Lenin’den Iskra Gazetesine Mektup: Işık, Daha Çok Işık!

Lenin’in Sosyalist Harekette Tarikat Tipi Küçük Grup Alışkanlıklarına Karşı Savunduğu Yöntemler

Çeviren: Ferdi Bekir

25 Kasım 1903

Plehanov’un yakında yazdığı “Neler Yapılmamalı” başlıklı makalesi, Parti yaşamında son derece önemli, özellikle de bu kritik dönemde acil olan konuları gündeme getiriyor.

Bu yüzden, benim gazete yayın kurulunun kendi gazetelerinin sütunlarını tartışmalara açma yönündeki nazik ve misafirperver teklifine hemen yanıt verme isteğimi bastırmam gerçekten zor. Özellikle de merkezi yayın organımız Iskra’ya sürekli katkıda bulunan biri için, görüşlerini bir hafta bile geciktirmenin, fırsatı tamamen kaçırmak anlamına gelebileceği bir dönemde bunu yapmam çok daha zor.

Ben de belirli, hatta kaçınılmaz olmasa da olası yanlış anlamaların önüne geçmek amacıyla kendi görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Öncelikle, makale yazarı Plehanov’un Partinin birliğini korumanın ve özellikle önemsiz sayılabilecek farklılıklar nedeniyle yeni bölünmelerden kaçınmanın gerekliliğini vurgulamasında tamamen haklı olduğunu düşünüyorum. Uzlaşmacılık, yumuşak başlılık ve taviz vermeye hazır olma, her zaman ve özellikle şu an bir lider için son derece övgüye değer özelliklerdir. Sadece eski Ekonomistleri[1] değil, “belirli bir düzeyde tutarsızlık” sergileyen küçük sosyal-demokrat grupları bile aforoz etmek ya da partiden ihraç etmek kesinlikle mantıksız olur.

Makale yazarının, partiden ihraçları savunan, keyfi, inatçı ve aptal Sobakeviçlere (zorbalara) karşı duyduğu kızgınlığı çok iyi anlıyorum.  Biz ise Plehanov’dan (makale yazarından) daha ileri gidiyoruz: Bir Parti programımız ve örgütümüz olduğuna göre, yalnızca Parti organının sütunlarını fikir alışverişlerine açmakla kalmamalı, aynı zamanda revizyonizmin bazı dogmalarını tutarsızlıkla destekleyen ya da bir şekilde ayrı bir grup olarak varlıklarını sürdürmekte ısrar eden bu küçük gruplara, farklılıklarını sistemli bir şekilde ortaya koyma fırsatı tanımalıyız.  “Anarşist bireycilik” karşısında fazla sert ve inatçı olmamayı, merkeziyetçilik kalıplarından ve disipline mutlak itaatten belirli bir düzeyde sapmayı gerektirse bile, bu küçük grupçukların konuşmasına ve tüm Partinin bu farklılıkların önemini ya da önemsizliğini değerlendirmesine olanak tanımak gerektiğine inanıyoruz. Gerçekten de, dar çevre sektarizmi geleneklerini temizlemenin ve kitlelere dayanan bir parti olarak kararlılıkla şu sloganı ileri sürmenin vakti geldi: Daha çok ışık (açıklık) gerekiyor!

Parti her şeyi bilsin; tüm farklılıkları, revizyonizme yalpalamaları, disiplinden sapmaları değerlendirmek için gereken tüm malzemeyi elde etsin. Parti çalışanlarının bütününün bağımsız değerlendirmesine daha fazla güven gerekir! Sadece ve sadece bu saydıklarım, bölünme eğilimli küçük grupların aşırı heyecanını dizginleyebilir, onları Parti disiplinine riayet etmeye teşvik edebilir ve farklılıkların abartılmasını engelleyebilir.

