve mülksüz köylülerden oluşmaktadır. Onlar gerçek tereyağı alamazlar. Danimarka’daki orta köylüler bile paraya ihtiyaç duyduklarından, çiftliklerinde ürettikleri tereyağını yurtdışına satıp kendileri için ucuz margarin satın alıyorlar. Danimarkalı kapitalistlerin zenginliği artarken, Danimarkalı işçi ve köylülerin yoksulluğu ve yoksunluğu da artıyor.

Aynı şey burada, Rusya’da da yaşanıyor. Yaklaşık kırk yıl önce, kırsal kesimde peynir mandıraları ve arteller kurmak moda olduğunda, demokrat bir yazar olan Engelhardt, köylülerin paraya ihtiyaç duyduklarından, çocukları açlıktan ölürken sütlerini ve tereyağlarını sattıklarını belirtmiştir.

Bu gerçek o zamandan beri pek çok kez dile getirilmiştir. Peynir üretimi artıyor, süt üretimi artıyor ve birkaç varlıklı köylü ve tüccar zenginleşirken yoksullar daha da yoksullaşıyor. Sütsüz kalan yoksul köylülerin çocukları muazzam sayıda ölüyor. Rusya’da çocuk ölümleri inanılmaz derecede yüksektir.

Çoğu zaman süt peynir mandıralarına satılıyor ve köylüler de kendileri için yağsız süt alıyorlar.

Zenginler büyüyen üretim ve ticaretten elde ettikleri kâra sahip olurken, işçiler ve köylüler margarin ve yağsız süte sahip oluyor. Liberal akademisyenlerin süslemek için büyük çaba sarf ettiği kapitalist gerçeklik işte budur.

Pravda Sayı 70, 20 Temmuz 1912


[1] 1 Pud: 16.38 kilogram

Paylaş

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir