Dünya Ekonomi-Politikçileri Derneği 18. İstanbul/Türkiye Forumu Sonuç Bildirgesi
Türkiye’den Marksist İktisatçılara Ödül: Korkut Boratav, Jian Xinhua, Radhika Desai, He Ganqiang, Özgur Orhangazi ve Alp Erinç Yeldan
Ağustos 2025
Yeditepe Üniversitesi Kayışdağı Kampüsü ve Yeditepe Güzel Sanatlar Üniveristesinde yapılan Dünya Ekonomi-Politikçileri Derneği 18. İstanbul/Türkiye Forumu geçen Cuma günü 8 Ağustos’ta sona erdi. Toplantıya 100’e yakın yabancı konuk akademisyen katılmıştı. Forum’da Marksist iktisatçı Prof. İzzetin Önder önemli bir sunum yaptı ve Korkut Boratav’ın mesajı okundu.

Dünya Marksist Ekonomi Ödülünü kazananlar şunlar oldu: Türkiye’den Korkut Boratav, Çin Wuhan Üniversitesi’nden Jian Xinhua, Kanada Manitoba Üniversitesi’nden Radhika Desai, Çin Nanjing Finans ve Ekonomi Üniversitesi’nden He Ganqiang.
21. Yüzyıl Dünya Politik Ekonomisi Üstün Başarı Ödülü verilen akademisyenler de şu şekilde: İtalya Palermo Üniversitesi’nden Alberto Lombardo, Kadir Has Üniversitesi’nden Özgur Orhangazi ve Alp Erinç Yeldan, Çin Şanghay Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi’nden Li Zhengtu, Yunanistan Panteion Üniversitesi’nden Stavros Mavroudeas ve Costas Passas, Kanada York Üniversitesi’nden Sabah Alnasseri, Çin Siçuan Üniversitesi’nden Liu Runqiu, Ukrayna Ulusal Bilimler Akademisi’nden Andrii Grytsenko, Japonya Rikkyo Üniversitesi’nden Sousuke Morimoto, Avustralya SP Jain Küresel Yönetim Okulu’ndan Vincent James Hooper, Çin Xiamen Teknoloji Enstitüsü’nden Li Linan.
Dünya Ekonomi-Politikçileri Derneği 18. İstanbul/Türkiye Forumu Sonuç Bildirisi şöyle:
Dünya Ekonomi-Politikçileri Derneği (WAPE), dünya çapında Marksist, Marksyen ve diğer eleştirel politik iktisatçılar ile ilgili akademik grupların gönüllü olarak oluşturduğu uluslararası bir akademik kuruluştur. WAPE, dünyamızın Ekonomi-Politik çalışmalarını, Marksist ekonomideki küresel araştırma güçleriyle bütünleştirmeyi, Marksist ekonominin teori ve yöntemlerini kullanarak dünya ekonomisini ve ulusal ekonomik kalkınmayı incelemeyi, dünya halkları arasında ekonomik ve kültürel alışverişi teşvik etmeyi ve halkların ve ülkelerin refahlarını artırmayı amaçlamaktadır. WAPE’nin 2006 yılında Çin’in Şanghay kentinde düzenlenen ilk forumundan bu yana, Çin, Japonya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Brezilya, Vietnam, Güney Afrika, Hindistan, Rusya, Almanya, Kanada ve Yunanistan gibi ülkelerde yirmiden fazla akademik konferans düzenlemiştir. WAPE’nin kuruluşunun 20. yıldönümü olan 2025 yılında, 6-8 Ağustos tarihlerinde Türkiye’deki Yeditepe Üniversitesi’nde 18. forumu düzenledik.
Türkiye konferansının teması “21. Yüzyılda Çok Kutupluluk: Politik Ekonomide Zorluklar ve Fırsatlar” idi. Bu forumda derinlemesine tartışmaların ardından aşağıdaki sonuç ve görüşleri sunuyoruz:
- Gazze’de halen devam eden ve televizyonda yayınlanan aşağılık soykırım, çağdaş emperyalizmin sürekli bir zulmü halindedir. Bu aşağılık soykırım insanlığın ve insan toplumunun temel ilkelerini ihlal etmektedir. Emperyalist güçler tarafından başlatılan kötü niyetli savaşların en çirkin örneğidir. Bu savaşlar, insani ve toplumsal ilerlemeyi ve geçim kaynaklarının iyileştirilmesini engellemektedir. Bu tür savaşlar arasında, şu anda üçüncü yılında olan Rusya-Ukrayna çatışması, Kore Yarımadası’nda patlak vermesi muhtemel olan bir savaş ve Afrika Sahel bölgesindeki kurtuluş güçlerini tehdit eden savaşlar ve Tayvan üzerinden Çin’i tehdit eden savaş ve İran-İsrail çatışması yer almaktadır. Bu tür savaşlar, ilgili bölgelerde muazzam can ve mal kaybına yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası tedarik zincirlerine, üretici güçlere ve üretim ilişkilerine ölçülemez zararlar vererek daha fazla insani acıya neden olmaktadır. Dünya çapındaki Marksist politik iktisatçılar ve jeopolitik iktisatçılar, bu tür emperyalist savaşlarla ilgili önemli ekonomik teoriler ve pratikler hakkında iş birliğini güçlendirmeli ve derinlemesine araştırmalar yapmalıdırlar.
- Gazze’de halen devam eden ve televizyonda yayınlanan aşağılık soykırım, çağdaş emperyalizmin sürekli bir zulmü halindedir. Bu aşağılık soykırım insanlığın ve insan toplumunun temel ilkelerini ihlal etmektedir. Emperyalist güçler tarafından başlatılan kötü niyetli savaşların en çirkin örneğidir. Bu savaşlar, insani ve toplumsal ilerlemeyi ve geçim kaynaklarının iyileştirilmesini engellemektedir. Bu tür savaşlar arasında, şu anda üçüncü yılında olan Rusya-Ukrayna çatışması, Kore Yarımadası’nda patlak vermesi muhtemel olan bir savaş ve Afrika Sahel bölgesindeki kurtuluş güçlerini tehdit eden savaşlar ve Tayvan üzerinden Çin’i tehdit eden savaş ve İran-İsrail çatışması yer almaktadır. Bu tür savaşlar, ilgili bölgelerde muazzam can ve mal kaybına yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası tedarik zincirlerine, üretici güçlere ve üretim ilişkilerine ölçülemez zararlar vererek daha fazla insani acıya neden olmaktadır. Dünya çapındaki Marksist politik iktisatçılar ve jeopolitik iktisatçılar, bu tür emperyalist savaşlarla ilgili önemli ekonomik teoriler ve pratikler hakkında iş birliğini güçlendirmeli ve derinlemesine araştırmalar yapmalıdırlar.
- Günümüz dünyası, yeni enerji, yeni maden ve ürünler/malzemeler, dijital teknoloji ve yapay zekanın yanı sıra bu devrimin yönlendirdiği küresel politik manzaranın ve ekonomik manzaranın köklü dönüşümüyle temsil edilen yeni bir bilimsel ve teknolojik devrim dalgası yaşıyor. Emperyal dünya, bu devrime katkıda bulunmak yerine, spekülasyonlar ve engellemelerle meşgul olup, uluslararası siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerde belirsizlikler ve istikrarsızlıklar yaratıyor. Bu durum, dünya çapındaki liderlerin siyasi bilgeliğini sınayan riskler ve meydan okumalar ortaya koyuyor. Dünyada yüzyıldır görülmemiş derin değişimler hızlanırken, uluslararası siyasi ve ekonomik ilişkileri açıklayan mevcut geleneksel ana akım teoriler, içsel kusur ve eksikliklerini giderek daha fazla ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun uzun yıllardır vurguladığı gibi, yeni ekonomik ve siyasi manzaraya rehberlik etmek ve uluslararası ekonomik düzenin yeniden şekillendirilmesini sağlamak için Marksizm’e dayanan çığır açıcı teorik yeniliklere acil ihtiyaç var.