“Neler Yapılmamalı?” sorusuna (genel olarak ne yapılmamalı ve özelde bölünmeden kaçınmak için ne yapılmamalı) sorusuna benim cevabım şudur:

Parti içindeki bir bölünmenin potansiyel nedenlerinin ortaya çıkmasını ve büyümesini Parti’den gizlememek;

Her şeyden önce  bu nedenleri oluşturan koşulların ve olayların hiç birisini gizlememek; ve dahası, bunları yalnızca Parti’den değil, mümkün olabildiğince, dış kamuoyundan da gizlememek.

Bunu söylerken, “mümkün olduğunca” ifadesini kullanıyorum çünkü gizli bir örgütlenmede saklanması gereken şeyler mutlaka vardır—fakat bizim bölünmelerimizde bu türden şeyler neredeyse hiç rol oynamaz.  

Geniş çaplı bir açıklık— kaçınılması mümkün olan bölünmelerden kaçınmanın ve artık kaçınılamayacak bölünmelerin zararını da en aza indirmenin en emin, hatta tek güvenilir yoludur. Gerçekten de, artık sadece küçük çevrelerle değil doğrudan kitlelerle uğraştığımız gerçeğinin Partiye yüklediği sorumlulukları bir düşünün. Yalnızca lafta kitlelerin partisi olmak değil, kitleleri Parti işlerine her zamankinden daha fazla dahil etmek, kitleleri siyasi kayıtsızlıktan protesto ve mücadeleye, genel bir protesto ruhundan bilinçli Sosyal-Demokrat görüşleri benimsemeye, kitleleri bu görüşleri benimsemekten Sosyal-Demokrat harekete destek vermeye, Sosyal-Demokrat harekete destekten Partide üye olarak örgütlemeye yükseltmek gerekir. Kitleler üzerindeki etkinliğimizi belirleyecek olan meseleler üzerine en geniş açıklığı (bilinmesini) sağlamadan bu bahsettiğim tüm bu başarıları kazanabilir miyiz?

Eğer saflarımızda önemsiz farklılıklar yüzünden bölünmeler olursa, işçiler bizi anlamayı bırakacak ve bizi ordusuz bir genelkurmay gibi bırakacaklardır, diyor Plehanov; ve oldukça haklı.  Ve işçilerin bizi anlamaktan vazgeçmemesi için, onların mücadele deneyimlerinin ve proleter içgüdülerinin biz “liderlere” de bir şeyler öğretebilmesi için, örgütlü işçiler olası bölünme nedenlerini (her kitle partisinde bu tür nedenler her zaman ortaya çıkmıştır ve her zaman ortaya çıkacaktır) göz altında bulundurmayı öğrenmelidirler.  Örgütlü işçiler bu nedenleri doğru bir şekilde değerlendirmeyi, ve bu örgütlü işçiler Rusya’da ya da yurtdışında bir “kuytuda” olanları tüm Partinin, tüm sosyal demokrat hareketin çıkarları açısından değerlendirmeyi öğrenmelidir.

Makale yazarı, merkezi organlarımıza çok şey (yetki) verileceğini ve onlardan çok şey isteneceğini üç kez haklı olarak vurguluyor. Tam da bu nedenle, tüm Parti, bu merkezi organlar için uygun kişileri sürekli, istikrarlı ve sistematik bir şekilde yetiştirmeli; bu yüksek görevlere seçilecek her adayın faaliyetlerini, güçlü ve zayıf yönlerini, başarılarını ve “yenilgilerini” avucunun içi gibi görmelidir.