- Günümüzün, bunamış ve iniş konumunda olan tekelci kapitalizmi, çalışan insanlar ve ezilen ve sömürülen uluslar tarafından üretilen değeri sömürmek için spekülasyon ve yırtıcı, yağmacı tarzda borçlandırmakla meşgul. Tekelci kapitalizm üretimi genişletmekten, hele ki bunu çalışan insanlara refah yayan eşitlikçi bir şekilde yapmaktan aciz durumda. Şu anda, BRICS+ ülkeleri ve emperyalizme ve hegemonyacılığa karşı çıkan birçok ülke, küresel ekonomik büyümeye G7 ülkelerinden daha fazla katkıda bulunuyor. İnsanlık için ortak bir geleceğe sahip bir topluluk inşa etme formülasyonu, dünya tarihinde kapitalist “kontrol ve yağma” paradigmasından “geniş çaplı istişare, ortaklaşa katkı ve ortaklaşa fayda elde etme” paradigmasına geçişi ifade ediyor. Dünya çapındaki Marksist politik iktisatçılar bu tarihsel eğilimi kavramalı ve adil ve eşitlikçi bir küresel ekonomik yönetişim sisteminin yeniden şekillendirilmesine teorik katkılarda bulunmalıdırlar.
- II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası ekonomik yönetişim sistemi, emperyalist ülkeler tarafından yönetiliyordu. Bu ülkeler, sistemin uluslararası artı değer ve kârların bu ülkelerdeki özel tekelci burjuvazinin cebine sürekli akmasını sağladılar. Bugün, sistem üzerinden bu tür akışları sağlayamayan emperyalist ülkeler, yaptırımlar üzerinden ve ticaretin engellenmesi ve sermaye akımlarının engellenmesi yoluyla teknolojik, finansal ve kurumsal alanlarda hegemonyalarını güçlendirmeye yönelmiş durumdalar. Bu önlemler, onların zayıflayan emperyal güçlerini ihya edip pekiştirmemesine karşın tüm dünya ülkelerinin kalkınmasına zarar veriyor. Derinleşen küresel servet kutuplaşmasını tersine çevirmek için, Küresel Güney ülkelerinin kalkınma haklarına ve çıkarlarına tam olarak saygı duyulmalı, desteklenmeli ve bu kalkınma hakları korunmalıdır.
- II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası ekonomik yönetişim sistemi, emperyalist ülkeler tarafından yönetiliyordu. Bu ülkeler, sistemin uluslararası artı değer ve kârların bu ülkelerdeki özel tekelci burjuvazinin cebine sürekli akmasını sağladılar. Bugün, sistem üzerinden bu tür akışları sağlayamayan emperyalist ülkeler, yaptırımlar üzerinden ve ticaretin engellenmesi ve sermaye akımlarının engellenmesi yoluyla teknolojik, finansal ve kurumsal alanlarda hegemonyalarını güçlendirmeye yönelmiş durumdalar. Bu önlemler, onların zayıflayan emperyal güçlerini ihya edip pekiştirmemesine karşın tüm dünya ülkelerinin kalkınmasına zarar veriyor. Derinleşen küresel servet kutuplaşmasını tersine çevirmek için, Küresel Güney ülkelerinin kalkınma haklarına ve çıkarlarına tam olarak saygı duyulmalı, desteklenmeli ve bu kalkınma hakları korunmalıdır.
- Kirlilik, biyolojik çeşitliliğin yitimi ve iklim ısınmasından oluşan ekolojik acil durum, insanlığın bugün karşı karşıya olduğu en önemli Meydan okumalardan biridir. Uluslararası toplum, üretim yöntemlerini dönüştürmek ve küresel ekolojik uygarlık için ortak bir yol oluşturmak üzere birlikte çalışmalıdır. Dünya çapındaki Marksist politik iktisatçılar, kendi aralarında alışverişleri ve iş birliğini geliştirmeli, ekolojik acil durumla başa çıkmak için gerekli olan üretken dönüşümün sorumluluğunu üstlenmeli ve çevresel/ekolojik politik ekonomi ve kaynak politik ekonomisi alanlarında teorik ve politik araştırmaları derinleştirmelidir.
- Nükleer savaş tehdidi bugün her zamankinden daha yakın. Askerileşmiş saldırgan emperyalist ülkeler, nükleer silahları gerekçesiz bir biçinde güç gösterisi olarak kullanmaya hazır olduklarını göstermiştir (Hiroşima) ve o zamandan bu yana da zayıflatılmış uranyum silahlarını bir cezaya marız kalmadan kullanmış olmalarına rağmen, bu tür eylemleri tekrarlamaktan kaçınacaklarına dair hiç bir işaret vermiyorlar. Dünya çapındaki Marksist ve eleştirel politik iktisatçılar ve jeopolitik iktisatçılar, dünyayı mevcut nükleer terör dengesinden uzaklaştırarak güvenlik, kalkınma, çevresel sürdürülebilirlik ve barış dengesine dayalı bir dünya inşa edecek çözümler üzerinde çalışmalıdırlar.
- Dijital teknoloji ve yapay zekanın gelişimi, üretici güçleri ve üretkenliği artırma potansiyeline sahiptir. Ancak teknolojinin özelleştirilmesi ve tekelleştirilmesi, kaçınılmaz olarak teknolojiyi farklı bir yola sokar, onu bozar ve teknoloji böylece artı değer elde etmeye ve tekelciliği teşvik etmeye, istihdamı ve emekçilerin büyük çoğunluğunun ekonomik haklarını tehdit etmeye yol açar. Çin’in, geniş çaplı istişareyi, ortaklaşa katkıyı ve paylaşılan ortaklaşa faydaları savunan Küresel Yapay Zeka Yönetişim Girişimi önerisi ve bir Dünya Yapay Zeka İş Birliği Örgütü kurma çağrısı son derece gerekli ve faydalıdır.
- Gelişen çok kutupluluk çağında sermayenin hareketinin karmaşıklığı ve çelişkileri çok yönlüdür. Bugün bu çelişmeler, emperyalist devletler arasındaki çelişmeleri, emperyalist ülkelerin burjuvazisi ile gelişmekte olan ulusların işçi sınıfı arasındaki, emperyalist ülkelerin kendi içinde burjuvazi ile işçi sınıfı arasında, emperyalist ülkeler ile Küresel Güney ülkeleri veya emperyalist ülkeler ile sosyalist ülkeler arasındaki çelişmeleri içerir ve bunlara ilaveten görece güçlü emperyalist ülkeler ile görece daha zayıf emperyalist ülkeler arasındaki çelişkmeleri içerir. Bu iç içe geçmiş çelişkiler küresel istikrarsızlığı önemli ölçüde artırmaktadır. Dolayısıyla, adil bir çok kutuplu dünyaya ulaşmak, 21. yüzyıl emperyalizmine, hegemonyacılığa, neoliberalizme, yeni-sömürgeciliğe ve neo-faşizmin her biçimine karşı çıkmayı gerektirir.
- Çok kutuplu bir dünyada, insanlığı ilerletecek ve ufukları genişletecek fikirlerin bağımsızlık, kamu mülkiyetine dayanma ve halkçılık olduğu açıktır. Çağımızın ve her ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen Marksizmin, 21. yüzyılın kurucu ve özgürleştirici ideolojisi olacağı açıkça ortaya çıkmıştır. Önümüzdeki görev, uluslararası iş birliğini kurumsallaştıracak yeni bir uluslararası örgüt kurmaktır. Geçmiş uluslararası örgütlerin deneyimlerinden yararlanarak, çok kutuplu bir dünyanın temel dinamiklerine dayanan yeni bir uluslararası örgüt yaratmalıyız. Dünyanın Marksist ekonomi politikçileri; barışçıl, adil, müreffeh ve mutlu bir çok kutuplu dünya inşa etmek için birleşin ve gayretle çalışın!