Yazar, bu tür yenilgilerin bazı nedenleri hakkında, geniş deneyime dayandığı belli olan olağanüstü keskin gözlemlerde bulunuyor. Ve bu gözlemler bu kadar keskin olduğu için, tüm Partinin bundan faydalanması, ve tüm Partinin her “liderin” her -kısmi bile olsa-yenilgisini (başarısızlığını) görmesi gerekir. Her siyasi liderin kariyerinde başarısızlıklar olmuştur ve biz bugün kitleler üzerinde etki yaratmak gereğinden söz ederken ciddi ve kararlı isek, kitlelerin olumlu desteğini kazanmada ciddi ve kararlı isek; bu başarısızlıkların küçük siyasi çevrelerin ve küçük grupçukların boğucu atmosferinde gizlenmesine izin vermemek için tüm gücümüzle çabalamalıyız. Bu önlem ilk bakışta tek tek bazı liderler için rahatsız edici, çok “aşırı”, hatta bazıları için “incitici ve utanç kaynağı” olarak görünebilir—fakat bu hatalı rahatsızlık-utanç hissini aşmamız, Partiye ve işçi sınıfına karşı görevimizdir. Sadece ve sadece bu şekilde, etki sahibi olan Parti işçilerinin tamamının (küçük bir çevre içindeki veya küçük bir siyasi gruptaki rastgele kişilerin değil) kendi liderlerini tanımalarını ve her bir lideri layık olduğu kategoriye koymalarını sağlarız.

Sadece geniş bir açıklık ortamı, tüm bağnaz, tek taraflı, beklenmedik sapmaları düzeltecek; zaman zaman saçma ve gülünç olan küçük grupçuklar arasında çıkan “fırtınalı kavgaları”, Partinin kendi kendini eğitmesi için faydalı ve gerekli malzemeye dönüştürecektir.

Işık, daha çok ışık!

Büyük bir orkestraya ihtiyacımız var; çalgıları görevliler arasında doğru dağıtmak, kime duygusal sesli kemanı, kime sert kontrbası, kime orkestra şefinin baton değneğini vereceğimizi öğrenmede deneyim kazanmalıyız.

Parti merkezi yayın organının ve tüm Parti yayınlarının sütunları, Plehanov’un hayranlık verici çağrısına uygun olarak, tüm görüşlere konuksever bir biçimde açık olmalıdır; bazılarının görüşüne göre fazlaca sert, bazılarının görüşüne göre hatalı çalınan, bazılarının görüşüne göre fazla hafif geçiştirilen her “nota” konusundaki “gürültü ve patırtılarımızı” herkes değerlendirsin ve eleştirsin.

Sadece bu tür açık tartışmalar dizisi sayesinde, gerçekten uyumlu bir kolektif liderlik topluluğu elde edebiliriz; sadece bu koşulla işçilerin bizi anlamayı bırakmaları imkânsız hale gelir; sadece bunu başardığımız takdirde bizim partimizin “genelkurmayı” gerçekten, onu izleyen ve destekleyen ve aynı zamanda bu “genelkurmayı” yönlendiren bir ordunun bilinçli iradesi ve iyi niyetiyle desteklenecektir!

İlk olarak 25 Kasım 1903 tarihinde Iskra, No. 53’te yayımlanmıştır.

İngilizce Kaynak


[1] Ekonomizm, 20. yüzyılın başında Rus Sosyal-Demokrasisi içinde ortaya çıkan oportünist eğilim, Ekonomizm uluslararası oportünizmin Rusya’daki yansıması idi.  Yayın organları Rusya’da yayınlanan (İşçi Düşüncesi; 1897-1902) ve yurtdışında yayınlanan Rabocheye Dyelo (İşçi Davası; 1899-1902) dergisiydi. Ekonomistlerin programı, 1899’da Y. D. Kuskova tarafından hazırlanan bir manifesto olan Credo adlı belgede ortaya konmuştu. Bu manifesto, o sırada Sibirya’da sürgünde olan Lenin’e ulaştığında, Lenin bu manifestodaki ekonomist fikirlerin keskin bir eleştirisini yazdığı “Rus Sosyal-Demokratlarının Protestosu”  ile yaptı. Bu makale, Minusinsk Bölgesi’ndeki Yermakovskoye köyünde düzenlenen ve siyasi sürgünde bulunan 17 Marksistin katıldığı bir toplantıda tartışıldı ve oybirliğiyle kabul edildi. Ekonomizme karşı mücadelede önemli bir rol Lenin’in Iskra gazetesi tarafından oynanmıştı; ve Lenin, Mart 1902’de yayınlanan Ne Yapmalı? adlı kitabıyla bu ekonomist akımı ideolojik olarak çürütmeyi tamamladı.

Paylaş

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir